10. Şeytan Yeniden Uyanacak

117 49 159
                                    

(Hey sen! Evet sen! Neden okuyup oy vermiyorsun?)

Harley'den

Pelerinimi aldıktan sonra koşar adımlarla Magnus'la Harold'un yanına geldim ve birlikte orta büyüklükte olan at arabasına bindik. Oturduktan sonra hala şüpheci bakışlarımı karşımdaki ikiliye yolluyordum. Bakışlarımı fark etseler de ağızlarını açıp tek kelime bile etmiyor susmakta ısrar ediyorlardı.

Magnus doksan beş yaşında, saçı, sakalı bembeyaz olmuş benden önceki element ustasıydı. Yaşlı olmasına rağmen el ağacı olmadan rahatça yürüyor ve güçlerini benden on kat daha iyi kullanmasını biliyordu.

Harold ise iki dünya arasında geçişi sağlayan kolyelerin ustasıydı. Yaşı yüz kırkı geçmesine rağmen hâlâ yeni kolye ustası bulunmadığı için işine devam ediyor ve bu da ecelinin önüne geçiyordu. Aynı Magnus gibi bembeyaz sakalı ve sırtına kadar gelen beyaz saçları vardı.

Magnus bana anlamadığım garip bakışlar atarken sonunda aklına takılan şeyi söylemeden duramadı. "Neden bu kadar garip giysiler giyiyorsunuz hiç anlamıyorum."

Harold araya girerek "Magnus, bu onların giyim tarzı." dedi bilmiş tavırla.

Magnus'un sözlerinden sonra yüzüme engel olamadığım kocaman bir gülümseme yayılmış ve az önceki meseleyi az da olsa unutmuştum. "Evet efendim, bu bizim giyim tarzımız." dedim gülümsemeye devam ederken.

Magnus kısık sesle "Garip." diyerek kafasını pencereye çevirdi ve hızla yanımızdan geçen ağaçları izlemeye koyuldu.

Sessiz geçen yolculuğun ardından Magnus'un evine varmıştık. Eve geçtikten sonra ikisinin de kütüphaneye ilerlemesiyle ben de onları takip ettim. Kapıyı kapatıp ardından kilitledikleri zaman işin ne kadar ciddi olduğunu anlamıştım. Magnus masasının önüne yaklaşarak eliyle gelmemi işaret etti. "Harley, hadi yardım et masayı çekelim."

Masanın bu konuyla ne alakası olduğunu düşünmeden edemesem de sessiz kalarak yaklaştım. Oldukça ağır olan masayı zorlukla yerinden çektikten sonra Magnus elini boynuna atıp anahtar asılmış kolyesini çıkardı. Merakla ne yapacağını beklerken masanın az önce durduğu yerdeki halıyı kenara çekti ve işte o zaman küçük ahşap kapı görüş alanımıza girmişti.

Hayretle kapıya bakarken içinde ne gibi bir şey saklandığını da çok merak ediyordum. Magnus anahtarı deliğe sokup çevirdikten sonra kapı büyük bir gıcırtıyla açılmıştı. Dışarıya fırlayıp burnuma kaçan tozlarla kendimi öksürmekten alıkoyamamıştım. Az sonra Harold tozlarını temizlediği orta büyüklükte olan bir kitabı masaya yerleştirdi.

"Bundan üçümüzden başka hiç kimsenin haberi olmayacak. Burada olan burada kalacak."

Bu sözü bekliyormuş gibi hızla kafamı sallayarak bir an önce bu değerli kitabın kapağını açmasını bekledim. Magnus kitabı karıştırıp aradığı sayfayı bulduktan sonra bana döndü.

"İki yüz üç yıl önce Lothendenia'da yaşamış olan bir soylu gizemli şekilde geleceğe gitmeyi başarmış ve gelecekte yaşanacak olayları küçük notlarla bu kitaba yazmış." dedikten sonra Magnus elini yazının üzerine koydu. "Bahsi geçen olay şu an gerçekleşiyor."

Bakışlarımı kitaba çevirerek yazıyı yüksek sesle okudum. "Varlıkları yok edecek güçte olan dondurucu kış günü cansız ağaca fısıldayan usta ve ayrılmaz yedili bir araya toplandıkları an toprak, kan yağmuruna tutulacak. Şeytan her şeyi yok etmek için yeniden uyanacak."

Okuduğum cümleler kulağımda yankılanırken görüntü hafiften buğulanmaya başlamıştı. Bakışlarım Magnus ve Harold'a kaydığı zaman ikisinin de beklenti dolu gözlerle bana baktığını gördüm. Ne yapmalıydım? Bu durumdan nasıl kurtulmayı planlıyorlardı?

Different Worlds|BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin