ATEŞ

652 26 7
                                    

VE DÖRDÜNCÜ BÖLÜM İLE KARŞINIZDAYIM. RESİM BULDUĞUM AN KOYACAĞIM. İYİ OKUMALAR :)

1 HAFTA SONRA

Bir hafta olmuştu buraya geleli, yeni hayatıma başlayalı. Pek fazla şey yaşamamıştım sadece ilk üç günüm heyecanlıydı onun dışında en büyük heyecanım yataktan çıkıp balkona geçmekti. Yeğenimle tartıştığım geceden beri dışarı çıkmamıştım. Odamda The Vampire Diaries ve Teen Wolf izlemiştim. Ruhuma ihanet edip Allison'ın öldüğü yerde ağlamıştım. Kızdan nefret etsem de üzülmüştüm ve birde Stefan'ın insanlığını kapattığı yeri yüzken falan izlemiştim. Televizyon izlemekten gözlerim kıpkırmızı olmuştu ve radyasyondan ölmeyi mantığım kabul etmediği için dışarı çıkmaya karar verdim. Kendime işkence çektirmeyi de bıraktım ve mayom ile mavi tişörtümü giyip otelin karşısında ki sahile gitmiş güneşleniyordum şuan. Kulaklığımı takıp kendimi o kutsal şeye bıraktım. En sevdiğim şarkının en sevdiğim kısmında tam modumun nirvanaya ulaştığı anda güneşimin kesilmesiyle gözümün tekini açtım ve modum eksilere geri düştü. Karşımda benim boylarımda sarışın bir kız vardı. Ne var dercesine elimi salladım.

''Yerimden kalk.'' Kulaklığımı çıkartıp oturdum.

''Pardon ne dedin müzikten sesini duyamadım da.'' Piç gülüşümü yolladım. Ya sabır der gibi başını yukarı kaldırdı.

''Dedim ki, kalk yerimden.'' Birkaç tükürüğü yüzümle buluştu. Derin nefesler eşliğinde yüzümü tişörtümün eteklerine sildim. Sakinleşmek adına son kez derin nefes alıp karşımdaki çatlağa baktım

''Sen herkesin yerine göz dikiyorsun galiba. İlk gelenindir, git kendine başka bir yer bul.'' Kulaklığımı takıp tekrardan yattım. Tekrar modum hızlı bir yükseliş gösteriyordu ki olan oldu ve kendimi yerde buldum. Gözlerimi son haddine kadar açıp kuma baktım. IPhone 6'm kuma gömülmüştü ve şarkı çalmıyordu. Ayağa kalkıp kıza en ölümcül bakışımı attım. Babam telefonumu aldı diye evi dağıttım ben karşımdaki kızın yaşayacağından bile emin değilim. Televizyonumu, laptopumu, tabletimi, masaüstü bilgisayarımı alabilirsiniz ama müzik, kulaklık ve telefondan oluşan yaşam üçgenime dokunamazsınız. En son dokunduklarında öyle bir bağırmıştım ki ciğerlerim su toplamıştı ve bir haftaya yakın sesim çıkmamıştı. Ameliyat olmaya kadar gidecekti neredeyse.

''Eğer telefonum öldüyse seni de onunla birlikte mezara koyarım.'' Kız gülmeye başladı. Ona aldırmadan telefonu kumdan çıkardım. Güç tuşuna basıp açılmasını bekledim ama açılmadı. Birkaç kez salladım, kumdan kale yapacak kadar kum çıkmıştı. Birkaç kez elime vurup güç tuşuna tekrar bastım. Ama açılmadı, her şeyim onun içinde. Resimlerim ve müziklerim. Tamam, her şey olmayabilir ama müziklerim onun içinde. 256 tane müzik var içinde. Onları bulup indirene kadar götümü yırtım ben. Aslında hepsinin üç adet kopyası var ama İstanbul'da. Kız tekrardan gülmeye başladı. Sinir katsayım iyice artıyordu.

''Baba parası yiyen zengin piçlerdensin sen de, alır baban sana yenisi üzülme.'' Gözlerini büyütüp boynunu eğdi, dudaklarını büzüp ileri doğru ittiğinde ender görülen olay gerçekleşmiş ve sabrım bitmişti, gözlerim dönmüştü ve geri dönüşü yoktu artık. Ayağa kalktım ve bir adımda kızın yanına gidip tek elimle boynunu tuttum.

''Eğer bir daha beni iter ve bana piç dersen ne konuşabilir ne de bir şeye dokunabilirsin. Ben senin tanıdığın zengin çocuklarına benzemem, damarıma basarsan bende sana basarım. Anladın mı?!'' Korkuyla başını salladı. Sadist gülüşümü yolladım sürtük yüzüne. Kızı bırakıp ölmüş telefonumu alıp yürümeye başladım. Şimdi sıçmıştım işte babam bana telefon almazdı ki zaten bunu ona aldırana kadar birçok şeyden fedakârlık etmiştim. Kumsaldan çıkıp kaldırımda yürümeye başladım. Sinirden önüme gelen bütün taşlara vuruyordum. Ayağıma dolanan şeyle durdum. Başımı eğip yere baktım. Küçük bir çocuk bana sarılıyordu. Onun seviyesini indim.

ATEŞ VE BUZ (Dilsizdir Benim Sevdalarım)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin