Kyle gözlerini zorlukla açmaya çalıştı. Kulakları çınlıyor ve başındaki ağrı odaklanmasına engel oluyordu. Gözlerini kırpıştırıp nerede olduğunu hatırlamaya çalıştı. Sislerin arasından dev yeşil batarya gözüküyor, gökyüzünde yüzükler uçuşuyordu. Mogo, Mogo'dayım.
Kyle yattığı yerde kalkmaya çalıştı. Ellerindeki kanı görmesiyle irkildi. Ellerini üzerinde dolaştırıp kendini yokladı, başındaki yara dışında ciddi bir yarası yoktu. Ellerimdeki benim kanım değil.
Kyle gözlerini kısıp etrafa bakınmaya çalıştı. Kumral saçlı biriyle Saint Walker savaşıyordu ancak Walker'da tuhaf bir şeyler vardı. Kyle elini başındaki sızlayan yere götürüp etrafına bakınmaya devam etti. John'u gördüğünde yardım için yanına süründüğünde duraksadı. John ona nefretle bakıp üzerine yıkılmış kolonu ittirmeye çalışıyordu. Seni canavar olarak görüyor.
Seni öldürmeye çalıştı. Kyle elini alnına götürüp yaradan akan kana baktı. "Beni öldürmeye çalıştın."
"Sen bunu uzun zaman önce hak ettin."
"Hak ettim mi?" Kyle yere çömeldi. "Bu birlik yüzünden her şeyimi kaybettim, John. Her şeyimi... Ama en ufak bir hatamda bana sırtınızı döndünüz, bana ihanet ettiniz. Ve buradaki kötü adam ben miyim?"
"En ufak hatan mı? Sen bir birliği öldürdün-"
"Atrocitus bunu hak etmişti!"
"Peki ya Jessica? Simon? Justice League? Onlar hak etmiş miydi Kyle? Onlar senin arkadaşlarındı ve sen hepsini teker teker öldürdün."
Dev bir ışık patlaması geldiğinde ikisi de başlarını çevirip o yöne baktı. Parallax, Saint Walker'ın göğsüne parmaklarını sokmuş tüm bedeninin korkunç bir şekilde parlamasına neden olmuştu. "Onu öldürüyor, Kyle. Parallax bir zamanlar arkadaşım dediğin adamı öldürüyor ve sen sadece izliyorsun."
"Walker beni öldürmeye çalıştı!"
"Öyle mi dersin?" John öksürdüğünde dudakları kanıyla kırmızıya boyandı ama konuşmaya devam etti. "Ona seni vurmasını ve tereddüt etmemesini söylemiştim. Arkadaşının yıllar önce öldüğünü, karşısındakinin bir canavardan başka bir şey olmadığını söylemiştim. Seni öldürme şansı vardı Kyle."
Kyle başını çevirip düştüğü yere baktı. Yanındaki beton parçaları simsiyah olmuştu ama evet, John haklıydı, Walker ona saldırmamıştı. Kyle başını tekrar çevirip acıyla haykıran Walker'a baktı. "PARALLAX YETER!"
Ama Parallax durmadı. Kyle zorlukla odaklanıp yanlarına doğru uçmaya başladı. Parallax'ı omzundan tutup geriye savurduktan sonra bir çıkıntıda yatan Walker'ın yanına gitti. "Sen... Sen iyi misin?"
Walker başını kaldırmadan konuştu. "İçinde bir yerlerde hala sen olduğunu biliyordum."
Ona güvenme, o da sana diğerleri gibi ihanet edecek.
Hayır, hayır bu sefer panik yapmayacağım. Bu sefer ona zarar vermeyeceğim. Kyle elini Walker'ın omzuna koydu. "Bana inandığın için teşekkür ederim."
"Özür dilerim." dedi ve Walker elindeki beyaz yapıyı hızla Kyle'ın karnına sapladı.
-
Yüzüne soğuk suyun çarpmasıyla Wally hızla uyandı. "Günaydın, Prenses."
Wally önce bağlı olan ellerine sonra karşısında elinde bıçakla duran Jason'a baktı. "Jay açıklayabilirim."
"Bana Jay deme!" Jason elindeki bıçağı alıp Wally'nin bacağına sapladı. "Bana Jay diyebilecek tek kişi senin yüzünden öldü."
YOU ARE READING
darkest days | kyle rayner
Fanfictionmy name is kyle rayner. i'm the white lantern. not a member of the white lantern corps, i am the leader of the sinestro corps. weird isn't it? once i was the last green lantern. i save the universe many times. but now... who's gonna save it from me?