-"Siz ne zaman sevgili oldunuz bakayım? Ve neden en son benim haberim oluyor?" Jin sinirle konuştuğunda Jimin kıkırdadı. "Yoongi de bilmiyor hyung." Jin hayretle bakıyordu. "O neden bilmiyor?" Jimin kaş göz hareketiyle yanındaki puding yiyen Taehyung'u gösterdi.
-"Of! Şu aptal küslüğün geçmeyecek mi?"
Taehyung başını kaldırıp sinirle Jin'e baktı. "Ne diyorsun sen? O kadar kolay mı sanıyorsun?"
Taehyung Jin ile tartışırken çalan kapıyla Jimin kapıyı açmaya gitti. Herkes gelmişti. Jungkook hariç. O sonradan gelecekti.
Taehyung Yoongi'yi gördüğünde 'hah' ladı ve ayağa kalktı. "Geldi başrol. Jin hyung iyi odaklan ki aptal küslüğümü anla." Yoongi anlamazca ona bakarken ne olacağını tahmin edebiliyordu. Şuan hiç havasında değildi.
Yoongi boynundaki kulaklığını takıp kapıya gidecekken Taehyung sinirle kolundan tutmuştu. Yoongi'nin kulaklığını çekip hızla yere attı ve parçalanmasına sebep oldu. "Şu siktiğimin şeyini takmayı kes artık!" Tüm ev Taehyung'un bağırışı ile dolarken Yoongi olacaklara kendini teslim etmişti.
-"Eziktin Min Yoongi. Eziktin. Hiç kimsen yoktu ve seni seven tek biri bile yoktu! Zavallı biriydin Yoongi. Seni kimse sevmezken ben seninle arkadaş olmak istedim! Sen tek bir kişiyi bile kabul etmezken yanına geldim ve arkadaşın olmak istediğimi söyledim. O an ağlıyordun. Sanırım boşluğuna geldi ve kabul ettin?" Taehyung kıkırdadı ve devam etti. "Her derdini bana anlatmaya başladın. İkimiz o kadar yakın arkadaştık ki! Aramızı hiçbir şey bozamaz sandım! Ah, ne aptalım ama? Hayatımda Hoseok'tan sonra ilk defa bu kadar değer verdiğim bir arkadaşım oldu. Sonra ne yaptın Yoongi?"
Yoongi'nin gözyaşları odanın zeminini ıslatırken Yoongi daha fazla duymak istemiyordu.
-"Yüzüme bile bakmadın. Sana bir şey dediğimde kafanı çevirdin, duymamazlıktan geldin! Sana bir şey sorduğumda cevap vermek yerine o sikik kulaklığı taktın! Artık beni istemediğini düşünmeye başlamıştım. Ama diğerlerine de öyle davrandığını öğrendim. Yoongi ne kadar üzüldüğümden haberin var mı? Acaba Yoongi artık beni istemiyor mu? Ona yanlış bir şey mi yaptım? Tek düşündüğüm şeyler bunlardı. Bir de aptal bir veda mesajı attın. İntihar edecektin. O an ne kadar korktuğumu anlatamam. Sen yalnızca bencil bir aptalsın Yoongi. Se-"
-"KES ŞUNU!" Yoongi'nin hıçkırıkları arasından bağırması ile Taehyung susmuştu. "Yalvarırım sus artık. HEPİNİZ SUSUN!" Yoongi koşarak evden çıktığında Yugyeom peşinden gitmişti. Yoongi'nin her kriz geçirdiği anda onun yanında olmuştu. Yoongi'nin ne yapacağı belli olmuyordu çünkü.
-"Aferin Taehyung." Hoseok bir kaç kere alkışladı. "Yoongi'nin sorunları olduğunu biliyorsun. Yugyeom'dan öğrendiğim kadarıyla Yoongi'nin hayatındaki en korktuğu şey, kalp kırmak. O, bizi düşündüğü için eskisi gibi davranmayı tercih etti. Eskisi gibi davranırsa, bizim mutlu olacağımızı düşündü. Nasıl ona bencil dersin? Bizim kalbimizi kırdığını anladığında intihar etmeye kalktı. Bu bencil hali mi? Bir an önce Yoongi'yi bulup ondan özür dilesen iyi edersin."
Hoseok evden çıktığında Taehyung iç çekti. Hoseok öyle diyince, mantıklı gelmişti. Kendine küfürler etti ve evden çıktı.
-------
-"Yalnız kalmak istiyorum, anlamıyor musun? Bir şey yapmayacağım. Yalnızca odama gideceğim, tamam mı? Sen de odana git. Uykun gelmiştir. Geç oldu."
Yoongi odasına gittiğinde Yugyeom da mecburen odasına gitmişti. Yoongi dolaptaki içkilerden aldı ve odasından çıkıp çatıya ilerledi. Çatıda kilitli kalmaktan korkmuyordu. Zaten hava da o kadar soğuk değildi.
Çatıya geldiğinde çatının ucuna oturdu ve ayaklarını sallandırdı. Aşağı baktığında gördüğü yükseklik onu korkutmuyor, aksine zevkle izliyordu.
Uzun süre sonra elindeki içkiler bitince ayağa kalktı. Manzarayı izlerken açılan kapıyı duymamıştı. "Yoongi! Ne yapıyorsun?!" Taehyung bağırdığında Yoongi korkmuş, düşme tehlikesi yaşamıştı.
Hemen aşağı inmiş ve ona koşan bedeni izlemişti. Taehyung ona sarıldığında biraz sendelemişti. "İ-intihar mı edecektin yine? Tanrım..benim yüzümden! Özür dilerim. Gerçekten özür dilerim. O-oradan atlasaydın b-" Yoongi işaret parmağını Taehyung'un dudağına götürdü. "Şş. İntihar falan etmeyecektim. Yalnızca içip kafamı dağıtmak istedim, tamam mı? Bir daha öyle bir hata yapmam. Seni zaten çok kırdım. Ben, gerçekten çok üzgünüm."
Yoongi son cümlesinde başını aşağı eğmişti.
Taehyung ona sarıldığında Yoongi de kollarını ona sardı. Kilit sesi onları ayırmıştı. "Bu sefer kurtarıcım ile kilitli kaldım demek."
-"Bizim kurtarıcımız kim olacak acaba?"
-"BİZ!" Aniden gelen sesle ikisi de kapı tarafına bakmıştı. Gördükleri şeyle ikisi de şaşırmıştı.
Yugyeom, Jin, Hoseok, Jungkook, Jimin brandanın olduğu taraftan çıkmış, koşa koşa geliyorlardı.
Yoongi ve Taehyung kıkırdadı.
7 kişinin arasında bir küslük kalmamıştı.
-"Sessiz olun be!" Gelen sesle hepsi etrafa bakmışlardı. Jungkook çatıdan baktığında penceresinden kafasını uzatmış, ona el sallayan Namjoon görmeyi beklemiyordu.
Biraz sarkıp eliyle Namjoon'ubn kafasına vurmuştu. "Çıkarsana bizi buradan."
Diğerleri de Namjoon'a bakarken gülüyorlardı."Geliyorum!"
Kısa süre sonra Namjoon elindeki abur cuburlarla çatıya gelmişti. Yedek anahtarla açmıştı çatıyı. Sabaha kadar orada oturup eğlenmişlerdi.
Artık Jungkook'un da Namjoon ile bir sorunu kalmamıştı. Hatta Jin ile yakınlaşmaya başladıklarını farketmişti.
Bu çatlak çocuk, 7 kişilik arkadaş grubunun içine sıyrılmış, eğlencenin üzerine eğlence katmıştı.
-SON-
yeni bir hikaye yazıyorum sizce hangi ship olsun?
taekook?
yoonkook?
taegi?
diğer?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
roommate | yoonkook ✔
Fanfiction-"Ben bu hayalet ile aynı odada kalmam!" #1|yoonkook #1|kookyoon