Sabah olmak üzereydi. Güneş doğuyordu. Pencereye yaklaştım. Günün doğuşunu seyrederken renklerin ahenkli dağılımını izledim.
Önce kırmızı ve kırmızının yavaşça turunculaşması, gökteki mavinin mordan ayrılıp pembeye kavuşması...
Hayatım gibi darmadağın, karmakarışık bir görüntüyü seyrediyordum. Güneş ahenkliydi, parlıyordu. Sanki hiç batmamış gibiydi. Dedemin bana küçükken söyledikleri aklıma geldi.
( GÜNEŞİ ÖRNEK AL KENDİNE KORKMA BATMAKTAN , YILMA DOĞMAKTAN)
Ah be dedem, o hayran olduğum gözleri aldılar benden... Annemide, abimide aldılar... Hayatımı çaldırlar! Kimsesiz halime mi yanayım? Ne yapacaģımı bilmediğime mi yanayım?
- " Kimsesiz değilsin, ben varım. Güneş'e bak , korkmaz batmaktan, yılmaz doğmaktan..."Arkamdan gelen o ses , o sözcükler ruhumu okşuyordu. Nasıl anlamıştı bunları düşündüğümü? Medyum musun sen ya?
- " Bunları düşündüğümü nereden anladın?"
İfadesizce beni süzdü.
- " Altıncı his."
Gözlerimi devirdim. Ne diyordu bu?
Ben yine saçma sapan düşüncelere dalarken arkamdan sinsi sinsi yaklaşan bir Kirpikli Herkül vardı.
Nam-ı değer Kemik Adam -kemik adam dediğime bakmayın yapılı bir vücudu vardı.-
Önce ellerimi tuttu.
Oha, elleri çok sıcaktı.- " Ne yapıyorsun?"
İşaret parmağını dudağıma bastırdı.
- " Şşşşş..."
Ellerimi tekrar kavradıktan sonra üzerime doğru yürüdü. Yani yatağa doğru ilerliyorduk. Yatağa gelmemize bir kaç santim kalmıştı. Opss!
Ayağım takıldı. Tam düşüyordum ki beni belimden kavrayan bir kol fark ettim. Gözgöze geldik. Karşımdaki ela gözler benim katilimdi. Sonum nasıl olacaktı acaba? Kollarının biri hâlâ belimdeyken diģeri bacaklarımın altından geçti. Beni yatağa yatırdı.
- " Ne yapıyorsun?"
Sinsi sinsi güldü.
- " Göz torbaların ve surat ifaden tam bir yaratık gibi, bana saldıracaksın diye korkuyorum. Ayrıyetten sana biraz daha bakmaya devam edersem gözlerim yuvalarından çıkıp koşmaya başlayacak."
Ukâlâ çocuk yine dalga geçiyor.
- " İşin gücün yok mu senin? Dalganı geç bakalım. Bir gün uykunda hortlayıp samara gibi gelirsem görürüm seni! Ayrıca Tuna Karaman'ın laflarını çalma. Hırkısss!"
Yılan gibi tıslamıştım.
- " Hem sen 4N1K'yı nereden biliyorsun?"
Ifadesiz suratıyla bir süre gözlerimin içine baktı.
- " Kız kardeşim."
Ne? Bir kız kardeşimi vardı?..
- " Peki kaç yaşında?"
- " 18, senden bir yaş küçük."
Meraklı gözlerle ona baktım. Daha önce hiç arkadaşım olmamıştı. Belki tanışırız. Ateş eline telefonu aldığında bana resmini gösterdi. Kırmızı saçları, kahverengi gözleri ve beyaz bir ten rengine sahipti. Kızın yüzü bebek gibiydi. Çok masum duruyordu.
Ateş bana resmini gösterirken telefonu hızlıca elinden kaptım. Fırsat bu fırsattı. Ailem hakkında her ne biliyorsa telefonunda olabilirdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/186727390-288-k166960.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateşten Kaçış
Novela JuvenilDefne'nin geçmişiyle tanışın. Defne geçmiş denilen cehenneminden kurtulduğunu düşünürken yeni bir cehenneme katıldığının farkında değildi. Bu yeni cehenneminde ilk başta ona eşlik edecek kişi olan Ateş Sarsılmaz oldu. Defne'yi kendi cehenneminden ko...