Bütün gün Taehyung'la birlikte gezmiştik. Zaten kasaba küçük olduğundan neredeyse gezilmedik yer bırakmamıştık. Yorulmuştuk ama buna değmişti. En son ne zaman bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum bile.
El ele sahili gezmiş, dondurma yemiş, sinemaya gitmiş, birkaç alışveriş yapmış ve şimdi de yemek yemek için küçük bir lokantaya girmiş yemeklerimizi bekliyorduk.
"Teşekkür ederim Seokjin-ssi. Hiç bu kadar eğlenmemiştim."
Yalandan kızmış bir ifadeyle ona baktım.
"Seokjin-ssi mi? Bir de hyung de istersen."
Utançla kafasını eğdi. Yanakları da kızarmıştı. Ama bu, o yanakları sıkmak isteyen bana haksızlıktı.
"Ne demem gerektiği konusunda pek emin değilim. Seokjin mi demeliyim yoksa?"
Ah cidden...
"Baba de Taehyung (!)"
Aslında dalga geçmek amaçlı söylemiştim ama neden mantıklı geliyordu?
"Hatta babacık diyebilirsin."
Sırıtarak ona baktığımda o da kafasını kaldırıp şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Daha sonra masada duran peçetelerden birkaç tanesini yüzüme attı.
"Yah, hyung! Böyle şeyler söylemesene."
Ama ben bu çocuğa az önce ne dedim?
"Lütfen bana hyung deme TaeTae. Yaşlı hissediyorum. Tamam, babacık da deme. Nasıl rahat ediyorsan, içinden ne geçiyorsa onu söyle. Ama bana hyung deme."
"Tamamdır, Seokjin-ssi."
O görmese de göz devirdim. Onca söylenecek şeye açıkken bana Seokjin-ssi mi diyordu yahu?
"Siparişleriniz, efendim."
Garsonun gelmesiyle iştahla yemeklere baktım. Şu hayatta en sevdiğim şey yemekti. Ah, bir de yakışıklı yüzüm tabii ki.
Garson Tae'ye döndükten sonra şaşkınlıkla ona baktı.
"Siz V değil misiniz? Lütfen bir fotoğraf çekilebilir miyiz?"
Taehyung da karşısındaki garsona hem şaşkınlık hem de üzüntüyle bakıyordu. Neden üzülmüştü ki?
"H-hayır, üzgünüm ben o değilim. Genelde ona benzetirler. Ama o adamla hiçbir benzer yönüm yok."
Garson özür dileyerek yanımızdan ayrıldı. Endişeyle hâlâ üzgün olan Taehyung'a bakıyordum.
"Bir sorun mu var Taehyung-ahh?"
Yutkundu. Sanki söylemek ve söylememek arasında kalmış gibiydi. Derken ağzını açtı.
"Sana bir şey soracağım. Ama bana dürüst ol lütfen."
Onaylarcasına başımı salladım. Derin bir nefes alıp verdi.
"Aslında bir süredir kafamı karıştırıyor. Ama lütfen beni yanlış anlama. Şey... beni ona, yani V'ye benzettiğin için mi benimle birliktesin?"
Şaşkınlıkla ona baktım. Böyle bir soru beklemiyordum. Tabii ki de öyle değildi. Ama ağzımı açtığım anda aniden yanıma birinin oturmasıyla o tarafa baktım. Bütün bedenim sinirle dolarken yumruklarımı sıktım.
"Senin burada ne işin var?"
Ardından Taehyung'a baktığımda şaşkınlıkla karşısındaki V'ye, V'de ona şaşkınlıka bakıyordu. Hay şansıma tüküreyim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERENDIPITY- TAEJIN ✔
FanficSerendipity: Şans eseri değerli bir şeyler keşfetme, mutlu tesadüf.