35.Bölüm : "Keşke"

2.5K 209 69
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


(Kerem'in Dilinden)

Nurgül annemin Zeynep'e söylediği her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattı. Önce hiçbir şey yokmuş gibiydi. Yani hiçbir şey hissetmedim. Ama Nurgül'ün cümleleri biter bitmez başıma bir ağrı saplandı. Yerimde huzursuzca kıpırdanmaya başladım, oturduğum yataktan kalktım ve hızlı adımlarla kum torbasına ilerleyip birkaç kez yumruk attım.

Burnumdan solumaya başladım. Sinirden, öfkeden nereye saldıracağımı bilemiyorum şu an.

"Çık dışarı Nurgül"

Nurgül koşar adımlarla merdivenler çıktı. O çıkar çıkmaz kum torbasını daha sert darbelerle yumruklamaya başladım.

Annemden her şeyi beklerim, bekliyorum. Bana iyi davranması hiçbir zaman güven vermedi. Hareketlerinin altında, sonrasında bir şeyler aradım. Ama Zeynep'i kovacak kadar büyük hamle yapacağını düşünmezdim. Düşünmek istemedim. Üzgünüm. Sinirliyim. Annemin gözünde bu kadar değersiz olduğumu görmek her seferinde canımı yakıyor, yine yaktı.

Ama Zeynep...

Zeynep'in benden bir şeyler saklamış olması... Zeynep'in benden bunu saklamış olması... Bu kadar önemli bir şeyi... Gerekçesi ne olursa olsun beni kırdı. Kalbimin kırıldığını hissediyorum, gerçekten.

Kerem Sayer'in kalbi yine kırıldı.

Hem de her seferinde olduğu gibi yine Zeynep yüzünden.

Bir sürü şey zırvalayacak biliyorum. Annenle aran bozulmasın, ona kızma diye söylemedim, diyecek. Bir sürü bahanesi olacak ve eminim yine kendince haklı olacak. Ama haklı falan değil artık. Artık değil. Ben gerçekten sıkıldım, bunaldım. Birbirimize verdiğimiz hiçbir sözü tutamıyoruz. Benden bir şey saklamayacağını söylemişti, birbirimize yalan söylemeyeceğimize dair söz vermiştik. Ben her şeyi geriye atıp sadece ona odaklanmışken, her şeyi beraber çözeceğime eminken onun böyle davranması birbirimize olan inancımı zedeliyor işte.

Ona olan güvenimi zedeliyor.

Annem umurumda değil, hiçbir zaman olmadı. Bu evde yaşamak da umurumda değil.

Sadece yanımda Zeynep'in olmasını istemiştim ama o da ilk zorlukta kendi köşesine çekilmeyi seçti. Sorunları tek başına, ben olmadan halletmeyi denedi. Öyle istiyorsa olsun.

Ben çabalamayı bırakıyorum.

Vazgeçtim.

——————————————————————————

(Zeynep'in Dilinden)

Mis gibi ekmek kokusuyla uyandım bu sabah. Annem kahvaltı hazırlamıştı. Spor bir şeyler giyindim, masaya oturdum. Aklım hala dün geceki doğum günümde. O kadar güzeldi ki... Her şey rüya gibiydi. İçimdeki heyecanı, mutluluğu hala atamadım. Kalbim titriyor resmen.

"Çay istiyor musun Zeynep?"

"Evet, kahvaltıda çay içiyorum ya ben unuttun mu anne?"

"Yok, benim canım istemedi de az demlemiştim, ondan sordum"

"İyi misin sen?"

"İyiyim"

"Peki, eline sağlık, kahvaltı güzel görünüyor"

"Afiyet olsun. Sen dünün etkisindesin herhalde"

"Çok mutluyum. Az uyudum hatta ama Kerem'in yanına gitmek istiyorum bir an önce"

"Ben de uyumadım"

"Ben mutluluktan uyumadım sen niye uyumadın anne?"

"Sen mutlu olduğun için"

"Anlamadım?"

"Korkuyorum Zeynep. Bana geçmişimi hatırlatıyorsun. Kerem'le aranız olan şeyler çok güzel. Aşık olman, aşkını yaşayabiliyor olman da aynı şekilde. Ama ... ama bu körlük başına iş açabilir. Hata yapmana sebep olabilir"

"Hiçbir şey olmaz anne. Sürekli bunları konuşmayacağız değil mi? Bak, yaşadıklarımız, mutluluklarımız ortak olabilir. Ama ben asla sana benzemeyeceğim. Sen Demet'sin, ben Zeynep. Karşımdaki insan da Cihan Güzel değil, Kerem. Yani seninle aynı kaderi yaşamam, imkansız. Kerem benden asla vazgeçmez"

Masa çok güzel görünse bile iştahım kaçtı ve masadan kalkıp odama gittim. Telefonumu elime aldım. Şimdiye kadar Kerem'in gelmiş olması ya da aramış olması gerekirdi. Dün gece eve geç geldik, büyük ihtimalle uyanmamıştır.

Annemin modumu düşürmesini istemediğim için söylediklerini düşünmeyeceğim bile. Bir an önce Kerem'in sesini duyup güne aynı mutlulukla devam etmeliyim.

Kerem'i tekrar arayacaktım ki mesaj geldi.

# Bugün seni almaya gelmiyorum #

Bana Aksel mesaj atsa ancak bu kadar soğuk olabilirdi. Bir süre anlamsızca ekrana baktım. Büyük ihtimalle evde bir sıkıntı olmuştur, meşguldür o yüzden böyle yazmıştır. Dün akşam ki Kerem asla böyle bir mesaj atmaz çünkü. Aradım, açmadı. Mesaj attım.

# Aşkım, günaydın. Bir şey mi oldu, niye telefonu açmıyorsun? Niye öyle soğuk bir mesaj attın Kerem? Merak ettim #

Bekledim, bekledim birkaç dakika sonra mesaj geldi.

# İşim var. Sonra anlatırım #

İçim rahatladı (!) gerçekten.

Bu ne ya? Annem bir yandan Kerem bir yandan... Bir sabah mutlu uyandım, devamında illa ki bir sorun çıkacak zaten. Acaba Kerem'in başında nasıl bir dert var ki beni böyle başından atıyor şu an?

Ahhh... dün akşam ki adamı geri istiyorum.

Kerem Sayer'le birlikte olmanın zorluğu bu herhalde. Ne zaman, nereden, ne geleceğini asla bilemiyorsun.

Yataktaki yastıklardan birini kucağıma aldım sinirle sarılıp gözlerimi kapattım.

———————————————————————

(Kerem'in Dilinden)

Kum torbasına birkaç yumruk daha attıktan sonra terden sırılsıklam olmuş tişörtümü çıkarıp odanın bir köşesine fırlattım. Sinirim hiç azalmadı. Hatta arttı. Düşündükçe daha çok kızdım.

Zeynep'in beni yalnız bırakmasına, benden bir şeyler saklamasına kızdım.

Telefonuna cevap vermedim. Kısa birkaç mesaj attım. Dün akşamın etkisiyle çok mutlu, eminim. Gerçekten güzel bir akşamdı, doğum günüydü. Ama sabahında bunu öğrenmek beni bitirdi. Bambaşka bir sabaha uyanmış olmayı isterdim.

Kısa, soğuk bir duş aldıktan sonra giyindim, eşyalarımı birkaç çantaya doldurdum ve üst kata çıktım. Annem tek başına, masada kahvaltı ediyordu. Masanın yanına yürüdüm, karşısındaki sandalyenin arkasında durdum. Sakin görünüyorum. Hiçbir tepki göstermeyeceğim.

"Günaydın oğlum"

"Günaydın"

"Gel, kahvaltı edelim"

"Bugün, benim bu evdeki son günüm"

"Anlamadım?"

"Senden istediğim tek bir şey vardı ve hiçbir şekilde yanımda olmadın. Ben de artık senin ya da babam olacak Ahmet Sayer'in yanında olmayacağım. Bütün mal varlığınızı üstümden çekebilirsiniz, hiçbir şey umurumda değil. Sizden hiçbir şey istemiyorum"

Sevim Sayer telaşla ayağa kalktı, benim olduğum tarafa geçip kolumu tuttu.

"Oğlum, ne oldu birdenbire? Yapma böyle Kerem! Neden gidiyorsun?"

"Zeynep'i kovmuşsun. Onu kovarken beni de kovduğunu düşünememişsin"

Tepkisini inceledim. Yüzü allak bullak oldu.

"Kerem,oğlum, bak öyle değil, ikiniz de yanlış anlamışsınız"

"Yanlış anlaşılma filan yok! Bitti. Ben sizden sıkıldım, beni bir salın artık tamam mı? Dert etmeyin, uğraşmayın. Başınıza bela olan bir çocuk düşünmeyin ya da size ayak bağı olmayayım. Rahat rahat takılın, okey?"

"Kerem olmaz! Gidemezsin! İzin vermiyorum"

"İzin istemiyorum. Bütün haklarımı alabilirsin. Anne ben sana artık hiç güvenmiyorum"

"Kerem. O kızın da bir evi var ve orada kalması herkes için en sağlıklısı"

"Bu onu kovmanı gerektirmiyor tamam mı?"

"İzin vermiyorum"

"İzin almıyorum. İkinizde umurumda değilsiniz"

"Kerem! Bu evden çıkamazsın"

"Anne. Bak çok sakinim görüyor musun? Hiçbir tepki göstermiyorum. Sana sesimi bile yükseltmiyorum. Yükseltmek istemiyorum. İçim şu an patlamak üzere. Uzatmayacağım. Eşyalarımı topladım. Akşam gelmeyeceğim"

"Kerem yapma böyle. Özür dilerim. Gerekirse Zeynep'ten bile"

"Bile... Anlıyorum anne. Sen benim hiçbir zaman duymayacağımı düşünüyordun değil mi? Çünkü Zeynep'i de tanıyorsun, bana bunu söylemeyeceğine emindin. Haklısın da... Zeynep'ten değil başka birinden duydum"

"Ben sadece bir şeyleri doğru ve zamanında yaşayın istiyorum"

"Bizi bir rahat bırakırsanız yaşayacağız. Neyse anne. Bitti artık. Ben sizin yaptıklarınıza katlanamıyorum"

Annem bir hamle daha yaptı ama kolumu elinden kurtardım. Ahmet Sayer salona girerken ben evden çıktım.

——————————————————————————

(Zeynep'in Dilinden)

Evden çıktığımdan beri Kerem'i arıyorum ama açmadı telefonumu. Yağmur'la buluşup sahile indik. Çimlerin üzerine koydukları küçük masalardan birine oturduk, çaylarımızı sipariş ettik. Yağmur'a onlar mekana gelmeden önce Kerem'le yaşadığımız geceyi anlattım. Doğum günüm için yaptıklarını hatırladıkça bile mutlu oluyorum. Dün geceyi uzun bir süre unutmayacağım. Ben Kerem'den bahsediyorum ama kendisinden hala haber yok, tabi.

"Yağmur, Kerem niye böyle bir mesaj attı sence ya? Telefonumu da açmıyor"

"Bilemiyorum Zeynep. Kerem'den bahsediyoruz yani, bir şey olmuştur illa ki"

"Ya evet, ilk önce ben de öyle düşündüm ama Kerem artık eskisi gibi değil. Özellikle bana karşı. Kesin bir şey oldu Yağmur. Acaba eve mi gitsem?"

"Bence gitme. Çünkü Kerem sen olsan bile, işine karışılmasını istemez. Yani bekle"

"Oofffff çok merak ediyorum ama duramam ben böyle. Evde mi bir şey oldu acaba? Aksel'le filan mı kapıştı?"

"Ben Can'a mesaj atayım, buraya gelsin, halledelim"

"Of tamam!"

"Neyse şimdi sen dün akşamı düşün, sıkma canını. Kerem neler yapmıştı ya!"

"Aşkım ya! Of çok mutluyum Yağmur. Kerem'le olduğum için zaten mutluydum ama yaptığı jestler bambaşka hissettirdi"

"Güzel bir akşamdı cidden. Biz de eğlendik baya. Hediyeleri gerçekten beğendiğin değil mi?"

"Çok beğendim"

———————————

Bir saat sonra Can geldi, yanımıza oturdu. Can gelene kadar Kerem'i kırk kere aradım. Mesaj attım. Ama geri dönmedi. Telaşlanmaya başladım artık. Can'a durumu anlattık.

"Kerem bana mesaj attı, evde işleri varmış ondan yoğunmuş"

"Bu kadar mı yani?"

"Evet, sana da söylemiştir işi olduğunu"

"Söyledi, söyledi de telefonlarımı niye açmıyor?"

"Ben bilmem Zeynep. Baya yoğun demek ki. Telefonunu sessize almıştır"

"Sana mesaj atıp soracak kadar zaman buluyor ama bana yazmıyor öyle mi?"

"Ya şimdi sen sevgilisisin ama biz de kardeşiyiz yani. Yazacak bize de"

Y " Caaannn aşkım söyle hadi ne oluyor?"

"Hayatım gerçekten bir şey yok. Kerem bana bir şey sordu, o yüzden konuştuk. Şimdi işim var, görüşürüz sonra dedi kapattı"

"Ya ben duramayacağım, gideceğim"

"Zeynep saçmalama ya ne olacak? Akşam gelir yanımıza zaten"

"Can, dün akşamdan sonra bana böyle davranmaz"

"Ya insanın her günü aynı olmuyor ki Zeynep. Kerem yani karşındaki insan da. Azıcık sabret"

"Of iyi ya"

Y " Can bak, bir şey bilip söylemiyorsan bozuşuruz"

"Hayatım, biz niye bozuşuyoruz bu deliler yüzünden?"

"Hahah deli mi?"

"Öylesiniz. Canımızdan bezdirdiniz ya. Niye kötü bir şey olsun? Belki adam yine sürpriz derdinde ne biliyorsunuz?"

"Dün yaptı bütün sürprizleri zaten"

Y "Can sen niye gerginsin? Sen de normal değilsin şu an"

"Gerdiniz Yağmur, çay bile ısmarlamadınız. Bir susun be"

"Delirdi"

Y "Can kendine gel, aşkım"

Çaycıdan bir çay da kendine istedi. Kollarımı göğsümde birleştirip denize bakmaya başladım.

Ne oluyor Kerem?

——————————————————————

Sohbete dalınca saatlerin nasıl geçtiğini anlamadım. Akşam oldu...

Kerem'in elleri cebinde bize doğru geldiğini görünce ayağa fırladım, Yağmur gülmeye başladı.

C "Bak geldi Kerem'in"

Koşarak Kerem'in yanına gittim, kollarımı beline dolayıp yüzüne bakmaya başladım gülerek. Benim aksime onun suratı asıktı ve hiç mutlu görünmüyordu. Elini öylesine omzuma koydu, bana sarılmadı bile. Benim de moralim bozuldu biraz.

"Kerem"

YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin