Sabah kalkmak istemedim ilk kez. Bütün gün uyumak ve kitap okumak istedim. Tüm dünyadan soyutlamak istedim kendimi.
Daha okul açılali bir gün olmuştu ve ben ilk günden pes etmiştim. Hepsi o kaçık yüzündendi!
Yataktan istemsizce kalktım ama daha sonra dersler gözümün önüne gelince istemsizligimin yerini can atma duygusu geldi.
Bugün okula gidecek ve onun sorununun ne olduğunu soracaktım. Evet bunu yapacaktım.
Üzerimi giyindikten sonra saçlarimi her zaman olduğu gibi tarayip açık bıraktım. Parlatıcı da sürdükten sonra boy aynasında kendime son kez baktım.
Sihay body ve puantiyeli etek üzerimde harika durmuştu. Yada ben öyle görüyordum.
Odadan çıktığım da Ceren hazırlanmis beni bekliyordu.
"Ayagın nasıl oldu? Çok acıyor mu?"
"Biraz daha iyi. O kadar çok acimiyor." Dedim ve askılıkta asılı olan çantamı aldım.
Kapıdan çıktık ve özel araca bindik. Yine her zaman olduğu gibi okul yoluna girdik.
Okula geldigimizde yine herkes bize bakıyordu. Bu duruma alisamazdim tabi ki. Ilgi odağı olmak bana göre değildi.
Okulun merdivenlerinden çıkarak sınıfa girdik. Sınıfta sadece dört kişiydik. Ben Ceren Kağan ve Deniz.
Bir süre kapının orda onu izledikten sonra yerime geçtim. Ama o delici yoğun bakışları hala üzerimde hissediyordum.
Yerimde huzursuzca kipirdandiktan sonra çantamın içindeki telefonu aldım ve oyun oynamaya başladım.
Telefonuma gelen mesaj sesi ile oyunum yarım kaldı.
Mesajı açıp okudum.
"Ayağın için Üzgünüm."
Bu da ne böyle?
"Telefonumu nereden buldun?"
"Benim adım Kağan. Ben be istiyorsam onu elde ederim."
"Bunu unutma herkes her zaman istediği şeyi elde edemez!" Yazdım ve telefonu kapattip çantama koydum.
Az önce düşünceli biriyken birden duyarsız ve havalı bir tipe büründü. Değişen ruh hali beni deli ediyordu.
Daha fazla kafamı onunla meşgul etmemek için çantamın içinde duran karalama defterimi çıkardım. Ne zaman içimde bir dert veya sıkıntı olsa ona dokerdim neyim var neyim yok.
Kapağını açarak en sevdiğim renk olan mavi kalemle yazmaya başlamadım.
"Karşına çıkan her insan senden bir parça alırken , kendilerinden de birer parça ekliyorlar o eksilen yerlere. Bundandır sanırım maviliğini kaybeden ruhların karanlığa yol alması. Çünkü, koparılan her mavi parçanın yerine simsiyah parçalar ekleniyor insanların karanlıklarını hapsettikleri. Giden mavi parçalar sararmaya mahkum , hayatımıza giren siyah parçalar ise her yere bulaşmaya hevesli.
Zamansız ilerleyen saatlerin oluşturduğu ritm ile kalplerimizin dış dünyaya duyurduğu titrek melodilerin tınısı aynı oluncaya dek fark etmeyeceğiz bile zürafaların asıl yaratılma sebeplerinin sonsuzluğa giden uzun köprüler oluşturmak olduğunu."
Yazmayı bitirdikten sonra kapağını kapatarak çantama koydum karalama defterimi.
"Yine ne yazdın defterine?" Diyen Ceren'in sesi ile ona baktım.
"Bir şeyler işte." Diyerek küçük bir tebessüm ettim.
Kağan da maviligini kaybeden ruhlardandi. Peki maviligini kaybetmesine neden olan şey neydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hep Seni Bekledim
ChickLit'' Hayatın sıradanlığına aldanmış sessizce ilerlerken Birden karşına o kadar Eklendi Eklendi harika bir çıkıyor ki beden ... Derisinin Altında gizlediği ruhunun sana hissettirdikleri, sanki Anka kuşunun Sırtında dünyayı gezmek gibi. Hemen sihirli sa...