Gökkuşağı -1-

60.9K 2.1K 1K
                                    

16 Haziran 2015 tarihinde yayımlanmış ve 10 Mayıs 2016 tarihinde final yapmıştır.

Yeniden yayımlanma tarihi: 23 Ocak 2021.

Bölüm günlerimiz cumartesi.

DÜZENLENMİŞTİR.

Çenemi elime yaslayarak dışarıdaki kasvetli havayı, karamış bulutları ve pencereme düşen ince yağmur damlalarını izliyordum. Aslında yağmurlu havaları severdim. Islanmayı, yağmurun yeryüzünde bıraktığı o eşsiz kokuyu severdim. Ama dışarıya şemsiyesiz çıkıp yağmurda ıslanacak kadar özgür değildim.

Düşünüyordum. Hayatımı, bu hayatın bana kattığı tecrübeleri, kazandıklarımı, acılarımı ve daha birçok şeyi.

Koca bir hiç.

Hayatım bir kayıptan ibaret olarak görüyordum.

21 yaşındaydım ve geriye dönüp baktığımda 'ben bu hayatı yaşadım' diyebileceğim hiçbir şey yoktu. Henüz çok gençtim, bundan sonra yaşama imkanım var gibi görünüyordu ancak o imkanım da elimden alınmıştı. Çoğu akranımın üniversiteye gittiği, oradaki etkinliklere katıldığı, bazılarının sınav haftalarında üniversitenin kütüphanesinde dirsek çürüttüğü bir yaştı bu. Peki ben ne yapıyordum?

Bacaklarımı ileriye doğru uzatıp battaniyemi omuzlarıma aldım. Hiçbir şey yapmıyordum. Elbette ki günlerim bir şekilde geçiyordu ancak geleceğime dair ne bir umudum ne de bir hayalim vardı. Hiçbir hedefim yoktu, olan hedeflerimi de zamanında gerçekleştirmeme imkan verilmemişti.

Kafam attığında dışarıya çıkıp yalnız başıma yürüyüş yapmaya iznim yoktu. Bireyselliğimi yalnızca odama çekilerek kullanabiliyordum. Yalnız başıma temiz hava almak istediğim, kafamı dinlemek istediğim çok an oluyordu ancak ne olduğu bile bilmediğim bir tehlike vardı. Ailem, ne zaman kafam karışsa bana bu cevabı veriyordu.

Seni korumak için yapıyoruz.

"Hira?"

Kafamı pencereden çekip bana seslenen kişiye, anneme, baktım. Elinde telefonumu tutuyordu. Bana uzattı. "1 saatlik iznin var, istersen arkadaşlarını arayabilirsin ya da onlarla mesajlaşabilirsin. 1 saat sonra telefonunu almak için geleceğim."

"Bana bu fırsatı tanıdığın için teşekkür ederim." Alayla konuşmam üzerine annem hiçbir şey söylemeyince uzattığı telefonumu aldım ve yatağımın üzerine oturdum. Günde en fazla 2 saat telefon kullanabiliyordum ki onun da aralıkları vardı. Hiçbir sosyal medya hesabım yoktu, telefon rehberimi bile kontrol ediyorlardı. Telefon rehberimde yalnızca 5 kişi vardı zaten. Annem, babam, dışarıya ailemle çıkmadığım zamanlar benim korumalığımı yapan Şehmuz Amca ve en yakın arkadaşlarım Gökçe ile Bora.

Onlarla liseden tanışıyorduk, birlikte aynı üniversiteye gitmek gibi hayallerimiz vardı. O ikisi bu hayalin arkasında durmuşlardı ve aynı üniversiteye gitmişlerdi ama ben üniversite sınavına girememiştim bile. Yine de onlarla iletişimimizi kesmemiştik. Bir de bu olsaydı gerçekten kafayı sıyırırdım.

Attıkları mesajlara kısaca göz gezdirirken dışarıda bir yerde buluştuklarını görmüştüm. İç geçirip arkama yaslandım. Orada olabilmeyi o kadar çok isterdim ki...

Aklıma aniden gelen şeyle yatağımdan kalktım ve odamın kapısını açıp etrafa göz attım. Kimse yokmuş gibi gözüküyordu. Tekrar odama dönerken bu kez balkonumun kapısını açıp aşağıya baktım. Şehmuz Amca kapının önündeydi. Bıkkınca nefesimi üflediğim sırada telefonu çaldı, benim olduğum yerden biraz uzaklaştığında kendime 'ya şimdi ya asla' diyordum.

GÖKKUŞAĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin