NİCO VE BİANCA

596 30 3
                                    

Sıkıcı geçen uzun bir yolculuğun ardından körfeze vardık. İki gruba ayrılıp etrafa dağıldık. San Andrea körfezi büyük bir yerdi ve Kıvırcık ' ı çabucak bulmak için daha çok yere bakmalıydık. Ben Annabeth ile birlikte aramaya koyulmuşken diğerleri birlikte arayacaklardı. Luke ve Elena ' nın tuhaf davranışları da gözümden kaçmadı değil. Sürekli birbirlerine bakıyor daha sonra bakışlarını kaçırıyorlardı. Aralarında birşeylerin olduğunun farkındaydım ancak karışmamaya karar verdim. Elena ' nın hayatına ve kararlarına karışmak bana düşmezdi. Ancak onun üzüleceği bir durum olursa müdahale ederdim.
Annabeth Kıvırcık ' a Iris mesajı göndermeyi denese de işe yaramamıştı. Onu nasıl bulacağımızı bilmiyorduk. Öylece körfezde dolaşıyorduk ve bu bir süre sonra canımı sıkmaya başlamıştı. Telefonla Elena ' yı arayıp birşey bulup bulmadıklarını sorduğumda onların da durumu bizden farklı değildi. Telefonu kapatıp aramaya devam ettim. Bir süre sonra hediyelik eşya satan tuhaf bir dükkanın önüne geldik. Ben dükkanı fazla umursamamıştım ama Annabeth bakmamız gerektiğini söyleyince de birşey dememiştim. İçeri girdiğimizde küf kokusu ve toz beni rahatsız etmişti. Etrafa bakındığımızda çeşitli hediyelik eşya ve seramiklerle karşılaştık. Dikkatimi çeken birkaç parçayı incelediğimde Annabeth ' in de eline aldığı seramiği dikkatle incelediğini gördüm.
- Çok beğendin heralde.
Bunu söylememle bana baktı. Dalgın görünüyordu ve genelde birşey düşündüğü zaman böyle görünürdü.
- Tanıdık geliyor.
Yanına giderek elindeki seramiğe baktım. Seramik boynu bükük bir melek heykelciğiydi. Meleğin kendisi beyaz renkliydi ancak kanatları siyahtı. Nedense bana da tanıdık geliyordu ancak bir türlü çıkaramıyordum. Fazla oyalandığımızı anlayınca heykelciği bırakıp alt kata indik. Alt kat daha beterdi. Her yer örümcek ağlarıyla kaplıydı. Biraz baktıktan sonra birşey olmadığını anlayınca merdivenlere yöneldik. İnilti gibi bir ses duymamla yerimde durdum ve Annabeth ' i de durdurdum. Birlikte dinlemeye koyulduğumuzda inleme sesini daha net bir şekilde duydum. Ses dolabın arkasından geliyordu. Annabeth ' i arkama alıp yavaşça dolabın arkasına ilerledim. Meğer inilti sesleri Kıvırcık ' tan geliyormuş. Kıvırcık ' ın elleri , toynakları ve ağzı bağlıydı. Beni görünce gözleri kocaman açıldı. Annabeth ile birlikte hızla onu çözdük ve bize olanları anlatmaya koyuldu.
- Ben Nico ve Bianca ' yı kampa götürmek için geldim ama o adam bize saldırdı.
- Nico ve Bianca kim ?
Bu soruyu soran Annabeth ' ti zira ben Nico ve Bianca ' yı tanıyordum.
- Yeni melezler. Adam Nico ' yu kaçırınca Bianca ' da peşinden gitti. Onu durdurmaya çalıştım ama beni bağlayıp gitti.
- Kıvırcık nerede olduklarını biliyor musun ?
- Biliyorum Percy.
Telefonla diğerlerini arayıp yanımıza çağırdım. Onlarla buluşup Kıvırcık ' ın tarifiyle yola koyulduk. Kısa süre sonra birsürü mağaranın olduğu bir yere vardık. Küçük bir çocuktan gelen yardım çığlıklarıyla sese doğru koştuk. Ses mağaralardan birinden geliyordu. Mağaraya vardığımızda yanan ateşin üstündeki kazığa bağlı Nico ' yu gördüm. Nico altında yanan ateşle çığlık atıyor , Bianca ise onu yakalamaya çalışan bir adamdan kaçıyordu. Annabeth ve Elena ' ya Nico ' yu kurtarmalarını söyledim. Ben , Enzo , Luke ve Kıvırcık ise Bianca ' ya yardım edecektik. Bianca Kıvırcık ' ı görür görmez yanımıza koştu. Adamda bizi farkedince olduğu yerde bekledi ve gülümsemeye başladı.
- Daha çok oğlan melez. Harika ! Bily , Amara , Tom çabuk gelin !
Amara ' nın adını duymamla karşımda belirmesi bir oldu. Bu sefer güneş gözlükleri olmadığından yüzünü net bir şekilde görebiliyordum. Bana burada ne işin var bakışları atıyordu. Bense onu umursamadan Bianca ' yı kovalayan adama bakıyordum.
- Onlardan ne istiyorsun ?
Adamın sırıtışı iyice arttı. Amara ' ya dönerek bizi yakalamasını söyledi.
- Amara yakala oğlanları , karnım acıktı.
Elena ve Annabeth Nico ile birlikte yanımıza gelince sayımız onları iyice geçmişti.
- Bunu yapamam Tony o çocuk hayatını kurtardı.
Amara doğruca beni göstermişti. Tony bana dönüp tekrar sordu.
- Yoksa bu o mu ?
- Evet. Poseidon ' un oğlu o. Kanıyla hayatını kurtardı.
Tony suratındaki kocaman gülümsemeyle önüme gelip elimi sıktı.
- Sana ne kadar teşekkür etsem az Poseidon ' un oğlu. Hayatımı kurtarman karşılığında bende seni yemeyeceğim ama diğer oğlanlar için aynısını söyleyemem. Çünkü çok açım.
- Arkadaşlarım senin öğle yemeğin değiller. Şimdi bizi serbest bırak.
- Karnımı nasıl doyuracağım peki ?
- Orası sana kalmış , biz gidiyoruz.
Tony ' nin sırıtışı kaybolurken yüzü ciddi bir ifadeye büründü. Ciddi ifadesi yerini yavaşça kızgınlığa bırakırken ben önünden çekilmemeye kararlıydım.
- Canını almayacağım Poseidon ' un oğlu , geri çekil.
- Hayır.
- Pekala.
Boğazımdan tuttuğu gibi beni geriye fırlattı. Hızla ayağa kalkarak kılıcımı çektim. Bily ve Tom arkadaşlarımın etrafını sarmışken Tony üstüme doğru geliyordu. Amara ise hiçbirşey yapmadan olanları izliyordu.
- Amara yardım edeceğine söz verdin !
Bağırmamla birlikte Amara Tony ' ye seslendi.
- Tony bırak onları , çocuğa bir söz verdim.
- Ben vermedim ama.
Tony kılıcını sallarken bende olabildiğince karşılık vermeye çalışıyordum. İtiraf etmeliyim adam benden çok daha iyi dövüşüyordu. Arkadaşlarımın da durumu benden farklı değildi. Sayıları daha fazla olmasına rağmen Bily ve Tom onları kolayca alt ediyorlardı. Tony ile dövüşürken defalarca yeri boylamıştım ama pes etmeye niyetim yoktu. Amara hala olanları izliyordu.
- Amara yardım et !
Ona defalarca seslenmiştim ama hala tereddütlüydü. Sonunda koşarak mağaradan çıktığında beni Tony ' nin kılıcıyla baş başa bırakmıştı. Bianca ' nın çığlığıyla dikkatim dağılınca kılıcın kabzasını kafama yemem bir oldu. Alnımdan akan kanla birlikte kendimi yerde buldum. Zaten azıcık kanım kalmıştı oda akıp gidiyordu. Tony beni bırakarak Luke ' a yöneldi. Onu kolayca yere serince ateşin üstündeki kazığa bağladı. Tom ve Bily ' de diğerlerini halleder etmez bağlayarak geri çekildiler. Elena , Annabeth ve Bianca güvendeydiler ama Nico , Enzo ve Luke için aynını söyleyemem. Tony oğlan melezleri yediğinden kızlar güvende. Ayağa kalkmaya çalışırken yeniden yere kapaklandım. Vücudumda kalan azıcık kanımın akması beni kötü etkiliyordu. Luke ateş yüzünden çığlıklar atarken birşeyler düşünmeye koyuldum. Mağaranın karşısı boylu boyunca denizdi ve denizdeki suyla ateşi söndürebilirdim. Odaklanarak denizdeki suyu mağaraya getirdim. Suyun bir kısmını Luke ' un altında yanan ateşe yöneltmişken kalan suyla da Tony ve diğerlerini yere sermiştim. Ayrıca su alnımdaki yarayı kapayınca sonunda ayağa kalkabilmiştim. Tony ve diğerleri yuttukları suları tükürüp öfkeyle bana yöneldiler.
- Söylediğim şeyi unut , seni pişirmeden yiyeceğim !
Bunu söylemesiyle yere kapaklanması bir oldu. Ben hiçbirşey yapmamıştım ancak Tony ve arkadaşları yerde kaskatı kesilmişlerdi. Kafamı onlardan kaldırınca elinde silah tutan Amara ' yı gördüm. Gülümseyerek yanıma geldi.
- Likenin etkisi geçmeden gidin buradan.
- Teşekkürler.
El sıkışıp arkadaşlarımın iplerini çözdüm. Birlikte mağaradan çıkınca herkes kara kara kampa nasıl döneceğimizi düşünüyordu. Annabeth ' e döndüm.
- Çılgın taksiciler işimizi görür heralde.
- Sen onları nereden biliyorsun ?
- Boşver.
Annabeth kaçık taksicileri çağırır çağırmaz arabaya doluştuk. Hepimiz gelişigüzel oturduğundan kimse rahat değildi. Taksicilerin gaza basmasıyla ışık hızında kampa doğru yol aldık. Işık hızında gitmemize rağmen yolculuk uzun sürmüştü. En sonunda kampa vardığımızda Bianca , Elena ve Enzo kusmakla meşgulken biz onların haline gülüyorduk. Bianca normal davranırken Nico çok sessizdi. Evet Nico normalde de böyleydi ancak bu hali ablasının ölmesinden sonra olmuştu. Ancak Bianca şuan yaşıyordu ve Nico o yaşarken çok konuşan , tanrı heykelcikleri biriktiren bir çocuktu. Şimdiyse bitkin ve sessiz görünüyordu. Bianca ve onu alıp Kheiron ' un yanına götürdüğümde diğerleri de çoktan dinlenmek için kulübelere dağılmışlardı. Bende çok yorgundum ama önce Nico ve Bianca ' nın iyi olduklarından emin olmam lazımdı. Emin olunca da zaten beklemeden Poseidon kulübesine gidip kendimi yatağa attım. Yatağa girer girmezde uykuya dalmıştım. Uzun , deliksiz bir uyku beni bekliyordu.

POSEİDON ' UN İKİZLERİ : ATLANTİS KRALLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin