06

701 58 3
                                    

Eleanora lorddan bakışlarıyla cevap istedi. Başıyla onaylayan Lord bir yandan da onları izleyen kadına bakıyordu. Çok geçmeden başını Eleanora'ya eğdi.

"Konuşalım." Eleanora Lorda bir şey diyecek gibi oldu ama Lord sözünü kesti. "Başbaşa..."

Şimdi yalnızdılar. Şuana kadar sessiz kalan Eleanora Lordun kucağından hızlıca indi. Bir açıklama beklediği belliydi. Lord girdikleri odanın ahşap kapısını büyük bir gıcırtıyla kapattı. Gözlerini Eleanora'ya dikti. "Düşündüğünüz gibi değil."

Eleanora hızlıca cevapladı. "Ben ne düşüyorum sevgili kocacığım?!"

"Bilmiyorum ama düşündüğünüz gibi olmadığından eminim."

Eleanora'nın aslında bu yaşadığıyla ilgili tek bir düşüncesi dahi yoktu. Sadece karşısında bir ileri iki geri giden, kendini beğenmiş bu adamın ne planladığını bilmek istiyordu. Ona güvenmekle güvenmemek arasında gidip geldi. Ama Darian'a ulaşmak için tek şansının karşısında kendisinin cevap vermesini bekleyen lord olduğunun da farkındaydı.

"Pekala, o zaman anlatın." Lord Eleanora'ya bir adım atarak konuşmaya başladı.

"İlk olarak bu evlilik durumu sizinle ilgili değil." Eleanora lorda anlamsız bakışlarla bakarken Lord siyah çizmelerinin topuklarını kadife halıya sürterek ona doğru ilerledi.

"İkincisi bu duruma beni sürükleyen sizsiniz." Lord sakince biraz daha yaklaştı. Sesi alçaldı. "Bu yüzden sizden ricam bu evden çıkana dek sessiz kalın."

"Yani açıklama yapmayacaksınız?"

Lord yüzüne alaycı bir ifade takındı.  "Hayır Leydim." 

Lordun yüzündeki alaycı ifade hafif gülümsemeyle kendini belli ediyordu. Onunla dalga geçtiği belliydi. Kapana kısılmış bir fareden farksızdı. Ona "Hayır." deme gibi bir şansı yoktu. Kendi başına açtığı belalar yetmezmiş gibi hiç tanımadığı yabancı bir adamı da buna sürüklemişti. O adam bencilin önde gideni olsa bile ona karşı koymaya cesaret edemese de tepkisini dile getirdi.

"Yalancı."

"Ne dediniz Leydim?"

Eleanora tekrar mırıldandı. "Yalancı."

Eleanora zafer kazanmış edasıyla lorda bakarken lordun yüzü düştü. Eleanora'ya biraz daha yaklaşmasıyla aralarındaki mesafe bir el kadar yoktu. Lord fısıldadı. "Hırsız."  O adi gülüşü tekrar takınarak öfkeyle parlayan gözleriyle karşında kendinden emin durmakta olan sarışın kızı süzdü.

"Hırsız değilim!" Eleanora parmaklarının uçlarına baskı yaparak yükseldi. Kelimeleri bastırarak söylüyordu. "Sadece ödünç aldım!"

Lord başını yana eğdi. "Benim iznim olmadan." Eleanora karşısındaki sinir bozucu adamın  yüzündeki alaycı gülüşü artık gözlerinde de hissediyordu.

"Asıl açıklamayı Rose'a yapmam lazım Leydim." Lord boğazını temizleyerek kapıya yöneldi. "İzninizle."

Eleanora kazandığını sandığı kısacık zaferin bile tadını çıkaramadan karşındaki kendini beğenmiş kişi her şeyi allak bullak etmişti. O şuan kapandaki fareydi ama susmak hiçbir zaman Eleanoraya göre olmadı.

"Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?!"

Kapıdan çıkmak üzere olan Lord tekrar açtığı kapıyı kapatıp ona döndü.

"Sizin dediğinizi yapmak zorunda değilim!" Karşısında şöminedeki ateş gibi öfkeyle parlayan küçük bir beden vardı. Onu çok ciddiye alamıyordu ama asla saygısızca bir şey de yapmazdı.

"Prenses misiniz?"

Eleanora şaşkınlığını gizleyemedi. "Ne?"

"Prenses değilsiniz, zaten kraliçe de olmanız şu halinizle mümkün olmadığına göre York'a gitmek istiyorsanız benim sözümden çıkamazsınız?" 

Açık sözlülüğü yeniden Eleanora'yı savunmasız yakaladı. Afallayarak kendine geldi.

"Ben Anna Whitley'in kızı Eleanora Whitley'im. Yani bir prenses kadar değerliyim."

Lord yüzündeki alaycı gülüşü bırakıp ifadesiz bir surat takınarak mırıldandı. "Lanet olsun."






BELALI LEYDİ Eleanora #Wattys2019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin