Trainee 1/2

1K 64 12
                                    

Sehun yemekhaneye geldiğinde gözlerini kalabalığın içinde gezdirdi. Gözleri diğerlerini bulduğunda bir tepsi alarak o da sıraya girdi. Yakında Chanyeol hyung ile birlikte çıkış yapacakları için diyetisyenleri yemek menüsünü oldukça kısıtlamıştı. Bu yüzden pek seçeneği olmayan Sehun yüzünde bunlarla nasıl doyucam bakışıyla diğerlerinin yanına gitti. 

Eskiden zar zor sığdıkları masada kendine kolayca yer bulduğunda yine Xiumin'i düşünürken buldu kendini ve gözleri yakında askerde ona katılacak Kyungsoo'ya gitti. Bunu çoktan atlatmış olmaları gerekiyordu biliyordu ama nedense hiçbir zaman geçmeyecekti içindeki bu tuhaf his. 9 kişi bu masaya oturmayı planlarken şimdi 6 kişi kalmışlardı. Artık masaya sığabildikleri için mutluydu ama bu şekilde olmasını istemiyordu. 

Masadakiler bu günki rutinlerinden bahsederken Sehun kendisi gibi tabağına hüzünlü hüzünlü bakan Chanyeol'a bir bakış atıp gülmeye başladı. Başta karşısında oturan Jongin olmak üzere birden herkesin dikkati maknaeye dönmüştü.

"Seni birden neşelendiren şey ne Sehun?" 

Jongin ağzına sıkıştırdığı salatayı yavaşça çiğnerken Suho'nun sorduğu soruya cevap vermesini bekliyordu Sehun'nun. Sehun gözlerini karşısındaki esmerden çekerek Suho'ya döndü yavaşça.

"Çıkış yapmadan önceki dönemden ne kadar nefret ettiğimi düşünüyordum ki Chanyeol Hyungun tabağına attığı acıklı bakışları gördüm."

Herkes Sehun'nun yorumuna gülerken önüne geri dönmüştü. Bunun üzerine tekrar gözleri Jongin'le kesiştiğinde gözleriyle tabağını işaret ederek dudaklarını büktü. Jongin dudak büken çocuğa bakarken hızlanan nabzını mükemmel bir ustalıkla dışarıya yansıtmazken tabağındaki son et parçasına çatalını batırdı. Önce kafasıyla etrafı kolaçan ettikten sonra eti gizlice Sehun'nun tabağına bıraktı.

Sehun tabağına bırakılan et parçasına öylece bakarken Jongin'e küçük bir tebessüm verdi. Yanak kasları 32 dişini gösterene kadar gülümsemek istiyordu ama Sehun bunun biraz tuhaf kaçacağını düşünerek tebessüme indirgemişti. Hoş Jongin hiçbir şey yapmasa da Sehun tebessüm ederdi.

"Hyung, sanırım bunu yemesem daha iyi."

"Bir parça et sadece. Çok çalışıyorsun bir yerde bayılıp kalacaksın diye korkuyorum."

"Şey çalışmak demişken... Takıldığım bazı dans hareketleri var. Belki bana yardım edebilirsin diye düşünüyordum."

"Hareketleri bilen birinin yardım etmesi daha iyi olmaz mı?"

"Chanyeol Hyungdan mı yardım istiyim o zaman. Sen bana ne olsun istiyorsun?"

Jongin neşeli bir kahkaha atarken Chanyeol kollarını göğsünde bağlayarak ikiliye bakmıştı. "Hey! Ben de buradayım!"

"Bu da kendini Michael Jackson zannediyor herhalde"

"Sende mi Baekhyun?!" Chanyeol hayal kırıklığıyla yanına oturan arkadaşına baktığında gürültülü bir kahkaha bu sefer Chen'den çıkmıştı. 

"Yapma Hyung, Chanyeol hassas biliyorsun." Chen'nin sözleri üzerine Baekhyun ve Chen gülmeye başlarken Chanyeol da onlara gözlerini deviriyordu.

"Sen git ısınmaya başla birazdan yanında olurum." 

Sehun'nun dikkati bitirdiği tepsiden Jongin'e dönerken kafasını onaylayarak salladı. Tepsisini alarak masadan kalkarken Chanyeol da ona gülen baekchen ikilisini arkasında bırakarak Sehun'nun peşinden yemekhaneden çıktı.

Pratik odalarına doğru birlikte yürürken Chanyeol kolunu Sehun'nun omzuna atmıştı. Chanyeol'un çoğu zaman gerçek bir abi gibi davranıyor olması Sehun'nun en sevdiği taraflarından biriydi. Bu yüzden grupta Jongin'e olan hislerini bilen tek kişi de Chanyeol'du. Bu başta biraz korkutucu gelse de kaistal, jenkai gibi vakalarda omzunda ağlayacak birinin olması iyi hissettiriyordu maknaeye.

One Shot Book//SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin