Öyle

3K 119 74
                                    


Keyifli okumalar~

Genç adam asık bir suratla, üzeri artık karla kaplanmaya 
başlamış olan, parlak gri renkli cipine doğru yürüdü. Arabanın
önünden geçerken, sağ tarafta bulunan, belli belirsiz gözüken 
ezik kaportaya gözü ilişti. Sıkıntıyla dişlerini sıktı. Kar altında 
durup, pahalı kabanını sert hareketlerle çıkardı. Arabanın arka 
kapısını açıp öfkeyle içeriye fırlattı. Arkasında kalan insanlara 
aldırmadan arabanın ön koltuğuna yerleşti. Anahtarı yuvasına 
sokup motoru çalıştırdı. Günlerden Perşembe’ydi ve hava da 
oldukça soğuktu. Her yerde kar vardı. Zaten başına bütün belayı 
bu lanet olası kar açmıştı. Hâlbuki birkaç hafta öncesine kadar 
kar yağışını ne kadar da severdi...

Gözünün ucuyla yana baktığı zaman, buharlaşmış 
camdan zar zor, dışarıda iki kişinin birbirlerine üzgünce sarıldıklarını fark etti.
Dişlerini sıkıp homurdanarak söylendi.

"Ağlayacak ne var? Nasılsa çirkin oğlunuzu, istediğiniz 
gibi zengin birisiyle evlendirmeyi başardınız! "

Tabii bu dediklerini kendisinden başka kimse duymamıştı.
Bir adam kendi tarafındaki cama yaklaşmıştı. Önce 
konuşmak istemedi. Görmezden gelmek istedi. Sonra vazgeçip 
sıkıntıyla camı indirdi ve sert bakışlarla gelen kişiye baktı. Bu 
adam ellili yaşlarda ama yakışıklı denebilecek, uzunca boylu bir 
adamdı. Çocuğun babasıydı. Yüzünde çok çalışmanın verdiği 
çizgiler, düşünceli olduğunu gizlemiyordu.

"Oğluma kötü davranma!" dedi baba kalın ama hafif bir
sesle. Kendisinden bir tepki gelmeyince de usulca ekledi.

"Onun bu durum ile hiçbir ilgisi yok."

Genç adam buz gibi bakışlarla bu isteği duymazdan 
geldi. Kısılmış gözlerinden ne düşündüğünü anlamak 
imkânsızdı. Mükemmel çizgilere sahip olan erkeksi yüzü, hâlâ 
kızgın olduğunu gösteriyordu.

"Bilemem, onun tavrına bağlı..." dedi umursamazca.

"Ama her ne kadar evlenmiş bile olsak, ne ben onun kocası 
olurum ne de o benim. Onunla asla gerçek bir  evli çift olamayız. 
Bunu böyle bilin!" diye ekledi sertçe.

"Bana iyi bir oyun oynadınız. Onunla zorla evlenmemi sağladınız. Ama oyunu tamamen siz kazanmış sayılmazsınız. En kısa zamanda 
boşanmak için elimden geleni yapacağım."

Adam cevap vermedi. Genç adam da devam etmedi zaten. Bu arada yan kapının açıldığını duyarak 
başını çevirdi. Birisi çocuğun ön koltuğa binmesi için kapıyı 
tutuyordu.Yüzlerine bakmadan...

"Hayır!" dedi yine sertçe. "Arka 
koltuğa geçsin."

Yanında onunla seyahat etmeye dayanamazdı. Üstelik uzun bir seyahat olacaktı. Yanında onun varlığıyla yolculuk etmek istemiyordu. Hiç değilse yüzünü görmeden biraz daha iyi vakit geçirebilirdi. Çocuğun durakladığını, sonra sessizce arka kapının açıldığını, yavaşça arka koltuğa yerleştiğine dikkat etti.Ona kaba davranmak, biraz olsun rahatlatmıştı.

Aynadan kısa bir bakış attı.Başında şal biçiminde dolanmış kalın atkısı 
yüzünden, sadece ıslak ve çekinik gözleri gözüküyordu. O gözlerin altındaki geniş bir kısımda belli belirsiz bir morluk ise,hâlâ gözüküyordu. İçinden küfretti. Nasıl bu lanet duruma düşmüştü?

"Vardığınız zaman bizi arar mısınız?" diye sordu çocuğun babası. Gözleri hem endişeli hem de biraz üzgündü.
Genç adam, omuz silkti umursamazca.

"Belki!.."

Bir daha da konuşmadı. Camı adamın yüzüne kapattı...

Kar hızını arttırıyordu. Akşama geç saatlerde Shanghai’da olmak 
istiyordu. Orada yarın bir toplantısı vardı. Bir gece orada kalıp
ertesi akşam doğrudan Pekin’e geçebilirdi Pekin’de de bir 
evi vardı. Arada sırada gidip geldiği bir çatı dairesiydi. Bu daire, kocasının(?) rahatlıkla kalabileceği bir yerdi. Oraya vardıktan sonra, 
Pekin’deki dairede bırakacak ve de boşanıncaya kadar bir daha onu hatırlamayacaktı...

miracℓes İn November Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin