-3-

315 29 11
                                    

Chris dikkat çekmediği için iyi hissediyordu. Edebiyatı severdi. Kitap okumayı severdi. Yine de kendini belli etmemek için sorulan ders sorularına cevap vermiyordu. Chris, sınıftakilerin bir avuç aptal olduğunu düşündü. Aptal onun için kötü bir kelimeydi ama adını bile yanlış yazan insanlarla aynı sınıfta olmak onun canını sıkmıştı. 

"Yarın gece bir kaynaşma partisi düzenlenecek." dedi öğretmeni Bayan Clever. "Parti birinci sınıflar için ama onları kaynaştıracak kişiler de sizlersiniz."

Sınıfta fısıldaşmalar başladı. Ne giyeceklerdi? Kimle gideceklerdi? Partiden sonra ne yapacaklardı? Chris partiye katılamamayı düşündü. Ama arkadaşa ihtiyacı vardı. Sol elini açtı ve 'Sky' kelimesini tekrar okudu. O henüz arkadaşı mıydı bilmiyordu. Sınıfında katılmamayı düşünen kimse yoktu. Chris gitmeye karar verdi. Ne kaybederdi ki? 

İlk gün için çok iyi gittiğini düşünmüştü. Kimse ona soru sormamıştı, onu tanımaya çalışmamışlardı. Ama kimse ona hakaret de etmemişti. Dolabına yaklaştı ve kitaplarını dolaba yerleştirdi. Ödevlerini çantasına koydu. İlk günden ödev almak onun için problem değildi. Zaten yapacak birşeyi yoktu. Dolabı tekrar kapattı. Koridor çok kalabalıktı. Çantasını tek koluna aldı. Gitmek üzere bir adım atmıştı ki boynuna yapışan el buna izin vermedi. 

Chris'in nefesi kesildi. Çok korkmuştu. Koyu kahve gözlere baktı. Gözleri ateş saçıyordu. Üzerinde futbol forması vardı. 'Second Change Futbol Takımı Kaptanı' Chris konuşamadı. Çocuk, Chris'in sol elini tutup dolaba vurdu ve elini açtı. 

"Kız arkadaşımın adını neden eline yazdığını sorabilir miyim efendim?" 

Çocuk, Chris'in kafasını tekrar dolaba çarptı. 

Chris yalan söyleyemezdi ama söylemeliydi. "Gökyüzü." dedi. "Kelime anlamını yazdım sadece."

Çocuğun dudaklarının kenarları yukarıya doğru kıvrıldı. Yüzünü iyice ona yaklaştırdı. "Umarım öyledir ufaklık."

Chris'i serbest bıraktığında, Chris eli ile boynunu ovdu. Ama çocuğun işi henüz bitmemişti. Chris'e attığı sert yumrukla, Chris kendini yerde buldu. 'Gözlerini kapat.'  diye geçirdi. Karanlıkla buluştu. Acı hissetmiyordu ama ertesi gün mor bir gözle uyanacağını hayal edebiliyordu. Chris yine çuvallamıştı. 

Evan varken kimse ona saldıramazdı. Evan defalarca Chris'in kendini savunmasını öğretmeyi teklif etmişti ama Chris istememişti. Şiddeti hiç sevmezdi. Savunurken bile karşısındakine zarar verebilirdi. 

2003

"Senden nefret ediyorum!" Kadın öfkeden titriyordu. Elinde bir bıçak vardı. Karşısındaki adama doğrultmuştu. Adam kadına sakin olmasını söylüyordu. Kadın ağlıyordu. Ağlarken konuşuyordu. "Sana herşeyimi verdim. Herşeyimi." dedi hüzünle. 

"Senden hiçbirşey istemedim!" Adamın sakin sesi bir anda öfke duygusunun hakimiyetine girmişti. "Mary... İnan hiçbirşey hatırlamıyorum."

"O zaman hatırlatayım!" dedi kadın. Adamın bileğinden tuttu ve mutfaktan çıkardı. Chris'in önünden geçtiler. Ama o görünmezdi. Chris onları takip etti. Yatak odasına girdiler. "Benim yatağımda!" diye bağırdı kadın. "Başka bir kadınla. Nasıldı?! Zevk aldın mı! Hoşuna gitti mi?!"

Adam, kadının sesine katlanamıyormuş gibi ellerini kulaklarına götürdü. "Fazla tepki veriyorsun Mary."

Kadın sustu. Adamın dediklerine şaşırmış gibiydi. "Fazla mı tepki veriyorum? Bu normal mi?" Sesini alçalttı. "Beni düşünmüyorsun. Sana yetemiyorum. Pekala. Ama Chris'e bunu nasıl yaparsın? O daha ufacık. Ya sizi görseydi? O zaman ne yapacaktın?!"

WAITING FOR DEATH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin