MERHABA! UZUN ZAMAN OLDU. HİKAYEM UNUTULDU,UNUTULDUM. BİLİYORUM AMA ZOR BİR DÖNEM GEÇİRDİM. BEYNİM BANA AİT DEĞİLMİŞ GİBİ.. HER NEYSE. SADECE... ÖZÜR DİLERİM. SİZDEN VE YANIMDA OLAN HERKESTEN. BEN SADECE ONLARI SEVMEK İSTEMİŞTİM,ÖLDÜRMEK DEĞİL...
Kapı...Bir kapı duvara ne kadar sert çarpılabilir? Evet,günün sorusu bu. Tekrar ediyorum.Sakince kapalı duran,zararsız,günahsız zavallı bir kapı nasıl olurda bu denli duvara çarpar!?
Acıyan gözlerimi zorla açıp gür sesin sahibinin kim olduğunu anlayabilmek için bekledim.Bulanık olan görüntü HD olunca yüzümü buruşturdum.Harry ve Niall.. Sarışın ı görünce gerilen gözlerimi acı içinde kapadım.Gözüme bakan Harry korkunç birşey görmüş gibi dondu. Yanıma gelmeden önce tereddüt etti.Daha sonra Niall a gitmesini söylerek yanıma oturdu. Kafamı aksi yöne çevirdim. Hızla yanağıma uzanıp yüzümü ona çevirdi. Çıtlayan boynumun acısıyla dudağımı dişledim. Boynumu tutup kafamı geriye yatırdı.Dikkatle yüzümü incelerken ne yaptığını merak ediyordum.
Kaç dakika yüzüme baktı bilmiyorum.Onun bu bakışını tv da Victoria Secret's izlerken de görmüştüm.Ama bu sefer hayran kalmış gibi değil de dehşete düşmüş gibi bakıyordu ve ben...nedenini biliyordum.Hafızamı geri kazandığımı ve geçmişte bana neler yaptığını hatırladığımı biliyordu.Pişmandı belki de? Ya da değildi? O hiç bir zaman benden ya da başka birinden özür dilememişti. Duygularını saklamayı biliyordu ve bunun için master yaptığına bile kalıbımı basarım.Her zaman mükemmeliyetçiydi,hala daha öyle. Dediğim dedik biriydi ve ben onun sert cümlelerine ve tanrı gibi duruşuna karşı çıkamıyordum.
Yaratıcının ona özel olarak hediye ettiğini düşündüğüm zümrütten daha parlak,elmas'tan (benim için) daha değerli ve altından daha göz kamaştırıcı gözlerine baktım.Dakikalardır bana bakıyordu.Sanki gözlerimde film izliyormuş gibi.Sıkılmıyor muydu? Titreşip duran kahverengi gözlerimi ona çevirdim.Gözlerimi severdim.Parlayıp duruyorlardı.Yaşadıklarımdan sonra bu kadar parlak görünebilmeleri beni her zaman şaşırtmıştı.Benim için hoş görünüyorlardı.Yüzüme güneş geldiğinde kızıl gibi duruyorladı.Harry'nin ki kadar mükemmel değillerdi belki ama,görmemi sağlıyorlardı işte.
Gözlerinin siyah irislerine baktım.İnatla.Bu beni ürkütmüştü.Bir zaman bakışlarımdan rahatsız olup kıpırdandı.Bunun olacağını biliyordum.Bu onu hep rahatsız etmiştir.Herkesi..Sanki gözleri onun iç dünyasının kapısıydı ve o içeri kimseyi almak istemiyordu.Boynumda ki eline uzandım.Baş parmağıyla boynumu ovup gözlerini kapadı.Yatakta geri kayıp onun büyük ellerinden kurtuldum.Bağdaş kurdum. "Hatırlıyorum" dedim birden.Gözlerini kucağından kaldırıp tekrar bana baktı. "Biliyorum ve elimden birşey gelmiyor.O anıları sana unutturamadım.Unutturamam da". Nefes verdi. Gergindi. "Hafızanı kaybettiğini öğrendiğimde ceza evinde bir koğuştaydım. Berbat bir yerdeydim,berbat hissediyordum ve aldığım haber beni bok çukuruna itmişti." .Kafasını iki yana sallayıp aptal aptal güldü. "Hafızanı..." dedi.Sesi sertleşmişti. "Siktimin hafızanı kaybetmiştin! İlk başlarda tuhaf hissetmiştim.Beni hatırlamaman sinirimi bozuyordu ve yemin ederim o anlarda yanımda olsaydın sana kötü şeyler yapardım" .Bu sefer yutkunan taraf ben oldum. "Ama sonra aklıma bir fikir geldi.Sıfırdan başlayabilirdim.Geçmişteki olanları,sana kötü davrandığım günleri hatırlamıyordun ve ben,beni iyi biri olarak tanımanı sağlayabilirdim." . "Markete geldiğim gece.Planımı uygulayabilmek için güç sarfediyordum.Seni ve yanındaki kızı dakikalarca otoparktan seyrettim. Kötü kız Lexie cips çaldı ve yandaşı kameraları devre dışı bıraktı" . Güldü. "Aptal kız..Fırsattan istifade içeri girdim ve olanları biliyorsun.Seni tanımıyormuş gibi yapacaktım ama kendime engel olamayıp sana adını söyledim." .Kıpırdandım. "Harry" dedim usulca. Sesimi duyunca afalladı. "Ne saçmalıyorsun?" . "Bilmiyorum,kafam çok...karışık." .Durduk. "Gözlerin neden kıpkırmızı? Beni ürkütüyorsun" .Gözlerimi kısıp ona baktım. Ağlamıştım. Tek kaşını kaldırdı.Sinsi bakışlarının beni süzdüğünü görünce "H-hiç bilmiyorum" diye atıldım. Burukça güldü. Saçımı geriye savurup yataktan kalktım.
Midem kazınıyordu.Aşağı inip yemek yemek istiyordum.Saçlarımı karıştırdım.Rahatsız hissediyordum.Sanki başka birinin,bir yabancının yanındaymışım gibi.Konsola yaslandım.Yatakta bana dönük şekilde otururken ayaklandı.Olduğu yerde dikilmeye başladı.Ellerini cebine soktu.Topuklarının üzerinde sallanırken onu izliyordum.Dudağımın titrediğini fark ettim. Uçurumun üstünde havada kalmış gibiydim.Yalnızlıktan geberecek gibiydim ama etrafım insan doluydu.Kalabalıkta yalnızlık çekmek..Psikologlar bunun,insan bünyesi için zehirden daha etkili olduğunu söylüyorlar.
Ayaklarına bakıyordu.İçinden milyonlarca şey söylüyordu ama bana aktarmıyordu.Dudaklarım titreyerek,istemim dışı açıldı ve acı bir hıçkırık sesi odayı doldurdu. Hışımla kaldırdığı başı beni görünce yana yattı.Hızlı davranıp kollarımı onun sert gövdesine sıkıca doladım.Kafamı göğüsünün içine sokmak istercesine ona bastırırken bunun beni koruduğunu düşünüyordum.Burası,şuan bulunduğum yer.Harry'nin kollarının arası... Tıpkı bir bataklık gibiydi. Uzaktan ne olduğunu anlayamıyordunuz ama ona her yaklaştığınızda sizi içine çekiyordu.Her saniye daha derine...En dibine. Taa derinlerine... Sadece acısının ve öfkesinin bulunduğu cehennemine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DREAR (Harry Styles Fanfic./Türkçe)
FanficO mükemmeldi. O tanrının insan oğluna,ne kadar olağanüstü olduğunu kanıtlamak için gönderdiği kişiydi. Bataklık gibiydi... Uzaktan ne olduğunu anlayamıyordunuz.Merakınıza yenik düşüp onun cazibesine kapılarak yanına yaklaştığınızda geri dönüşü olm...