Dün gece onu takip etmiş, öğrenmiştim nerede yaşadığını. Yine az daha yakalanıyordum ki, kalabalık kurtarmıştı beni. Fazla uzak sayılmazdı evi bize. Bugün planımda onun evine gidip ona sürpriz yapmak vardı. Kahvaltımı bitirip çıktım hemen.
Apartmana girdim. Bir sorun vardı. Hangi dairede oturduğunu bilmiyordum. Rahatsız etmiş olmayacağımı dileyerek rastgele birisinin kapısını çaldım. Jimin dediğimde tanımadı kadın. Onu tarif ettim biraz. Sonra öğrendim hangi dairede oturduğunu. Heyecanla kapısının önüne geldim. Biraz bekledikten sonra bastım zile. Defalarca bastım. Ama açan olmadı. Evde yoktur diye düşündüm. Gözüme kapının arasına sıkıştırılmış bir mektup çarptı. Fransa'dan gönderilmişti. Jimin'i acil çağırdıkları yazıyordu. Gönderen kısmında bir de yabancı bir şirket ismi yazıyordu. Jimin ile ne alakası olabileceğini düşündüm. O sırada apartmanda bir kargaşa olmaya başladı. Herkes evinden apar topar çıkıyordu koşarak. Bir adamı durdurarak sordum. " Bizim meşhur hırsız yakalanmış, ne duruyorsun hâlâ? " dedi adam heyecanla. Ben de insanları takip ettim. Kütüphanenin önüne koşuyordu herkes. Bir sürü polis arabaları vardı. Kalabalığın içinden sıyrılarak en ön tarafa ulaştım. İki polis, bir adamı kelepçelemiş tutuyorlardı kalabalığın önünde. Hırsız olmalıydı o adam. Önüne bakıyordu utançtan. Komiser de " Gözlük meraklısı tuhaf takıntılı hırsız yakalandı sonunda, kahramanımızın bu hareketi hiç kimsenin aklına gelmezdi. " diyerek elindeki gözlüğü gösteriyordu. Baktığımda o gözlüğün kaç gündür Jimin'de olan benim gözlüğüm olduğunu farkettim. Komiserin yanına koşarak hırsızın nasıl yakalandığını sordum. Komiser kameralardan bakıldığını, gecelerdir 20'li yaşlarda bir genç çocuğun her gece " danışma " yazan tabelanın yanına bu gözlüğü bırakarak saklanıp hırsızı beklediğini, az önce gözlüğü doğru zamanlamayla oraya koymasıyla hırsızın yakalandığını anlattı. " Ama şuan bulamıyoruz çocuğu, arayacağız onu, ifade almamız gerek. Hırsızın gözlüklere olan bu zaafını nereden bildiğini de merak ettik doğrusu. " dedi gülerek bir de. Kalbim çıkacakmış gibi bir heyecanla, gözlerim açık dinliyordum komiseri. Her şey açığa çıkmıştı. Demek bu yüzden geceleri kütüphaneye benim gözlüğümü bırakıyordu. Hayran kalmıştım ona. Hırsızın gözlük merakını nereden bildiğini merak etmiştim ben de. Jimin gerçekten kapağına göre yargılanması gereken tek kitaptı, şimdi de o kitap kütüphaneyi kurtarıyordu.
Jimin'e gelen mektubu komisere gösterdim. Nereye, neden gittiğini bilmediğimi, çok merak ettiğimi söyledim. Israrlarım üzerine anlaşmıştık. Ben de birazdan polislerle birlikte gidecektim Fransa'ya.
Uçağa binmiştik. Çok mutlu olmuştum onun bu kahramanlığını duyunca, ama biraz endişeliydim de. Mektupta yazan şirketi araştırmak istedim biraz. İnternete yazdım telefonumdan. Birçok Fransız sanatçının çalıştığı, giyim, kozmetik, müzik yapım ve plak şirketi olduğu yazıyordu. Hâlâ Jimin ile olan alakasını çözememiştim. Neyse diye düşündüm, gidince görecektim. Biraz uyumaya karar verdim. Uykuya dalmadan önce tek düşündüğüm, onun kalbimin hırsızı, kütüphanenin kahramanı oluşuydu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.