İlk bölüm biraz uzun kusura bakmayın :D
Yine işbaşına gittiğim sıradan günlerden biriydi. Madene inmeden önce bileğimi kapıdaki okuyucunun içine soktum ve "ED12 giriş:8.30 Hoş geldiniz" yazısını görünceye dek bekledim ve bileğimi delikten çıkardıktan sonra önümde açılan kapıdan diğerleriyle birlikte içeri girip aşağı inmeye başladım. Bu bendim, halkım arasında Cımbız olarak çağırılıyor olabilirdim ama o ED12 bendim seri ismi ve numaradan ibaret bir köley.
Alt kata geldiğimi bildiren sesi duyduktan sonra önümdeki metal kapıların gıcırtıyla açılmasını bekledim, önümde beliren yol boyunca yürümeye başladım, bu yol benim kaderimdi , burada büyümüştüm burada ölecektim, bu uzun karanlık bir aydınlanıp bir sönen yol benim hayatımın özetiydi, yanından geçerken elimin değdiği her duvar benim elimin bıraktığı izlerle doluydu.
Yolun sonunda durduğumda giyinme odasına gelmiştim, benim gibi dalıcılar görev için hazırlanıyor ısıdan korunmak için giyiniyorlardı. Ben de giyinmeye başladım. Benim görevi Mars'ın sıcak, nemli, karanlık ve bir o kadar ölümcül derinliklerine inip Gök Gemilerinin hammaddesi olan uygarnium elementini çıkarmaktı bu iş söylendiği kadar basit bir iş değildi Mars'ın yüzlerce metre alta indikten sonra ısı o kadar çok yükseliyordu ki korunmasız aşarı inmek imkansızdı ve ancak bu kadar sıcak ortamda oluşan, uygarnium elementini bulunduğu yerden çıkarmak için kocaman iğneleri sıcak kayaların arasına çakarak pompalama işlemi yapmam gerekiyordu, eğer yanlış yere iğneyi çakarsam fışkırabilecek sıcak lav beni anında öldürürdü veya iğne yerinden oynarsa kaynar element fışkırır ,beni öldürürdü yani her ne hata olursa sonu benim için ölüm demekti.
Kazılar sırasında bulunan bir yarıktan aşağıya doğru dalışa geçmiştim "Beni biraz daha indir seni göçük kafalı! damar hemen aşırıda oraya iğneyi çalabilirsem bu ayki toplam kotamızın üstüne kesinlikle çıkarız! bakarsın birinci bile oluruz ve biraz taze meyve yeriz hadi ama! Biraz daha..." bu damar bizim için büyük bir şans olabilirdi, Çizik'e , sağ gözünün altından dudağının üstüne kadar küçükken aldığı bir yara sonucu kalan iz yüzünden kazanmıştı bu lakabı, saçma soğuk lapalar haricinde başka bir şeyler yedirmek istiyordum.
" Dostum dikkat et, evet sana her yerden bu lanet olası şeyi çekip aldığın için Cımbız diyoruz ama burası bizim kazdığımız bir kuyu değil! Burası bir çatlak çökebilir biliyorsun değil mi? kırılabilir!" Dedi Paytak, ismini ayak parmaklarını kaybetmesine sebep olan göçükten sonraki yürüyüşle elde etmişti.
" Sadece birazcık daha korkak olma hadi ama! "dedikten sonra yavaş yavaş daha derinlere inmeye başladığımı hissettim. Derinlere indikçe sıcaklık daha da artmış üstümdeki koruyucu takıma rağmen sıcaklık dayanılmaz noktalara gelmek üzereydi ama nihayet bileğimdeki tarayıcıdan çıkan bip sesi bana istediğim yere geldiğini belli etti.
"Dur! İstediğim yerdeyim işe başlıyorum... pompalamaya hazırlanın!" Bulunduğum küçük iskeleden yarım metrelik sabitleme takımını çıkarıp duvara tutturma işleminde sabitlemek için kullandığım çıtalar duvara girerken kızıl bir renge bürünüyordu sanki biraz daha ısınsalar eriyip gideceklerdi.
Sabitleme işini bitirdikten sonra işin en tehlikeli kısmı gelmişti, alnımda biriken terler gözlerime doğru akmaya ve gözlerimi yakmaya başlamıştı, yanı başımdaki 40 kilo ağırlığındaki delgiyi bir küfür savurarak yerden kaldırdım ve sabitlenen yere yerleştirdim, bileğimdeki tarayıcıya göre elementin akan damarı duvarın yaklaşık 2 metre arkasından geçiyordu. Çantamdan uygun uzunluğa göre parlayan elmas delgi başlığını çıkardım. Duyduğuma göre bu madem bir zamanlar çok değerliydi, kadınların gözde takılarının bir parçasıydı ta ki Jüpiter 'in aylarından biri olan Rhea ' da elmas elementinin bolca olduğunun keşfedilmesiyle takı değeri yerle bir olmuştu ama hala en dayanıklı maddelerden biri olduğu için şu anda kullandığı gibi delgi ucu veya hayalinde dahi göremeyeceği Titan zırhı olabiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSYAN
ActionBen Mars'ın kölesi ölerek özgür oldum. Şimdi sizi ve sınıf sisteminizi bu dünyadan azat etmek için kılıcımı biliyorum.