-Smutumsu Bir Bölüm-

3.6K 193 15
                                    

Jungkookun kirpiklerini boynumda hissediyorudum, onun kokusunu, dokunuşlarını, nefesini... hiç hissetmediğim asla bilmediğim duyguları yaşıyordum. Jungkook beni kendine doğru çevirdi. Utancımdan yüzüne bakamıyordum, kıpkırmızı olmuştum. Çenemden tuttu ve gözlerini gözlerime sabitledi, adeta büyülenmiştim, çok değişik bir histi.

"Bu hayatta senin kadar güzelini görmedim Meleğim... Sen benim vahşet dolu Dünyamın karanlığında açan Beyaz Çiçeğimsin.."

Jungkookun kelimeleri ruhuma, düşüncelerime ve her bir hücreme nüfus ediyordu. Yüzüne bakabildiğim kadar uzun, ezberleyebildiğim kadar yüzünün her bir detayını ezberliyordum. Onu kendime, kendimden bir parçaymışcasına bağlanmış gibi hissediyordum. Sanki önceden gelen bir yaşanmışlığımız vardı, hem içimdeki bu his hemde bu adama bu kadar çabuk bağlanmamın başka bir açıklaması olamaz.

Jungkook dudaklarıma doğru yaklaştı ve anlayamadığım bir iki şey fısıldadı, sonra dudaklarımızın arasında olan boşluğu o pamuk misali yumuşak dudaklarıyla kapattı.

Jungkookun dokunuşları gittikçe derinleşiyor, beni daha ateşli daha sert bi şekilde öpmeye başlamıştı, elleri vücudum da ve kalçamda geziyordu, dudağımı ısırdı ve küçük bir sızı hissettim, kanamıştı. Jungkook bi anlığına durdu ve dudağıma baktı, gözleri... gözleri parlıyordu sanki, gözlerinin rengi kırmızıya çalan bir kahverengiydi. Dilini dudaklarımda gezdirdi her bir noktasını keşfediyordu sanki, dudağımın kanayan bölümüne gelince durdu, çekildi ve yanağıma bi öpücük kondurdu.

"Seni yaşadığın sürece koruyacağım, benim tatlı, masum Meleğim."

Anlam veremiyordum, herşeyin bu kadar hızlı gelişmesi, birbirmizi tanıyormuşcasına samimiyetimiz ve hiçbirinin sanki yanlışmış gibi gelmemesi çok tuhaf.

"Jungkook..."

"Söyle güzelim"

"B-ben anlayamıyorum, konuşmamız gereken bir konu vardı ve bu olaylar çok.. çok hızlı gelişiyor ama hiçbiri bana yanlış gelmiyor, nasıl bişey bu?"

"Meleğim hepsini zamanı gelince öğreniceksin merak etme. Ve ben her zaman senin yanında olacağım. Son olarak söylediklerin, evet yanlış gelmiyor, bunun cevabınıda öğreniceksin."

Sabretmek hiç bana göre değil Jungkook bey!
Ne olurdu sanki söylesen, meraktan çatlatıcaksın beni.

"Gitmem lazım, yoksa sana dayanamayacağım... zor tutuyorum kendimi"

Diyip dudağını yaladı. Hareketlerin beni mahvediyor yakışıklı Prensim. İyi valla ha, kendi kendime Jungkooka sıfatlar bulmaya başladım, yok yakışıklı prensti şöyle böyle.
Herneyse beni sıkan bu konu değil, asıl konu.. bi yerlerin kalkışa geçmesi.... Jungkook fark etmeden gider umarım...

"Güzelim beni çok zorluyorsun, şuan ne kadar seksi olduğunun farkında mısın? Omuzların açıkta ve altında kısa bi şort var... aramızda ki engel sadece bir kumaş parçası kadar.."

Hayır hayır hayır hayır!! Olamaz olamaz olamaz Jungkook yapma sakın! Elini oraya götürme!

"Ah— Jungkook—" inlemiştim resmen. Uzun süredir mast yapmamamda tuzu biberi oldu. Baya doluyum zaten!

"Bebeğim bu kadar çok mu istiyorsun beni..."

"Jung-Jungkook Dur lü-lütfen Ah—" Elini içeri sokmuş ve yukarı aşağı hareketlerle beni okşuyordu. Daha sonra kendininki ni benim üstüme doğru bastırdı ve derinden bi inleme yükseldi Jungkook'dan. Bu beni daha fena yapmıştı. İyice kalkmış olan penisim artık sızlamaya başlamıştı, boşalmalıydım.

"Jung-Jungkook lütfen dur"

Durmuştu. Elini yavaşca oradan çekti.

"O zaman bunu daha güzel bir güne saklayalım Sevgilim."

Neden dur demiştim ki şimdi ne yapacaktım, Jungkook gittikten sonra oturup 31 mi çekicektim?

"J-Jungook.."

Gözlerimin içine bakıyordu, oda belli istiyordu.

"D-devam edelim..."
Dememle birlikte dudaklarıma yapışması bir oldu. Beni kucağına aldı ve duvara yasladı. Çok sert bi şekilde öpüyordu. Aşağıdan onun penisini hissetmem ayrı bir haz veriyordu.

"J-Jungkook ben ge-gelicem"
"B-bende güzelim"

Penislerimizi kumaşların üstünden birbirine sürtüyorduk, bir yandan da deli gibi öpüşüyorduk. Daha fazla dayanamıycaktım.

"Jun-Jungkook ben ge-geliyorum!"

"Ihm-bende"

"Jun-Jungko Ahh—"

"Ahh—!!"

Hayatımda hiç gelmediğim kadar gelmiştim ve üzerime çok fena bir yorgunluk düşmüştü. Jungkookun boynuna sarıldım ve kafamı omzuna gömdüm. Nefes nefese kalmıştık.
"Banyo.."
"Evet Meleğim?"
"Banyoya girelim mi?"
Jungkookun yüzünün güldüğünü anlayabiliyordum. Onun gülmesi beni çok keyiflendiriyordu.
"Olur tabiki"

Koyduğum foto aşşşırı oturdu varyaaa ahh içim gittiii🙈🙈🙈
Bölümü beğendiyseniz oy vermeyi istek ve önerilerinizi belirtmeyi lütfen eksik etmeyin destekleriniz için çokk teşekkür ederimm😊😊😊❤️❤️❤️

{𝔅𝔩𝔬𝔬𝔡 𝔗𝔥𝔦𝔫𝔤𝔰} 𝔗𝔞𝔢K𝔬𝔬k Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin