Bölüme başlamadan, 🗝️ alayım
|||
🥀
Ellerimin arasında tuttuğum salatayı donatılmış masanın üzerine koyarak babamın hemen yanına geçip oturdum, "Babacım salatayı ben yaptım, ekşi ekşi hem de," diye mırıldandım gülümseyerek. "Bakalım beğenecek misin? Beğenmezsen küserim bak."
Babam masada baş köşeye oturmuş beni izliyordu, bu cümlemden sonra yanağımdan makas alarak gülümsedi, "Sen yaparsın da ben beğenmez miyim prensesim," diye konuştu. "Tabikide beğeneceğim hatta annenin yemeklerinden önce senin salatanı yiyeceğim."
Annem ellerini kağıt havluyla kurularken göz ucuyla bana baktı, "Salatayı ben doğradım hanımefendi bir sosunu ayarladı diye hemen de havalara giriyor," Diye benimle eğlendiğinde babamla karşılıklı güldüler.
"Ama anne ya!" Diye çemkirdim. "Söz vermiştin, babama söylemeyecektin."
"Aman ne dedim kız sanki," dedi kısık sesle, anneme kötü kötü bakarken o sadece gülümsedi babam çoktan salatayı yemeğe başlamıştı bile, "Salatanın doğranma şekli berbat ama tadı harika, tadından benden geçerli not aldı." Bu sözlerle birlikte elimde olmadan kocaman gülümsedim, "Afiyet olsun babacım."
Annem de masaya oturmadan kısaca yemekleri servis ettiğinde akşam yemeğimizi yemeye başladık, ailemin yanında çok huzurluydum kendimi çok iyi hissediyordum ve bir gün olur da onları kaybedersem diye ödüm kopuyordu. Sıcacık mercimek çorbamdan bir kaşık alarak mideme indirdim ikinci bir kaşığa uzanamadan kalbime derin bir sancı girdiğinde kasıldım annemlere belli etmemek adına sakin kalmaya çalışırken masada duran su bardağına uzandım, hayır hayır şuan değildi lütfen.
Kendime içimden sakinleştirici sözler söyleyerek derin nefesler almaya çalıştım, son günlerde kalp kasılmalarım çoğalmıştı daha da çok çoğalacağını biliyordum çünkü doktorun bana biçtiği zamanın sonuna geliyordum. Annem ve babam doktorun bu söylediğinden sonra mümkünmüş gibi daha da üzerime titriyorlardı, bana pek belli etmeseler de ikisi de her gün, her saniye kahroluyordu. Doğruyu söylemek gerekirse ailemi benim yüzümden bu halde görmek beni öldürüyordu, yıllarca benim yüzümden gezmedikleri hastane, konuşmadıkları doktor, yatırmadıkları para kalmamıştı ve şimdi bu emeklerin hepsi birkaç ay içinde çöp olacaktı, ben ölecektim.
Ölmek, çok kolay dile geliyordu ama yaşamak da kolay olacak mıydı pek sanmıyordum. Bundan birkaç hafta öncesine kadar arkamdan ağlayacak annem ve babam olacaktı sadece ama ben bencillik ederek birini daha arkamdan ağlatacaktım, onu üzecektim. Bazı geceler kendime çok kızıyordum, sırf Cihangir'e olan duygularımı dizginleyemediğim için onu da benim acımın arkasından sürüklemiştim. Beni sevmesini içten içe istiyordum, onun tarafından sevilmenin nasıl bir his olduğunu merak ediyordum öte yandan ise ben öldüğümde, benden bahsederken sevdiğim kız öldü demesini de istemiyordum onun kalbinde sonsuz bir acı bırakmak isteyeceğim son şey bile değildi.
"Prensesim iyi misin?" Diye sordu babam ilgiyle, gözlerimi yerden kaldırarak ona baktım, hemen gözlerinde safderun bir korku belirmişti eli ayağı birbirine dolanmıştı bile, anneme baktım sonra nefesi kesilmeye başlamıştı her an ağlayacak gibiydi onların bu hali içime bir iğne batırdı, hakkım yoktu ki onlara bunları yaşatmaya. "İyiyim," diye mırıldandım kasılmalarımın bittiğini fark ederek. "Sadece çorbamın biraz soğumasını bekliyordum."
"Doğru söyle annecim, bir yerin ağrımıyor değil mi?"
Zoraki bir şekilde gülümsedim. "Turp gibiyim maşallah," Annem ve babam iç geçirerek birbirine baktı, bakışlarımı önüme eğdim çorbamdan bir kaşık daha alıyordum ki masanın üzerinde duran telefonuma mesaj geldi heyecanla telefonumun ekranına baktığımda Cihangir'in mesaj attığını gördüm, yüzümde kocaman bir sırıtma oluşurken annem ve babamın bana tip tip baktığını fark ettim. "Banka..." Diye geveledim. "Banka borcumu ödemem için mesaj atmışlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Texting| Umutsuz Çığlıklar Mezarlığı.
Chick-LitBilinmeyen numara: Seni sevdim Fernweh... Sana körü körüne bağlandım. Seni gökyüzünden daha çok sevdim, seni yıldızlardan daha çok sahiplendim. Seni çürümüş kalbimle, sapasağlam sevdim Fernweh. (01.34)