November

1.8K 84 5
                                    

Ertesi gün kahvaltı sırasında Yixing’in rengi yeniden beyazladı.Mide bulantısı bu sefer daha barizdi.İzin isteyerek yavaşça masadan kalktı.

Yifan’dan biraz uzaklaşınca koşarak 
banyoya gitti.Onun görmesini istemiyordu. Hamileliğin ona acı vermesi yüzünden bebekten vazgeçmesini hiç istemezdi.Bir an kusacak gibi hissetti ama sonra yüzünü yıkayınca kendine geldi. Derin bir nefes alıp dışarıya çıktı.

Yifan duvara yaslanmış, hafif bir endişeyle banyonun hemen önünde 
bekliyordu. Onu görünce doğruldu. Kocasını aniden karşısında gören Yixing şaşırmıştı.

"İyi misin?" diye merakla sordu Yifan.

"Evet... evet iyiyim."

"Bu çocuğu hâlâ istediğine emin misin?" diye hafif bir alayla kaşlarını kaldırdı.

"Hem de çok. Kendimi öyle mutlu hissediyorum ki...Sen de yanımdasın..." Ağzından kaçırdığı şey biraz ürkmesine sebep oldu. Onu baskı altına almış gibi hissetmesini 
istemiyordu.

"Ben de mi?"

"Yani... yanlış anlama..." Toparlamaya çalıştı.Bu çocukla onu korkutmak istemiyordu. "Klinikte yanımda olman hoşuma gidecek.Bana cesaret vereceksin. Sadece bunu söylemek istemiştim. Sana baskı olsun diye söylememiştim.Sana baskı yapmıyorum." Onun bakışlarında bir değişme olmayınca devam etti. "Ayrıca babası... olman... beni mutlu 
ediyor.Eğer... bir baba adayı arasaydım... yine sen olurdun."

"Bana baskı yaptığını düşünmüyorum zaten" dedi sakince."Ama ben sana göre değilim. Hayatına başka erkek almadığın için böyle konuşuyorsun. Ayrıca daha kendin çok küçüksün. Bu yaşta anne olmayı nasıl göze alıyorsun? Üstelik benim yaşımda bir adamdan!"

Yixing gözlerini kocaman açtı. Onu ona karşı savundu.

"Ne olmuş yaşına... Ben senin yanında kendimi çok iyi hissediyorum. Dışarda yanımda olduğun zaman... senin gibi bir kocam olduğu için gurur duyuyorum. Herkes senin gibi 
birisini sevebilmek ister... Ben çok şanslıyım."

Yifan kaşlarını çatıp gözlerini kıstı. Ne demek istediğini anlamaya çalışıyordu.

"Bu laftan... beni sevdiğini mi anlamalıyım?"

Yixing yutkundu.Gözlerini kırpıştırdı. Onu sevdiğini gizlemek gittikçe daha zor oluyordu. Ne diyecekti şimdi?

Karşısında duran yakışıklı yüze bakarken, sevgisini ondan gizlemenin artık kalbini çok zorladığını fark ediyordu.O kendisini sevmese de, hatta nefret etse de onu sevmek Yixing için büyük bir mutluluktu.

"Ben..." yeniden yutkundu. "Seni yakışıklı bulduğumu ve... seni ne kadar beğendiğimi hiç gizlemedim..."

Yifan’ın telefonu çalınca sustu. Ama telefona bakma gereği duymadan, dik dik kocasının yüzünü süzüyordu Yifan.Sabırsızca homurdandı.

"Beni ne kadar beğendiğini veya yakışıklı olmamı bırak!Beni seviyor musun, sevmiyor musun?"

Soru o kadar kesindi ki kıvıracak bir şey bırakmamıştı.Diğer yandan telefonu da sürekli çalıyordu. Sorunun ağırlığı altında ezilen Yixing cevap vermekte gecikince Yifan sinirle telefonu cebinden çıkardı 
ve açtı.

"Efendim anne? Evet, dün geldim. Yok, sorun yok..."

Gözleri eşinin ince bedeninde gezindi. Üzerinde güzel bir kot ile ince bedenine uyan bir bluz vardı.Sıcak evde fazla sıkı giyinmemişti. Gözleri onun düz karnında takıldı bir an. Sıkıntıyla dişlerini sıktı.
"Anne... fazla konuşamayacağım. Yok, bugün gelemem herhalde. Bana ne 
söyleyeceksen sonra söylersin.... Birazdan dışarı çıkmamız lazım. Yixing’i doktora götüreceğim."

miracℓes İn November Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin