Sabah kalktığımda başım ağrıyordu. Karnım ise guruldamaktan midemi kazıyordu. Ben bunlarla boğuşurken odama çok güzel kokular gelmeye başladı. Tahin ve çikolata parçacıkları... Gözümün önünde canlandırabiliyordum. Annemin kurabiyesi, annem ben sınavlarımdan yüksek notlar alınca hep bu kurabiyeden yapardı. Kokuyu takip ettim. Koku beni mutfağa götürdü.
Yanılmamıştım, annemin kurabiyesiydi fakat kurabiyelerin yanında dağılmış bir mutfak ve dün gece canımı yakan bir adam vardı. Ateş'e hiç bakmadan kurabiyelerden bir kaç tane aldım. Dolaba yöneldiğimde sütü göremedim. Ben dolabın içinde hâlâ olmayan sütü ararken iç sesim devreye girdi.
( Ödevini yapmadığını bildiğin halde o çantadan yapılmış bir ödev çıkmasını bekleyen öğrenci gibisin. Ne hâlâ dolaba bakıyorsun?)
Tam sus iç ses diyecekyim ki-... Haklıydı, o yüzden bende sustum. Arkamdan Ateş'in
- "Öhöm öhöm.." demesiyle tam dönecektim ki durdum. Ben dönmeyince ,
- " Bunu mu arıyordun?" Dedi. Beni dönmek için mecbur bırakıyordu, pislik! Arkamı döndüm ve emin adımlarla ilerleyerek elimi süt kutusuna götürdüm. Peki sizce o kutuyu alabildim mi?
Alamadım... Bay Kemik Adam yine oyun oynuyordu! Benden önce kutuyu aldı. Kutuyu elinden almaya kalkışınca kolunu yukarıya kaldırdı. Süt bildiğin uçuyordu ve ben bir cüce gibi bir süte bir Ateş'e bakıyordum. Sütü almak için parmak ucunda zıplamaya başladım. Resmen tavşana döndüm. Yine sinsi sinsi gülüyordu. Ben zıplamaya devam ederken altımda olan halıda can çekişmekten sıkılmış bir şekilde kaydı. Düşüyordum , bedenimle yeri boylamama saliseler kalmıştı ki o sırada belimi kavradı. Göz göze geldik. Hemen gözlerimi kaçırdım. Ukâla çocuk yine beni utandırıyordu! Ona bakmayarak kurabiyelerimi aldım ve kapıya doğru ilerledim, tam kapıda durdum.
- " Madem beni bu lanet yerden çıkarmamakta ısrarcısın, bari odama televizyon getir. Burası çok sıkıcı!"
Dedikten sonra mutfaktan ayrıldım. Odaya geldiğimde masaya oturdum ve kuarbiyeleri yedim. Kurabiyelerin tadı bile anneminkiler gibiydi. Annemi özledim. Abimi özledim. Ben kendi evimi istiyordum! Bu düşünceler içinde kaybolurken kurabiyeleri bitirmiştim. Sonra hızlıca kapım açıldı ve sütü bırakıp gitti.
- " Kapı çalma denilen şeyden haberin yok mu senin?"
Beni hiç takmadan gitmişti. Bir süre sütle bakışıp durduk. Pislik, kurabiyeler bitti bile süt ne işime yarayacak şimdi? Bir süre daha sütle bakıştım.
- "Neyse ya sonuçta seni içmemem için bir sebep yok." Dedim ve dayanamayıp sütü içtim. Sonra odayı kurcalamaya başladım. Aradan yarım saat geçtikten sonra kapım yine açıldı. Karşımda dev bir kutu belirdi. Acaba bu düşündüğüm şey miydi? Evet, bu o! Odama televizyon almış. Yalnız bu televizyon çok büyük, devasa bir şey mübarek. Zengin mi bu çocuk? Aradan yarım saat daha geçti. Televizyonu kurdu ve bana göz kırpıp odadan çıktı. Merakla gün boyu televizyonla uğraştım...
Sanırım televizyon izlerken uyuya kaldım çünkü sabah uyandığımda televizyon kapalıydı ve ben yorgana sarılmış bir şekilde yatıyordum. Ateş yanıma gelmiş olmalıydı. Şifreyi benden ve ondan başka kimse bilmediğine göre beni yatıran kesinlikle oydu...
Selaaaamm. Evet asırlar sonra bölüm attım. Bu bölüm biraz kısa oldu bu yüzden kusura bakmayın. Sıradaki bölüm Ateş'in ağzından yazılacak. Okuyanlara çok teşekkür ederim. Okuyanlar kalp ben yani seviyom sizi 💓 Bu arada yorum yapın, oylayın destekleriniz benim için çok önemli... Diğer bölüm efsane bir şekilde gelicek. LGS'YE GİRENLERE BAŞARILAR DİLERİM. Tekrardan -I LOVE YOU- diğer bölümde görüşmek üzere 😜😜😜😜😜😜😜😜😜😜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşten Kaçış
Novela JuvenilDefne'nin geçmişiyle tanışın. Defne geçmiş denilen cehenneminden kurtulduğunu düşünürken yeni bir cehenneme katıldığının farkında değildi. Bu yeni cehenneminde ilk başta ona eşlik edecek kişi olan Ateş Sarsılmaz oldu. Defne'yi kendi cehenneminden ko...