Yine o kız çocuğunu görüyorum. O kız çocuğu ben miyim yoksa bir başkası mı bilmiyorum. Yüzünü göremediğim kişilere içten bir gülümseme sunuyor. Sonra beyazlar giyinmiş o küçük kız çocuğunun suratındaki o gülümseme yavaş yavaş siliniyor. Bir an zaman geçiyor ,sanki bir rüzgar esiyor. Küçük kız çocuğunun elbisesinin kanlar içinde kalmış ve yırtılmış olduğunu görüyorum. Elleri ve yüzü ona ait olmayan kanlarla yıkanmış gibi duruyor o küçük bedeninde. Etrafıma baktığımda en ufak bir ışık kaynağı olmadığını görüyorum. Bunun sebebini şuan kaldığım odaya bakınca tahtalarla kapatılmış pencereler olduğunu anlıyorum. Sonra o kız çocuğuna geri dönüyor bakışlarım. Her iki elinde de başka bedenlere ait olduğunu düşündüğüm elleri tuttuğunu görüyorum.
Yine aynı rüyayla ve yine aynı sonuyla beraber bunun bir düş olduğunu anlamam kısa sürmüyor. Anlam veremiyorum rüyamda gördüğüm o kız çocuğuna, üstündeki kan izlerine.
Gördüğüm rüyanın vermiş olduğu o şok etkisini biraz olsun attığımda bedenimin terden sırıl sıklam olduğunu hissettim ve banyoya girip duş aldım. Banyodan çıktığımda saatin dokuzu on beş geçtiğini gördüğümde dudaklarımdan küçük bir inilti koptu. Patronuma kahvaltı hazırlayamamıştım ve onun işe gidiş saatide epey geçmişti. Hızla giyinip aşağı indim.
Ben bu kadar geç kalınca o da kahvaltıyı beklemeden çıkmıştır bence. Ben içimden kendime geç kaldığım için belâlarımı okurken merdivenlerden de aynı hızla iniyordum. Merdivenlerden inerken mutfakta gördüğüm kişi yüzünden durmuştum. Bu oydu , sırtı bana dönüktü ve ben yüzünü görmesemde yapılı vücudundan gideri olduğunu anlamıştım.
Bu saçma sapan düşüncelerimi kafamın içinde öldürüp, onu hiç kimsenin bulamayacağı bir yere gömdüm.Peki bu adam niye bu saatte hala buradaydı. Yoksa bu adam sırf beni azarlamak için mi bu saate kadar beklemişti? Bu kadarı fazla olurdu. Biraz geç kaldım diye böyle şeyleri yaşamak zorunda değildim.
Allahım ya beni işten atmaya kalkarsa?
Belki de Yağız'ı arayıp ona pilav partisi vereceğimi söylemeliyim. Durun bir dakika. Neden kendimi kötü senaryolara hazırlıyordum ki ben?Cesur bey hastalanmış ve bu yüzden bugün işe gitmiyor olabilir. Yada ofisteki işlerini evde bitirmek istemiş olabilir.
Ne bileyim, sırf beni işten atmak için bu saate kadar beklemiş olamaz ya bu adam. N'olur olmasın.
Bi an aklıma gelen o şeyle ürktüm ve hızlı hızlı nefes alıp, verdim. Ben şuan gerçekten, gözle görülür bir şekilde bir insanla aynı evdeydim. Ben bunu yapabileceğimi ve kendimi hazır hissetmediğimi Osman beye söylerken hata etmiştim. Galiba korkumu yavaş yavaş yenmeye başlıyordum. Ya da ben öyle olduğunu zannediyordum. Aramızda ne kadar mesafe olsada şuan bir insanla aynı evi paylaşıyordum.
Böyle düşününce birdenbire nefesim kesildi , kalbim sıkıştı ve ben krizimi önlemeye çalışırken merdivende olduğumu unutup kendimi yerçekimine doğru bıraktım.
Allahtan son basamaklardaydım da kendime çok zarar vermemiştim. Yere düşerken çıkarttığım ses sonucu Cesur bey ocakta uğraştığı şeyi bırakıp bana dönmüştü. Üzerindeki mutfak önlüğü elindeki spatulasıyla tam bir ev erkeğiydi. Düşündüğüm gibi baya yakışıklıydı da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOYKA
Dla nastolatkówBir ev düşünün; ıssız ve tenha. Sanki dünyanın bütün kötülüğü ve kasvetli havası ona bulaşmış gibi. Küçük bir kız çocuğu düşünün; yaşamı boyunca en güzel anıları olarak hatırlamak istediği şeyleri o evde unutacak. Bir çocuğun görmek istemeyeceği şey...