24) Kan Dolaşımı

72.7K 1.6K 10
                                    

   "İzninizle." Deyip ayağa fırladım. Kimin ne düşüneceğini umursamadan koşup kendimi kapıdan dışarıya attım. Arabasının önünde ayakta bekleyen Todd'a koştum. Kocaman sarıldım. Sarılmakla da kalmadım, kollarımla sarmaladığım vücudunu bir o tarafa bir bu tarafa salladım. Otuz iki dişimi göstererek gülümsüyordum.

   "Angie."

   "Gelmene çok sevindim. İçeriye davet ederdim ama biraz gergin bir ortam, bütün uzaktan akrabalar falan, kahvaltı bitmek bilmedi."

   "Sorun değil. Konuşabilir miyiz?"

   "Konuşacak bir şey yok. Kuzenimi buldum, her şey yolunda. Burada mutluyum. Hepsi senin sayende..."

   "Kalıyor musun yani?"

   "Kısa bir süre için. Uzak kaldığımız yılları telafi edelim istiyorum. Konuşacak o kadar şey birikmiş ki!"

   "Anlıyorum." Kaşları üzüntüyle kalkmıştı.

   "Sen iyi misin? Bak korktuğunu biliyorum ama şimdi iyi olduğumu görünce düzelirsin sanıyordum."

   "İyiyim, iyiyim tabi. Sadece burada kalman ne kadar güvenli onu bilmiyorum."

   "Buna ihtiyacım var Todd. Söz veriyorum tek parça halinde eve döneceğim." Şaka yapmıştım ama onu güldürmedi. "Marie ve Marlo'yla ilgilenir misin?"

   "Elbette."

    "Teşekkür ederim. Ciddiyim, her şey için çok teşekkürler."

   "Ben görevimi yaptım."

   "Hadi ama..." Şakayla koluna vurdum. "Görüşürüz Todd."

   "Görüşürüz Angie." Uzanıp yanağına küçük bir öpücük kondurdum ve bir daha kocaman sarıldım. Arabasına binip buradan uzaklaşmasını izleyebilecek kadar güçlü değildim. Çantalarımı alıp topuklarımın üstünde döndüm, eve girdim. İçeridekilerle göz göze gelmeden odama çıkıp eşyaları yatağın üstüne bıraktım. Kapıda biri vardı, uzanıp ağır ahşabı araladım.

   "Her şey yolunda mı?" Hunter'ın bana bu şekilde davranması ilginç geliyordu. Kuzen de olsak, benimle ilgilenmesini veya benim için endişelenmesini gerektirecek bir bağımız yoktu. "Kahvaltıda çok sessizdin."

   "İçeriye gelsene." Yatağımda oturabilmesi için eşyalardan bir kısmını alıp yere koydum. O kadar küçüktü işte yatağım. "Senin yatağın bundan büyüktür sanıyorum."

   "Oteldeki bunun üç katı kadardı. Şimdiki bunun aynısı."

   "Orada mı kalıyordun?"

   "Venüs'le karşılaşana kadar malikânede kalıyordum. Sonra gerçekleri öğrenince orada daha fazla kalamayacağımı fark ettim. Otele taşındım."

   "Ne zamandır biliyorsun? Bütün bunları yani?"

   "Birkaç yıl oluyor. Bana kızma Angie, sen de olsan aynısını yapardın." Derin bir nefes alıp kendimi sırt üstü yatağa bıraktım.

   "Canavarların bile gerçek olduğunu bilmiyordum."

   "Şaşırmadım, evinin olduğu yer çok güvenliydi." Yanılıyordu.

   "Venüs onlara katılmana nasıl izin verdi? Seni yanına almasını, güvenini sağlamasını anlıyorum. Sonuçta onun için çalışıyorsun. Ama sana neden güvensin ki? Ailelerimizden hoşlanmadığı apaçık ortada..."

   "O konuda aynı hisleri paylaşıyoruz. Hem bütün bu Venüs projesi oluşurken ailelerimiz bazı kurallar eklemişler. Venüs'ün kendi eklediği kurallardan biri de kurucu üyelerden herhangi birinin soyadını taşıyan biri kayıtsız şartsız ekibe katılabilmesiymiş. Provan soyadı ilk defa bir işe yaradı yani."

ANGIEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin