-6-

216 21 10
                                    

Chris, birden kendini geri çekti. İlk öpücüğüydü. Chris, kafasındaki bütün dosyaları açtı. Buna dair hiçbirşey yoktu. Bu ne anlama geliyordu? Chris'in nefes alıp veriş ritmi değişti. Soğuktan değildi. Başka şeyler vardı ama Chris, bu hisse verecek bir isim bulamadı.

Sky'ın anlamsız bakışları büyüdü. "Ne? Beğenmedin mi?"

Chris, sessiz kalmayı tercih etti. Sadece Sky'ın gözlerine bakıyor, beynindeki sorulara cevap arıyordu.

"Chris?"

Chris, başını iki yana salladı. "Arkadaşlar birbirini öpmez." dedi ayağa kalkarak. "Öperler ama bu şekilde değil."

"Sen benim arkadaşım değilsin." dedi Sky. Ceket omzundan düştü. Sky Hudson'ın sesi titriyordu. Ama bunun da nedeni soğuk değildi. "Arkadaşım olmanı istemiyorum."

Chris başını, iki elinin arasına aldı. İleri geri adım attı. "Bu yanlış." dedi. Şok içindeydi. Bu öpücük farklı hisleri öğrenmesine neden oluyordu. Anlayamıyordu.

"Nesi yanlış?" dedi Sky, havadan soğuk sesiyle. "B-ben gerçekten hoşlanıyorum... Senden. Annenin ne yaptığı umrumda değil." dedi bir çırpıda.

Chris durdu. "Annem ne yapıyor ki?"

Chris, elbette olanlardan habersizdi. Sky, ise bildiğini sanıyordu. Sky, Chris'in merak dolu bakışlarını gördüğünde ölmek istedi.

"Bilmiyor musun?"

Chris sustu ve başını iki yana salladı.

"Chris, annen hayat kadınlığı yapıyor." dedi Sky, hemencecik. Konuyu ağda yapar gibi bir çırpıda bitirdi. Oldukça acı verdiğini de söylememe gerek yok sanırım.

Chris, kafasında bu iki kelimeyi döndürdü. Hayat kadını. Annesi garsondu. Ya da o öyle sanıyordu. Annesinin nerede çalıştığını hiç merak etmedi, Chris. Aynı gün içinde ikinci şokunu kaldıramadı Chris. Oturmaya ihtiyaç duydu. Ne hissetmesi gerektiğini bilemedi. Üzülmeli miydi? Chris, soğuk havayı ağzından içine doğru çekti. Cigerlerinin soğukla dolması, iç organlarını titretti. Chris'in kafasında o kadar şey dönmeye başladı ki, gözlerini gökyüzüne doğru kaldırmanın, onu rahatlatacağını düşündü. Mavi renk, gözlerini sulandırdı. Gözlerinin etrafı yine kırmızı halkalarla çevrildi. Chris o iki kelimenin anlamını hatırlamıştı.

"Babamla..." dedi Sky. Sesi yavaşlamış, hafiflemişti.

Chris'in kafasındaki çorbaya bir malzeme daha eklenmişti. Ayaklarını kayalıklardan çekip göğsünde, dizlerini birleştirdi. Başını, bir tik oluşmuş gibi sağa sola sallamaya başladı.

"Chris, bak... Biliyorum bazı problemler var." Bazı yoktu, çok fazla problem vardı. Chris için bunlar fazlaydı. "Ama birlikte bunların üstesinden gelebiliriz. Nasıl olur bilmiyorum. Benimde senin kadar kafam karışık. Ama ortak noktalarımız var. Bunlardan biri, ikimiz de normal değiliz."

Chris, bunu biliyordu. Kafasını, sallamayı durdurdu. Normal değildi. Ama Sky'ın mavi boyalı saçları dışında onu anormal kılan birşeyi yoktu.

"Benim sadece..." dedi Chris. Durdu. Bekledi. Doğru kelimeleri seçti. "...bir arkadaşa ihtiyacım var."

Sky, üşüyen kolunu, diğer eli ile ovuşturdu. Omuz silkti. "Arkadaşın da olabilirim." Sky gerçekten kimsesizdi. Chris ise onu tamamlıyordu. Onsuz olmaktansa, arkadaşı olmayı tercih ederdi.

Chris ise Sky'ın hislerini farkına varmıştı. Ama ondan başka güvenebileceği kimi vardı ki? "Normal olmak istiyorum, Sky."

"Kimse normal olmak istemez."

WAITING FOR DEATH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin