II.

66 11 18
                                    


2009/ Şubat.

Kumarhanenin üst katında yerleşen soğuk odasında,nem ve rutubet sayesinde garip kokuyla harmanlanmış yatağın üzerinde oturuyordu. Soğuk bedenine işlerken ister istemez yerinde kıpırdıyor, eski yatağın gıcırdamasına sebep oluyordu.

Burada neden oturduğunu,neden babasının onu böyle karanlık ve ürkütücü yere getirdiğini anlamıyordu on iki  yaşına yeni basmış küçük kız çocuğu.

Kendi düşüncelerinin içinde boğuşurken odanın kapısı açıldı. Kapı eskimişdi ve açıldığında odanın içine ürkütücü sesin yayılmasına sebep olmuştu. Kapının yaydığı gıcırtı sesiyle küçük kız yeşil gözlerini kapıya doğru çevirdi. Kapının kulpunu elinde tutarak pürdikkat kıza bakan adamın kahve gözleriyle kızın masum bakışları kesişti.

Adamdan yayılan alkol kokusu odanın nem ve rutubet kokusunu bastırmış küçüğün hafiften midesini bulandırmıştı.
 
Sarhoş olan adam karşısında hiç bir şeyden habersiz oturan masum kızın yeşil gözleri, simsiyah saçları ve ay gibi beyaz teniyle yaşının küçüklüğüne rağmen nasıl da güzel olduğunu düşünmeden edemedi.

Ona doğru yavaş adımlarla gelen adama bakan kız çocuğu önce ne olduğunu kestiremedi. Yatağa doğru yaklaşan adama "Babamı gördünüz mü?" diye sormaktan alı koyamadı kendini. Babası onu evden alacaklı gibi çıkarıp bu yere getirmiş sonrasındaysa binanın önündeki adamlara küçük kızı vererek ortalıktan kayb olmuştu. Babasının nerede olduğunu bilmeyen kız karşısındaki adamdan bir ümit ona cevap vermesini umarak sormuş,dakikalar geçse de cevap alamamıştı. Karşısındaki leş gibi alkol kokan adam kızın  hâlâ cevap beklediğini gördüğünde ona ufak olsa da alayla dolu gülümseme bahşetti.

On iki yaşında olmasına rağmen bir kaç alkollü içkinin kokusunu babası sayesinde öğrenmişti yeşil gözlü kız. Alkolün etkisiyle kendisini hırpalayan babası sayesinde alkolün getirdiği belaları çok küçükken anlamış,üzerinde tatmıştı.

Yirmi sekiz yaşında olan başarılı iş adamı karşısında duran kızı süzdü. Uzun beline kadar inen zifiri siyah saçları,koyu yeşil gözleri,dolgun açık pembe dudakları ,üzerine giydiği mor;lila renkli  çiçeklerle desenlenmiş elbisesi ve beyaz çoraplarıyla çocuksu görünüm veriyordu ki o zaten çocuktu. Ama adam o kadar sarhoştu ki karşısında oturan hem soğuk hemde korkudan titreyen kızın on iki yaşlı çocuk olduğuna aldırmadı. Onun üzerine daha da giderek kızı yatağa yatırdı ve dişlerini göstererek gülümsedi.

Bir kaç saat sonra hırpalanmış, çocukluğu elinden alınarak onuru yerle bir olmuş,on iki yaşında olmasına rağmen tecavüze uğramış ve rutubet kokan odanın beton zemininde kan içinde kıpırdayamaz hâlde saatler içinde olgunlaşmıştı küçük yeşil gözlü masum kız.

Babasının hakaretlerine ve şiddetine rağmen  hâlâ hayat sevgisiyle parıldayan yeşil gözleri ağlamaktan şişmiş ,etrafı kan gölüne dönmüş, yediği küfürler ve hor görmelere rağmen gülümseme içinde kıvrılan dudakları patlamış,dudağının kenarından akan kan çenesine doğru yol bulmuş, ay gibi parıldayan beyaz teni yer yer moruklarla renklenmiş,mor üzerinde lila renklerinde çiçek desenleri olan elbisesi parçalanmış,beyaz çorabı kan içinde kalmış,annesinin okşarken bile kıyamadığı simsiyah geceni anımsatan saçları önce babası tarafindan yıllarca sürüklenmiş şimdiyse tecavüz yüzünden dağınık şekilde beton üzerinde yayılmıştı.

SAYHAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin