Okuldan sonra Harry'nin gelmesini beklemeden eve gittim.
Köşeye sıkışmış hissediyordum,aslında bakarsanız ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum.
Üstümdekilerden kurtulup küvete girdim. Ne hissettiğimi bilmiyordum ama bana neyin iyi geleceği konusunda emindim.
Gözlerimi tavana diktim. Tanrım...bugün olanlar konusunda ne yapacağımı bilmiyorum. Aslında,onu abim olarak görmüyor oluşumun ortaya çıkmasında ne gibi bir sorun olabileceği kafamı karıştırıyordu. Ona aşık olmam...bu insanları rahatsız edecek miydi?
Hem Harry eninde sonunda bunu öğrenmek zorunda kalacaktı.
Gözlerimi kapattım. Düşünmek beni çok yoruyordu.
Yaklaşık bir saat sonra banyodan çıktım. Ve Harry'i yatağımda buldum.
"Özel hayata saygı diye bir şey duydun mu? Yani,merhaba? Çıplakta olabilirdim."
Göz devirdi.
"Şu anda öyle sayılırsın. Ve her türlü bu umrumda değil."
Ayaklanıp yanıma geldi.
"Olivia,biraz konuşmaya ne dersin?"
Yutkundum.
"Ne konuda?"
Bunu söylerken kekelemiş olma ihtimalim yüksekti.
"Lexi ve beni konuşurken gördüğünü biliyorum."
Göz devirdim.
"Oh,şu mesele." Yanından geçip,dolabımın önüne geldim. Önüme gelen ilk şort ve tişörtü çıkardım.
"Bak Harry,gerçekten umrumda değil. Bunu bir kere konuştuk ve beni dikkate almadın. O halde daha fazla hakkında düşünmeyeceğim."
Yavaş adımlarla peşimden geldi.
"Yemin ederim ona sadece rastgele biri olduğunu anlatmaya çalışıyordum,Olivia." Kolumdan tuttu ve beni kendine bakmaya zorladı.
"Yemin ederim."
Yeşil gözleri üstümdeyken onu affetmemek çok zordu.
"Sana inanıyorum," dedim. "Ve...eğer ona karşı bir şey hissedersen," Tanrım! Buna devam etmek çok zordu.
"Bunu sadece açıkça söylemen yeterli. Etrafında dolaşıp seni rahatsız etmeyeceğim."
Gülümsedi.
"Bir şey hissetmek mi? Hayatım,komik olma. Ben duygularımı sevişirken kullanmayı tercih ediyorum."
Göz devirdim.
"Mide bulandırıcısın."
Gözleri havlumu buldu.
"Neyse...hâlâ çıplaksın. Olay daha garip bir hâl almadan giyinsen iyi olacak,benim için sıkıntı değil fakat Loren geliyor. Ve söylemeliyim ki sana sinir bozucu bir şekilde takık."
Güldüm.
"Tatlı çocuk,öyle değil mi?"
Kaşlarını çattı.
"Tabiki değil! Saçmalıyorsun."
Kapıyı gösterdim. Göz devirip dışarı çıktı. Bende hızlıca aldıklarımı üstüme geçirdim ve aşağıya indim.
"Hey,Olivia. Tanrım,duştan sonra çok güzel göründüğünü söylemiş miydim? Bilmen gerekiyor!"
Güldüm ve yanlarına oturdum.
"Teşekkürler,James."
Harry kaşlarını çattı.
"Loren ona soyadıyla seslenilmesinden nefret eder,Olivia."
Dudağımı dişledim.
"Oh,bilmiyordum."
Loren Harry'e dönüp suratını astı.
"Ah,hayır Harry. Başka bir Loren'la karıştırıyor olmalısın çünkü ben ismimden çok soyismimi kullanıyorum,bildiğin üzere."
Harry ayağa kalkıp Loren'ın kolunu tuttu.
"Biz çıkmıyor muyduk?"
Loren dudaklarını büzdü.
"Ah,sikeyim,doğru. Görüşürüz,Olivia."
Gülümsedim.
"Hoşçakal!"
Harry onu önden yollarken bana döndü.
"Bunu geldiğimde konuşacağız."
Dudağı ve yanağı arasında bir yere öpücük bıraktım. Elimden en fazla bu kadarı geliyordu.
"Sabırsızlanıyorum." fısıldayarak konuştuğumda yüzünü gevşetti. Tanrım,onu etkilediğime yemin edebilirim.
Bir şey söylemeden evden çıktığında yine yalnız kalmıştım.
Aklıma Lexi'yi aramaktan başka yapacak bir şey gelmiyordu,ki bunu da artık yapamazdım.
Dışarı çıktım. İçecek bir şey almaya gidebilirdim.
Yol üstünde herhangi bir yere girdim. Birkaç kişilik sıra yaklaşık 2 dakika içinde bana geldiğinde siparişimi vermeye hazırdım.
"Buzlu soğuk çay istiyorum," dedim. "Meyve aromalı olandan."
Kasiyer çocuk gülümsedi.
"Buranın en nadir içilen şeyi ve tebrikler,ben de çok severim."
Güldüm.
"Bitkilerin güzelliğinden yararlanmayacaksak neden yaşıyoruz ki?"
Uzattığı çayı alıp,parayı uzattım.
"Benden olsun,lütfen. Bir daha karşılaştığımızda bana bir soğuk çay borçlu olmanı isterim."
Gülümsedim.
"Anlaştık."
Ordan çıkıp hızla eve gittim.
Başka biriyle flört ederken içimde oluşan şu tuhaf hissi durdurmanın bir yolunu bulmalıydım.
...
Harry birkaç saat sonunda eve dönebilmişti. Aşırı sıkılmış ve acıkmıştım. Koltukta uzanırken içeri girdi ve alnımı öptü. Pekâlâ,başka bir şeyi tercih ederdim.
"Açım," dedim. "Yemek yiyelim."
Ani tepkime gülerek karşılık verdi.
"Hoşbulduk ve evet ben de açım."
Dudaklarımı büzdüm.
"Pizzaya ne dersin?"
Suratını buruşturdu.
"Dün yedik. Sana dışarıda bir şeyler ısmarlamama ne dersin?"
Koltuktan kalktım.
"Bunu bir randevu olarak kabul ediyorum."
Harry güldü.
"O şeref bana ait,hanımefendi."
Dışarıdan oldukça sakin görünmeye çalışsamda,içimden kalp atışlarımın duyulmaması için dua ediyordum. Bana ne yapıyorsun Styles?
...
Selam! Gününüz güzel geçsin diye bölüm atayım dedim,öpüldünüz 🥳

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stepbrother//H.S
Fiksi Penggemar"Olivia...Gitmemi istiyor musun?" Dudaklarımı birbirine bastırdım. Hayır, istemiyordum, ama kalması beni öldürüyordu. Bir şey söylemedim. Bir süre sonra onu arkamda hissettim, kollarını sıkıca belime sardı ve omzuma küçük bir öpücük bıraktı. "Ben gi...