Sırlar Odası'na girdikleri an, ikiside o muazzam yapılara bakarken şaşkınlıklarını gizleyemediler.Ortadaki kısa patikanın iki yanına sıralanan ve harika bir işçilikle yapılmış yılan kafaları,neredeyse sonu görünmeyecek kadar yüksekte olan tavan ve basilisk'in devasa ve bir o kadar da korkutucu iskeleti...Ancak bir savaşın içinde oldukları için bu etkileyici mağarayı incelemek ile zaman kaybetmemeleri gerektiğini gayet iyi biliyorlardı.
Ron,tüm cesaretini toplayarak Basilisk'in bembeyaz iskeletine doğru yürümeye başladı.Hermione de oraya doğru yavaşça yaklaşıyordu.
Ron, basilisk'in kocaman ağzının yanına çömeldiği gibi tüm gücüyle ağzındaki dişlerden birini çekti.Aslında bu beklediğinden kolay olmuştu.Gerçi kolu,harcadığı gücün etkisiyle biraz uyuşmaya ve acımaya başlamıştı ama bunu Hermione'ye göstermemeye çalışıyordu.Hermione,Ron'un sadece tek bir dişi eski bir iskeletten çekmekte bile zorlandığını öğrenirse, bugün bulduğu bütün harika planların etkisini söndürüp kendini Hermione'ye küçük düşürmelerinden korkuyordu.Sonunda onu etkilemeyi başarmıştı ve bu geceleri uyumayıp saatlerini bir plan bulmaya harcamasına neden olmuştu.(Uyku Ron için ailesi,Hermione ve yemekten sonra en önemli şeydi.)Şimdi her şeyi mahvetmek ve yine eski işe yaramaz Ronald'a geri dönmek istemiyordu.
Hermione'nin boncuklu çantasından kupayı çıkardığını gören Ron ,basilisk'in zehri ile kaplı dişi eliyle kavrayarak onun yanına gitti.
"Bunu sen yapmalısın."dedi Ron dişi onun eline tutuşturup kupayı ondan alırken.
"Ben yapamam."
"Ne kadar güzel bir his olduğunu senin de öğrenmen gerek."
İkiside bir an birbirlerine baktılar.Ama bu çok uzun sürmedi çünkü Ron kupayı yere koyup Hermione'ye"Tam zamanı."diyen bir bakış attı.Hermione'de kupanın yanına eğilerek dişi yukarı kaldırıp tüm gücüyle kupanın ortasına sapladı.
O sırada kupa büyük bir takırtıyla önlerinden birkaç metre öteye fırladı.İşte bir hortkuluk daha yok edilmişti.Ancak sevinmeye fırsat bulamadan karşılarından onlara doğru gelen devasa bir dalga gördüler.
Ron,Hermione'nin elini olabildiğince hızlı yakaladı ve beraber geri geri koşmaya başladılar.Tabiki bir sorun vardı. Gidebilecekleri hiçbir yer yoktu.Kapıdan çıkmaya çalışana kadar ise çoktan sırılsıklam olacakları için yapabilecekleri bir şey de yoktu.
Ron'un durmasıyla beraber Hermione de ona ayak uydurarak olduğu yerde kaldı.İkisi de gözlerini yumarak dondurucu ve şiddetli dalganın üstlerinden geçmesini beklediler.
Gözlerini tekrar açtıklarında sırılsıklam olmuş ve nefes nefese kalmışlardı.
O sırada Ron daha fazla. dayanamadı.Yaşadıkları bu olay gözlerinin açılmasına neden olmuştu.Kim bilir bu gece bunun gibi daha ne kadar ölümcül maceralarla karşılaşmak zorunda kalıcaklardı.Ron içinden,Hermione'ye karşı olan hislerini açıklamak için belki de son zaman olabilir diye düşündü ve bu düşünceler kızın dudaklarına yapışmasına neden oldu.Ron'un bu ani hareketine Hermione'de büyük bir istekle karşılık verdi.Ron'un kolu Hermione'nin belini sararken Hermione'nin eli de Ron'un kızıl saçlarında geziniyordu.Ron yıllardır beklediği bu anın bozulmasını hiç istemiyordu ve bu kesinlikle Lavender'dan daha iyi hissettiriyordu.
Ne kadar zaman geçti ikisi de bilmiyorlardı ama sonunda birbirlerinden ayrıldılar.Ron'un kulakları,Hermione'nin ise yanakları kızarmıştı ama birbirlerine gülümsüyorlardı.Ron"Sonunda başardım."diye düşündü."Eğer bu gece ölüceksek bunu yapmam şarttı."Sırlar Odası'ndan el ele çıkıyorlardı.Utançlarından dolayı hiçbir şey söylemiyorlardı ama elleri her şeyi açıklıyordu zaten.
En sonunda sessizliği Hermione bozdu.
"Dur neredeyse en önemli şeyi unutuyorduk."
"Ne?"
"Görürsün."
Bunun üstüne Hermione elindeki basilisk dişleriyle(Diğer hortkulukları yok edebilmek için yanlarında götürdükleri dişler)eski olduğu için üstüne kolayca bir şeyler yazılabilen duvarın yanına gitti.Sonra da duvara şu yazıyı kazıdı: R💜H
"Anı olarak bir sembol lazımdı.Asla eskimemesi için."
Bunun üzerine Ron gülümseyerek kolunu onun omuzuna attı ve ona sahip olduğu için ne kadar şanslı olduğunu düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Romione-Love Tears-Viktor Krum
FanfictionAma Viktor Krum'ın aklında tek bir kişi vardı:"Hermione Granger"