Alışveriş yaptıkları devasa büyüklükte market kalabalık
sayılırdı.Yifan bir market arabası çekip etrafını süzdü.Sonra
Yixing'e döndü."Ne lazım olacaksa al.Tek başına alışverişe gelmeni istemiyorum. Kolundaki alçı çıkmadan alışveriş
yapman zaten senin için zor olur. Günlük alışverişlerin dışında
büyük alışverişin olacaksa apartmanın karşısında da market var.Kapıcıdan yardım istersin. Ben ona tembihlerim."Her zamanki gibi konuşmadan başıyla onayladı.Yifan gıda malzemesi olarak gördüğü hemen her şeyi
ikişer üçer sepete atıyor, Yixing de alıp yerine koyuyordu."Ben tek başıma bu kadar şeyi nasıl yerim?" diye itiraz ediyordu. Alışveriş bittiğinde Yifan hayretle sepete baktı. Sepet dolmamıştı bile. Çoğu kalabalığı da tuvalet kâğıdı, peçete gibi şeyler oluşturuyordu.Yixing alışverişteki kontrolü ele almış,
üretim tarihlerini ve son kullanma tarihlerini bile kontrol ederek,
sadece lazım olacak şeyleri sepete koymaya başlamıştı. Birkaç
meyve ve sebze de ekleyip başını salladı."Tamam. Bu kadar yeter!."
"Bir daha geldiğimde açlıktan ölmüş bulmam seni umarım!" diye dalga geçti.Parasını ödedikten sonra garaja geçtiler.Poşetleri arabanın bagajına attı. Yine fazla konuşmadan yola çıktılar. Kar dinmişti ama fena bir soğuk başlamıştı. Eve girdikleri zaman kendilerini karşılayan sıcak gerçekten iç rahatlatıcıydı.Poşetleri taşımaya yardım eden kapı görevlisi, hayranlıkla Yixing'e bakmaktan geri kalmamıştı. Yifan dişleri arasından adama teşekkür edip eline biraz para sıkıştırdı.Fakat adam paradan çok, güzelliği ve çekiciliği ile bakmaya
doyulamayan Yixing'in kendisine teşekkür etmesi ile mutlu olmuştu.Yixing hemen aldıklarını buzdolabına,kuru gıda malzemelerini de güzelce dolaplara yerleştirdi. Yifan içeride televizyon seyrediyordu.
Aldıkları pirzolayı çıkarıp kendi
özel yöntemiyle pişirdi. Her şey yerli yerine oturmuş, mutfak yine düzenli hale gelmişti.Tabak ve çubukları çekmeceden alırken arkadan sokulan Yifan'ın sesini duydu.
"Harika kokuyor" derken eşinin incecik beline sarılmış,kendini kalçalarına bastırmıştı.
Dudaklarıyla saçlarının kenarından boynuna uzanıp ateşli bir öpücük kondurdu.
"Acıktım sanırım."
"Birazdan hazır" diyen Yixing biraz tutuktu.Hala zavallı babasını düşünüyordu.
"Ben başka bir şeye açım..."
Bir elini tişörtünün altına kaydırdı."Yemeği çabuk yesek iyi olacak."
Yixing sesini çıkarmadan kendisini okşamasına izin verdi. Ama elleri biraz daha cüretkâr olmaya başlayınca,hafif bir hareketle kollarından sıyrıldı.
"Etler yanacak şimdi. Sen
oturabilirsin... Yanına içecek olarak ne getireyim?"Yifan bir sandalye çekerken omuz silkti.
"Bir şey istemem. Su yeter."
Yemek gerçekten güzel olmuştu. Yifan yemeğini iştahla yedi. Hatta kemiği tutup sıyırması bile nedense Yixing'in hoşuna gitmişti. Yanına yaptığı pirinç de çok lezzetliydi.Yemeğin güzelliği karşısında Yifan onu övdü.
"Annen sana iyi bir eğitim vermiş." dedi suyundan bir yudum alırken.
"Teşekkürler. Yatılı okulda da dönüşümlü yemek yapardık. Ama tatillerde, iki kardeşin daha olunca, yemek yapmayı ister istemez öğreniyorsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
miracℓes İn November
Fanficİkisi de zorla evlendirilmişti. Özellikle zengin ve yakışıklı bir erkek için bu zoraki evlilik dehşet vericiydi. Kısıldığı bu kapandan tüm kalbiyle nefret etti. Ama sürprizlerle dolu olan eşinden değil. Tüm öfkesine rağmen. Tüm intikam isteğine r...