-2- / 1
Etrafımdaki insanlara defalarca söylemişimdir, "Sabahları benimle 2 cümleden fazla konuşmaya çalışmayın, ben içimden uyuyorum." diye. Ama asla dinlemiyorlar. Özellikle annem. Anne terliğinden daha korkutucu olan şey ise anne dırdırıdır, bunu da bir kenara yazın.
Her zamanki gibi WhatsApp kız grubundaki 1500 küsur mesajla gözlerimi araladım. Instagram'da kız WhatsApp gruplarıyla ilgili şöyle bir paylaşım görmüştüm; "Bir kız WhatsApp grubuna girdim. Konu o kadar hızlı değişiyor ki, dönen otel kapısından içeri giremeyen Zeki Alasya gibi ekrana bakıyorum."
Evet arkadaşlar, o efsane değil gerçek. Bazen ben de aynı şekilde hissediyorum. Nedense... Acaba kız olduğuma dair birtakım kodlarla falan mı oynandı, GDO'lu kız mıyım ben, ne oldu anlamadım.
Neyse, bugün diğer günlere nazaran biraz daha eğlenceli bir gün olabilir. Çünkü sabah normalden biraz enerjik uyandım. Ve annemin arkadaşlarından Müko teyze çaya geldi. Normalde annemin arkadaşları eve gelince ben aniden toz olurum. Ama bu defa nedendir bilinmez ortalıkta görünesim geldi. Sanırım Müko teyzenin kocasıyla ciddili bir kavga etmesi ve bu magazinel olayın haber değerinin bende yüksek olması en büyük etkenlerden biri. Övünmek gibi olmasın, dedikodu ve gıybete bayılırım. Dakikada 20 kişinin günahını almasam içim rahat etmiyor ve bu engelli yarışı Sister'ım Tuğba'yla harika bir rekorla taçlandırmak gibisi yoktur. Tabi bizim bu "masum" hobimiz, ikimizin de cehennemde VIP yer almasını sağlarsa hapı yuttuk demektir.
WhatsApp grubundaki konuşmalara baktım. Bizim kızlar yine coşmuş, diye geçirdim içimden. Hayır, savaş mı çıktı, seferberlik mi ilân edildi, uzaylı istilası mı oldu, zaman makinası mı icat edildi ne oldu bu kadar yani? Konuşacak bu kadar şeyi nereden buluyorlar anlamış değilim. Peki, grubun isminin "Dedikodu Kazanı" olması... Bu yalnızca buzdağının görünen kısmı diyor ve susuyorum. Çünkü bunun gibi milyonlarca grubum var, çoğunu da gece uyuyabilmek için sessize aldım. Bu grupta Sibel, Ayça, Dilan, Pelin, Evin ve Mina'nın konuşmaları döndüğü için sessize alamıyorum. Yemiyor yani. Sebebiyse tüm son moda magazin haberlerin ve gıybetlerin bu grupta olması. Konuşmanın başına çıkmam 15 dakikamı alsa da başardım sonunda.
"Kızlaaaaaaar!"
Gönderen: Sibel
İçimden "Eyvah!" dedim. Çünkü WhatsApp kız gruplarının değişmeyen kuralları vardır ve bunlardan biri de sohbeti başlatan kişinin diğer kızlara sesleniş biçimidir.
Kural 1: Kızlar kelimesinde ne kadar çok "A" harfi varsa, bu konuşulacak şeyin haber değerini o kadar yükseltir.
Şunu itiraf etmeliyim ki, grubumuzda Sibel kadar şıpsevdi bir kız yok. 2 hafta önce Bora için 3. Dünya Savaşı başlatabilecek kapasitede olan kendisi, 3 gün önce "Bora da kimdi ya? Ben Emre'siz yaşayamam." diyen elbette yine kendisi. Bazen bu umursamaz tavırların dozu o kadar aşıyor ki, kendimi halüsinasyon görmüş gibi hissediyorum. Acaba Bora diye biri hiç yoktu da, bu benim rüyalarımın bir parçası mıydı? Ben mi abartıyordum? Aslında Sibel Bora'nın peşindeki Merve'yi Instagram'dan rezil ettiği hâlde bu durumu bu kadar abartan bir ben miydim? Ne harika, kendimi şizofren gibi hissetmeme sebep olan dengesiz arkadaşlarım var. Bir insan daha ne ister ki?
Evet, belki biraz sabır.
Neyse, konuşmanın devamını okurken usulca kahvaltımı yapıyordum.
"Ne oldu?"
Gönderen: Ayça
"Ne?"
Gönderen: Pelin
"Emre Şeyma'yı reddetmiiiş!"
Gönderen: Sibel
"Ayyyy çok sevindim canıııııım!"
Gönderen: Ayça
Ne yapmacık yapmacık hareketler yaa... Of Allah'ım of. Beni neden erkek yaratmadın? Yok... Tamam, vazgeçtim. Çünkü eğer erkek olsaydım muhtemelen 50 yaşında Dest-i İzdivaç'a katılan pısırık bir koca adayı olabilirdim. Bu şekilde en azından kapımıza birinin gelip beni görücü usulü de olsa isteme olasılığı var. Çok şükür. Mesajları okuyorum, okuyorum. Kendi kendime diyorum ki, biri eksik. Hayır, hayır. Benim dışımda. Sürekli car car konuşan, eski sevgilisine küfür eden biri; Dilan. O nerede? Konuşmaların sonuna doğru geldiğimde kendisinin geç de olsa teşrif ettiğini fark ettim.
"Kızlar, ortak stalk hesabımızın şifresi neydi?"
Gönderen: Dilan
Kural 2: Mutlaka gruptaki kızların ortak kullandığı bir stalk hesabı vardır. Muhtemelen adı da "Falanca Butik", "Filanca'nın Alışveriş Dünyası" gibi bir şey olur.
Çünkü o stalk hesabı olmasa kim eski sevgilisinin yeni sevgilisini takip edebilecek, değil mi ama? Kim hoşlandığı çocuğu "Ayyy, fotoğraflarına bakarken yanlışlıkla beğendim!" diye korkmadan cesurca stalklayabilecek? Bunlar mühim mevzular.
"Goygoy123 canım."
Gönderen: Sibel
"Yine kimi stalkluyorsun bakalım?"
Gönderen: Pelin
Stalk dedin mi duracaksın. Çünkü Pelin stalk ve sinsirellalık konusunda bir marka. Bunu asla unutmayın. Ayça için gıybet taşımak neyse, Pelin için stalk yapmak da oydu.
"Burak'ın yeni sevgilisini."
Gönderen: Dilan
"Ne?"
Gönderen: Sibel
"Burak yeni sevgili mi yapmış?"
Gönderen: Ayça
"Siz ayrılalı daha 1 hafta bile olmadı."
Gönderen: Pelin
Eninde sonunda "Yetti gari!" diye bağırdım içimden. Sizin hoşlandığınız çocuklara da, sizin eski sevgililerinize de, sizin eski sevgililerinizin yeni sevgililerine de, kayınçosuna da, bacanağına da... Ya dünyada daha mühim sorunlar yok muydu gerçekten? Mesela benim evde çok sıkılmam gibi. Ya da ekonomik kriz de olabilir. Ne de olsa her ikisi de ülkemizin en büyük sorunlarından.
Üzerimi değiştirme gibi bir zahmete girmeden pijamalarımla yatağa çöküp Instagram'dan Akın'ımın fotoğraflarına bakıyordum. Tabi ki özel stalk hesabımdan. Allah'ım, bu çocuk neden bu kadar yakışıklı ki? Neden bu kadar güzel bakıyor? Şuan çılgınlar gibi onun yanında olmak istiyordum. Birbirimize inanılmaz uyum sağladığımızı düşünüyorum ama onun henüz bundan haberi yok. İnşallah bir gün gelir de Akın da bunun farkına varır.
...
YAZAR NOTU: Hikâyemizin 1K olması şerefine yeni bölüm getirdim! Keyifli okumalar dilerim, umarım beğenirsiniz. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Platonik Sindirella ღDEVAM EDECEKღ
Humorİşte benim hikâyem tam da burada başlıyordu. Dananın kuyruğu, sosyetik playboy Akın Koçoğlu'na olan imkânsız aşkımın başlangıcıyla kopmuştu. Nasıl böyle bir gaflete düştüm, dört odacıklı minnoş kalbimi böyle bir intihara nasıl sürükledim bilinmez. H...