Elza, ustasının elinden tutarak yürümeye başladıklarında bahçenin içinde giderek ilerlediklerinde, bu evin ne kadar büyük bir bahçeye sahip olduğunu fark edince şaşırmadan edemedi. 10 dakika boyunca yürüdüklerinden emindi!
Fakat ustası olan bu güçlü uzmanı kızdırmamanın ne kadar önemli olduğu hakkında defalarca uyarıldığı için herhangi bir şey söylemese de, sanki ustası olan bu uzman zihnini okuyabiliyormuş gibi kendisine bahçeyi açıklamaya başladı.
''Elza, daha bu ev hakkında öğrenmen gereken çok şey var. Örnek vermem gerekirse dün evi gezdiğin esnada yüzlerce oda gördüğün halde evin dışarıdan görünüşünün ortalama bir malikane olduğunu fark etmedin mi?
Sence bu boyutta ki bir ev nasıl o geniş odalara sahip olduğu halde böyle küçük görünüyor?
Bunun sebebini sana söyleyeyim. Boyutsal Büyü.
Bir gün sana bu üyüyü öğreteceğim. İşte o zaman görünenin ardında ki anlamı öğrenecek ve belki de bir gün gerçekliği çarpıtabileceksin.
Bu bahçe de benim büyümün altında. Dışarıdan bakıldığında küçük bir meyve bahçesi gibi gözükse de, aslında içinde 10 kilometrelik bir alana sahip olan geniş bir parçadır. Ne demek istediğimi anlaman için çok erken olsa da, ileride anlayacağın için çok düşünmene gerek yok çocuğum.''
Ustası bunu söyledikten sonra saçlarını okşayıp yürümeye devam ederken Elza onun bu sevgi gösterisi karşısında şaşırıverdi. Bu ustası gerçekten de iyi bir insan olabilir miydi?
''Elbette iyi bir insan değilim çocuğum. Ben ne bir azizim ne de aşağılık bir şeytanım. Sadece kendi kurallarıma göre yaşamayı seçen bir varlığım. Bir gün sende böyle olacaksın. Kimsenin önünde diz çökmeden, kendi kurallarını dayattığın bir güç olacaksın. Ama bunun için tek yapman gereken şey nedir?''
Ansızın kendisine yöneltilen bu soru karşısında Elza bir anlığına sessizliğe bürünse de, ustasının kendisinden beklediği tek şey aklına ansızın gelirken, cevabın bu olduğundan şüphelense de, hiç cevap vermemenin daha kötü olacağını düşünerek tereddütle,
''Çabalamam mı?''
dediğinde ustası kendisine ilk defa hafifçe gülümsediğinde, ona gülümsemenin yakıştığını hissediverdi. Bu sevgi dolu bir gülümsemeydi zira!
''Evet, çabalaman çocuğum. Çabanın karşılığı olarak ise güçleneceksin. Güçlendikten sonra ise kendi hayatını yaşayacaksın. Fakat bu konuşmayı daha sonra yapacağız. Zira geldik.''
dediğinde Elza gözlerini önüne çevirdiğinde kendilerinden 20 metre uzaklıkta olan taş zeminli bir dairenin üzerinde diz çökmüş bekleyen 5 kişiyi gördüğünde gözleri nefretle doldu. Her biri aynı beyaz cübbeyi giymiş olsa da, sol taraftaki iki kişiyi tanımasa da, sağda duran üçünü çok iyi biliyordu. İkisi annesiyle babasını öldüren, en sondaki kişi ile kendisini köle olarak yakalayan kişiydi.
"Burada bulunan her biri senin nefret ettiğin kişiler. En sağda duran aptal seni köle yapan kişi. Onun solundaki ikisi ise annenle babanı öldüren iki gerizekalı. Soldan ikinci sıra ise onları yönlendiren aptal. En soldaki ise en önemlisi. Senin şehrini kuşatan ve tüm bunların gerçekleşme emrini veren piç kurusu."
Elza kendisine tanıtılan üç kişiyi zaten biliyordu. Fakat Ustasının söylediği diğer iki kişinin yaptıklarını duyduğunda onlara karşı da nefret duydu. Ailesi ve arkadaşları, akrabaları bu kişiler yüzünden öldürülmüştü. Kendisi köle yapılmıştı!
Savaştan sonra her zaman bu kişilerin ölmesini hayal etmişti. Hatta bunun için her şeyi yapabilirdi. Fakat kendisinden herhangi bir bedel istemeyen ustası, daha bir günlük tanımadığı bu kişi tarafından şuan hayatta en çok nefret ettiği kişiler önünde çaresizce durmaktaydılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaos
FantasyKaos. İmparatorluk Kıtasının istediği en büyük güç. Fakat bu güç en ufak bir kesime katılmazken, kendi başına tüm diğer yapıları korkutacak kadar dehşet verici. Her ne kadar tarafsız olan bu güç bir gün aniden bir köleyi evlatlık edinmesinin kıtaya...