{𝔅𝔩𝔬𝔬𝔡 𝔗𝔥𝔦𝔫𝔤𝔰} 𝔗𝔞𝔢K𝔬𝔬k

Kan...?

Önceki Bölüm;

"Jungkook.."

"Bebeğim?"

"Bu.. ensemde ki şey.. konuşmıycak mıyız?"

"Tabi ki konuşucaz.."

"E konuşalım o zaman"

"Aceleci olma elbet konuşucaz kahvelerimizi bitirelim önce.."

"Tamamm."

Oflayarak önüme dönmüştüm. Sonra Jungkook ayaklanıp büzüştürdüğüm dudağımdan pat diye öptü!

"Jun-Jungkook yaa!"

"Haha.. çok tatlısın biliyor musun.?"

Gülüşü beni benden alıyordu resmen, çok güzel gülüyordu.

"T-tamam, h-hadi yaa anlat şu simge neyin nesi?"

"Pekii.."
___________________________

Manzaranın ferahlığı bana kendimi iyi hissettirmişti. Kahvemi yudumlarken Jungkook anlatmaya başladı.

"İlk olarak şu an ensende bulunan simge Jeon ailesine ait bir simge, aynısı benim ensemde de var..." diyerek kendi ensesini göstermişti. Gerçekten de aynı simgeyi taşıyorduk.

"Seninle birlikte eve gittiğimizde bayıldığın sırada bir saldırıya uğramıştın, yanından kaybolmamın sebebi onlara karşı koymaya çalışmamdı, ama o sırada bir tanesini gözümden kaçırmışım ve sana saldırdı..."

Öfkesi gözlerinden okunuyordu, bi an duraksayıp etrafına bakındı.

"Sonra... O pislik sana kendi kanını enjekte etti... dişleriyle..."

Jungkook'un öfkesi gitgide artıyordu.

"Eğer.. eğer sana kendi kanımda ki panzehir ve kanı enjekte etmeseydim şuan... şuan o şerefsizlerin kanını taşıyo olucaktın!"

Jungkook kendini kontrol edemeyip sesini yükseltmişti. Gözleri kızarmıştı.

"Herneyse.. sonuç olarak yapmak zorunda kalmıştım.."

Jungkook'un morali iyice bozulmuştu, kendimi suçlu gibi hissediyordum.
Onu rahatlatmalıydım.

"Jungkook.. tamam sakinleş, bir sorun yok ben gayet iyiyim ve memnunum, senin ailenden olmaktan.."

Jungkook bu lafımla yüzünü bana çevirdi ve;

"Sen benimsin.. bana aitsin.. ve bu hep böyle olucak.."

Jungkook elimden beni kendisine çekti ve belimi kavrayarak kucağına oturttu.

"J-jungkook ne yapıyorsun!?"

"Bana ait olduğunu hissettirmeni istiyorum bebeğim.."

"A-ama—!"