18. Bölüm - Yorgun Bir Gemi

11.5K 352 23
                                    

Hastaneden cikali beş gün olmuştu. Ve beş gün boyunca yataktan çıkmak ne kelime dpgrulamadim bile. Kendi evimdeydim artık. Burayı o kadar çok özlemişim ki. Hani bir söz vardır. Evim evim güzel evim. Iste bu sözü şimdi dibine kadar yaşıyordum. Babam ile annem apar topar dönmek zorunda kaldılar bu yüzden Ceren ile baş başa kaldık. Tabi bu sırada Kağan ne aradı ne sordu. Sır gibi ortadan kayboldu. Bu durum beni endiselendiriyordu. Bu yüzden ikide bir arıyordum. Ama acmiyordu.

" Yarın okula gelecek misin? " Diye soran Ceren bir taraftan da elindeki magazin dergisinin sayfalarını ceviriyordu.

Iç cekerek "Tabi ki de bir hafta oldu ve artık daha iyiyim. Hem derslerden fazlasıyla uzak kaldım bunları telafi etmem gerekecek. Ayrıca senin de benim yüzümden evde tikilip kaldin." Dedim.

" Hiç de bile. Telafi etmek kolay yeter ki sen iyi ol canisi."

" Seni ne kadar çok sevdigimi biliyor muydun?"

"Tabi ki de biliyorum. Sonuçta sevilmeyecek bir kız değilim. " diyerek bilmis bilmis sırıttı. Bu halini bile çok özledimgimi fark ettim.

Saat gece olmuştu ve benim uykum gelmiyordu bir türlü. Canım da o kadar çok sıkılıyordu ki bundan daha acı bir şey olamaz diye düşündüm. Bu can sıkıntısı insanı tuketip bitirebilen bir tür kanser gibiydi fakat bu sadece psikolojik yansımasıydi.

Yataktan kalkarak üzerime bir ceket geçirdim ve gürültü yapmadan odanın kapısını açtım. Bir hırsız edadi ile merdivenleri de indikten sonra sıra dış kapıya gelmişti. Onu da usulca açıp kendimi dışarıya attım. Yüzüme çarpan rüzgar ve ciğerlerime dolan temiz hava ile bedenim çoktan uyusmustu.

Cimlerde ilerleyerek Salıncağa oturdum ve ayaklarimi da kendime çektim. Düşünüyordum. Sadece onu. Her zaman olduğu gibi. Kısa zamanda bendeki etkisi bir çığ gibi büyümüştü. Artık önüne gevemeyecegim bir top halini almıştı.

" Çabuk iyileşmessin."

Bu ses...

Aman Tanrım bu Tuna.

" Ne isin var burda? " diyerek ona dik dik bakmaya başladım. Kacamayacagimi biliyordum ondan bu yüzden onu Kağan ile tehdit edebilirdim. Yada bunun yanlış bir şey olduğunu söyleyebilirdim.

" Hava almak için geldim. " dedi pişkin bir şekilde.

" Sen hava almak için burayı turluyorsun sanırım benim bildiğim Bahçeye çıkilir."

" O beyninin içinde ne sikim bir organizma var bilmiyorum ama bırak şu zayıf zeki saf kız ayaklarını. " diyerek umursamazca yüzüme baktı. Hiç bir duygu belirtmeyen gözleri şimdi beni süzüyordu.

"Ne diyorsun sen? Ben senin bildigin sahte barbi bebeklere benzemem. Kimseye oyunculuk yapmak gibi bir derdim yok. Olduğum insan olarak bile yeterince saygı duyuyorum."

Bir süre sadece imasiz bir şekilde yüzüme baktıktan sanra "Sende bir surtuksun ve diger sıradan kizlardansin. Hiç bir özelliğin yok." Dedi bir çırpıda.

Buna sinirlenmistim. Sonuçta dünyadaki hiç kimse birbirine benzemiyordu ve hiç biri de benzemeyecekti. Beni sürtük olarak görmesi gururuma dokunmuştu. Sucsuzken bu kadar çok suçlamak beni çok yaralamisti.

"Geceleri gökkuşağına boyamak mıdır suçum?

herkes bağırırken şiirler okumak mı,

susmak mı sözün bittiği yerde, kusmak mı sindirebildiklerinizi?

apansız uykum kaçıyor kaç gece, bu da mı aleyhime kanıt?

sondan saymaya başladım adları-böyle hoşuma gidiyor

Hep Seni BekledimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin