ORDEN ' IN ŞİFASI

599 32 2
                                    

    Sabah uyandığımda düne göre daha iyiydim. En azından ateşim yoktu ve soğuk soğuk terlemiyordum. Koluma takılan serumu görünce nedenini anladım. Serum bana iyi geliyordu ama bunu istemiyordum. Serumu çıkarıp attım. Annabeth içeriye girdiğinde serumu çıkardığımı görünce öfkeyle bana baktı.
- Ne yapıyorsun !?
- İyileşmek istemediğimi söyledim. Irsar etmeyin.
Serumu tekrar koluma taktığında karşı koydum. Oradan bakılınca huysuz bir çocuk gibi görünebilirim ancak iyileşmeyi gerçekten istemiyorum. Annabeth birkaç kez taktığında her seferinde çıkardım. Sonunda sinirlenip dışarı çıktı. Ama pes etmeyeceğini biliyordum. Geri geldiğinde elinde bir ip vardı. Serumu takmadığı elimi yatağın kenarına bağladığında karşı koyacak gücüm yoktu. Boştaki koluma tekrar serumu taktığında , serumu kendim çıkarmam imkansızdı.
- Çıkar şunu.
- Hayır.
- Annabeth istemiyorum neden anlamıyorsun ?
- Dün ne oldu biliyor musun ? Uykunda çığlıklar attın. Seni o halde gördükçe içim parçalandı. Şimdi o lanet serum bitene kadar o ipi çözmeyeceğim.
- İyileşmem bir seruma bağlıyken bunu nasıl anlamadılar ?
- O sıradan bir serum değil. İçinde annenin Atlantis ' ten gönderdiği bir ilaç var.
Daha fazla konuşmadım. Annabeth ' te sandalye çekip yanıma oturdu. Bir süre sonra konuştuğunda sesi gayet sakin çıkıyordu.
- Bana trip atma.
- Atmıyorum.
- Evet atıyorsun.
- Hayır atmıyorum.
Aslında evet atıyordum ama bunu bilmesine gerek yoktu sonuçta. Hafif bir titreme gelince Annabeth endişelendi.
- Percy yine mi üşüyorsun ?
- İyiyim ben.
- Percy dışarısı kaç derece haberin var mı ? Herkes yanıyor sıcaktan.
Tekrar titrediğimde Annabeth üstümü örttü. Daha sonra elimdeki ipi çözüp serumu çıkardı.
- Kheiron ' a haber vereceğim.
Annabeth koşarak çıktığında zaman geçtikçe üşümem artıyordu. Yanında Kheiron ile döndüğünde bilincim yarı açıktı. Tuhaf tuhaf şeyler sayıklamaya başladım.
- Son bulması lazım... Zor olan ne ?.. Hayır hayır komik değil... Öldü mü ?.. Şanslıymış...
Annabeth elini anlıma koyunca yüzünü buruşturdu. Hayal meyal birşeyler dediğini duyabiliyordum.
- Çok yüksek Kheiron. Bunu birtek Poseidon düzeltebilir.
- Hayır Annabeth serum normalde işe yarardı. Percy tedaviyi reddediyor.
Gerisi kulağıma uğultu şeklinde geliyordu. Sonunda uykuya daldım zaten.

****************************

    Percy ' nin durumu sabah iyiyken şimdi yeniden kötüleşti. Ne yapacağımı ilk kez bilmiyorum. Altın postu bile denedik ancak işe yaramadı. Bunun nasıl mümkün olduğunu bilmiyorum. Post yaşayan her canlıyı iyileştirirdi. Sanırım Kheiron ' un dediği doğru. Bu tedavilerin birçoğu işe yarar türden ancak Percy ' nin vücudu tedaviyi reddediyor. Yosun kafa ölmek istediğini bize açıkça gösterdi. Kheiron ' la birlikte Percy ' nin başında beklerken bir anda herşey durdu. Kımıldayamıyorduk. Sonra revire biri girdi. Bizden en fazla iki yaş büyük , deri ceketli , yakışıklı biriydi. Percy kadar olmasada yakışıklı sayılırdı. Çocuk Percy ' nin başucuna ilerledi. Kheiron ve ben hala kımıldayamıyorduk. Çocuk bize ufak bir bakış atıp tekrar Percy ' ye baktı.
- Demek benim gücüme layık olan delikanlı sensin ha.
Bu adam neyden bahsediyordu böyle ?
- Sana canlı ihtiyacım var delikanlı.
Adam elini Percy ' nin kalbine koyup anlamsız sözler söyledi. Percy gözlerini açtığında da gülümsedi. Niyeti kötü olamazdı , öyle olsaydı Percy ' yi iyileştirmezdi. Percy anlamsız gözlerle adama bakarken adam tekrar konuştu.
- Aslında henüz tanışma vaktimize vardı ancak hastalığın sürpriz oldu. Ölmeyi bu kadar istiyor musun yani ?
- Kimsin sen ?
- Benim adım Orden. Ve senin düşmanın değilim.
- Hayatımı değiştirirken neydin peki ? Dost mu ? Düşman mı ?
- Emin ol geçerli sebeplerim var. Neyse yakında tekrar karşılaşacağız. Ve yaptığım büyü sana her hastalığa ve yaralanmaya karşı bağışıklık sağlıyor. Yani şimdilik ölümün kapıları sana kapalı.
Orden revirden çıkınca Kheiron ve ben tekrar hareket edebildik. Ben Percy ' nin yanında beklerken Kheiron ' da hızlıca dışarı çıktı. Geri döndüğünde Orden ' ın ortadan kaybolduğunu söyledi. Percy yataktan çıkıp sinirle etrafta dört dönerken haline gülmeden edemedim.
- Hayatımı mahfet ! Sonra gel kurtar ! Şimdide ölmeme izin verme ! Lanet herif !
- Adama hayatını kurtardı diye mi saydırıyorsun ?
- Tam olarak onu yapıyorum.
- Tam bir yosun kafasın.
Ona kızgın gibi davranıp dışarı çıktım. Aksine çok mutluydum. Percy sonunda iyileşmişti ve Orden ' ın dediğine göre hastalığa ve yaralanmaya karşı bağışıklıydı.

****************************

    Orden ' ı hep kötü kalpli , bana düşman ve yaşlı biri olarak tanımlardım. Tam anlamıyla bunların aksi çıkmıştı. Hala anlayamadığım birsürü şey varken şimdide bir türlü ölemeyecektim. Bu bana ödül değil cezaydı. Vicdan azabıyla dolu bir hayatı istemiyordum. Ancak bunu kimse anlamıyordu. Revirden çıkıp ormana doğru yürüdüm. Yeraltından çıktığımdan beri revirdeydim , nefes almaya ihtiyacım vardı. Bir süre sonra yanıma Nico geldi. Onunla konuşmaya niyetim yoktu.
- İyileşmene sevindim. Herşey için çok üzgünüm. Birşey söylemeyecek misin ?
Cevap vermediğimi görünce devam etti.
- Son birşey , bunun için beni affet.
Bunu söylerken beni yeraltına gönderdiğinden bahsetmiyordu.
- Ne diyorsun sen ?
- Sadece bunu isteyerek yapmadığımı bil. O benim ablam , kendisini öldürmesine izin veremem.
Başıma aldığım bir darbeyle bilincimi yitirdim. Uyandığım sırada bir arabanın arka koltuğunda bağlıydım. Şöför koltuğunda Bianca vardı. Yanında da Nico. Nico uyandığımı farkedince Bianca ' ya kafasıyla beni gösterdi. Bianca dikiz aynasından bana bakıp tekrar yola döndü.
- Nereye götürüyorsunuz beni !?
- Gidince görürsün. Orayı çok seveceğine eminim.
- Canın cehenneme Bianca ! Nico çabuk çöz beni.
- Üzgünüm.
Sinirle koltuğa tekme attım. Biraz düşününce aklıma bir fikir geldi. Düşünmeden arabanın kapısını açıp aşağıya atladım. Bianca arkamdan bağırırken arabayı durdurdu. Yerde dönerek bir ağaca çarptım. Canım çok yanmıştı ancak yara bere yoktu. Orden ' ın büyüsü işe yarıyordu belliki. Sürtünmenin etkisiyle ellerimdeki ipte çözünmüşken işim daha da kolaylaştı. Bianca ve Nico karşımda dikilince onlara son bir uyarıda bulundum.
- Son kez uyarıyorum. Yerin dibini boylamak istemiyorsanız rahat bırakın beni.
Bianca ' nın yüzünde bilmiş bir ifade belirdi.
- Biz Hades ' in çocuklarıyız Percy. Depremle bizi yeraltına gönderemezsin. Göndersen bile saniyesinde geri döneriz.
Bu sefer yüzünde bilmiş bir ifade beliren bendim.
- Peki ya sudan da kolayca kurtulabilir misiniz ?
Bianca ' nın yüzü sertleşince haklı olduğumu anladım.
- İkiye karşı teksin Percy.
- Unuttun galiba , ben yaşayan en güçlü melezim.
İki yanımdan çıkan sular etrafımda toplanırken Nico korkuyla geri çekildi. Bianca hala gözlerini dikmiş bana bakıyordu.
- Delfinler ölürken böyle mi görünüyorlardı Percy ?
Dikkatim dağılınca sular dört yana aktı.
- Kes sesini !
- Çığlıklarını hala duyuyorsun değil mi ?
- Sus !
Ellerimle kulaklarımı kapattım. O anları hatırladıkça gözümün önüne geliyordu.
- Kim bilir kaç çocuk vardı aralarında ?
- Sus dedim sana !
Çığlık atmamla yer sallanmaya başladı. Bianca sabit durmaya çalışırken konuşmaya devan ediyordu.
- Masumlardı Percy. Sırf kendi hayatın için onları öldürdün. Benden farkın yok.
Sakinleşerek konuştum.
- Yanılıyorsun Bianca ben senin gibi değilim. Delfinleri isteyerek öldürmedim.
- Abla yeter artık ! Ona yaptıkların yetmedi mi !?
- Ona isteyerek zarar vermem Nico !
- Ama veriyorsun ! Şu haline bak ! Sırf sana yardım edeyim diye beni kendini öldürmekle tehtit ettin ! İyi değilsin sen.
Nico ' ya seslendim.
- Nico yanıma gel.
Nico tereddüt etmeden yanıma geldi. Ablasının hasta ruhunun o da farkındaydı.
- Bianca şimdi o arabaya bineceksin ve kampa gideceğiz. Seni affetmem için şans ver bana.
Aslında sadece onu kampa götürüp yargıya çıkarmak istiyordum ancak o türlü söylersem gelmeyeceği belliydi.
- Ama beni affedeceksin.
- Tamam ama artık insanlara zarar vermeyeceksin. Sen benim arkadaşımsın , bu konuyu kapatabiliriz.
Bunların hepsini onu yumuşatmak için söylüyordum. Sonunda Bianca kendi isteğiyle arabaya binince Nico ' yu da öne oturtup kendim şöför koltuğuna geçtim. Tetik üstünde uzun bir yolculuk olmuştu benim için. Ama sonunda Bianca belasını def ettiğim için seviniyordum. Bu konuda içim rahatlamıştı en azından.

POSEİDON ' UN İKİZLERİ : ATLANTİS KRALLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin