Deniz ' i sanki hep istemiştim. Hep ondan farklı birini beklesemde aslında istediğim oymuş. Şimdiye kadar sanıyordum ki : zor ve farklı şeylerle mutlu olabilirim. Ama omzu güven veren biri nasıl güzel olur , hiç görmemişim.
Zaman hiç benzemeyeceğimi düşündüğüm birine dönüştürmüştü beni. Dik yokuşlar , zor engebeler , uçurum kıyılarını isterken , şimdi sıradanlığın huzurunu merak ediyordum.
Ben hiçbir zaman tek bir şeye ait olmamıştım. Bir tarafım simsiyahken bir tarafım hep kar beyazdı. Aynı anda iki tarafıda istiyordum.
Hazırlanıp dışarı çıktığımda Deniz ile göz göze geldim. Arabasına yaslanmış beni bekliyordu. Siyah kot ve gri tişört giymişti. En sevdiği renk griydi. Ben simsiyah giyinmiştim. Topuklularımın tok sesi sokakta yankılanıyordu.
" Her zamanki gibi çok güzel görünüyorsun. "
" Teşekkür ederim. Hâlâ iltifat aldığımda ne yapacağımı bilemiyorum. "
Arabada bilinmezliğe doğru ilerliyorduk. Ben artık kızı kurtaran güçlü erkeğe değilde , kızla erkeğin uyum içindeki dansına inanıyordum.
"Deniz benim hakkımda ne düşünüyorsun ? "
"Senin hakkında ne düşündüğümü bilmiyorum ama bizi ayrı düşünemiyorum. Senden bedenim ayrı kalabilir , ruhum kalamaz."
" Bende seni seviyorum."
Bu itiraf dilimden nasıl dökülmüştü bilmiyorum. Onun beni sevmesini istiyordum. Onu çok sevmek istiyordum. Onun bu uzak gibi görünen yakınlığı bana çok gerçek geliyordu. Bu bir peri masalı değildi. Güzel olmasada olurdu. Gerçek olsundu.
Şehrin uzağında yeşil ıssız bir alana geldik. Burası bizim kaçtığımız yerdi. Yıldızlar en güzel burdan gözükürdü. Ben en çok ona yakışırdım. Arabayı gelişigüzel bıraktı. Çimlere uzandık. Ben onun yanında hiç konuşmadığım kadar konuşmak istiyordum. Susmanın ağırlığı yıllarca omzumu çürütmüştü.
"Biz seninle hem hiçiz hem de her şey. Ben romantik biri değilim ama seninle her anımız güzel olsun istiyorum. Biz burada yan yana hiç konuşmasakta olur."
Beni hep sessiz bulan deniz şimdi itiraflarımla şaşırmıştı. Her insanın keskin virajları olurdu. Hayatının yönünü değiştirmek istediği anlar. Ben şu sıralar tamda o anları yaşıyordum. Herşey tersine dönsün istiyordum.
"Keşke şimdi zaman dursa hep bu anda kalsak. Hiç kimse olmasa. Yalnız biz olsak."
Gözlerime bakarak söylediği bu sözlerin hayatım boyunca unutamayacağım sözler olacağını bilemezdim. Farkında olmadan nasılda içime işlemişti.
"Sen benim şimdiye kadar hayallerime ulaşan tek kişisin. Hep öyle kalacaksın."
"Tuğba bugünki cesaretini neye borçluyuz, acaba? Bekle bu güzel anlara bir de ses ekleyelim. "
Deniz elinde gitarıyla geri döndü. Gitar ve ney çaldığını biliyordum ama bana hiç çalmamıştı.
KARA GÖZLÜM SEKSENDÖRT
Onu büyülenmiş gibi izlemiştim. O benim hayalleri için mücadele etmiş halimdi. Aramızdaki fark onun hedefleri için savaşmasıydı. Ben pes edip ağlayan taraftım. Çok güçlüydüm ama güçsüzdüm de. Fakat güçsüz tarafımı çok az kişi bilirdi. Umduğum gibi sonuçlanmayan şeyleri kendi tercihim gibi gösterirdim. Hata yaptığımı kimseye itiraf etmezdim. Gururdan yıkılmayan duvarlarım vardı. Herkes yıkamazdı.
"Seni her şeyden çok seviyorum. Biliyorum göstermekte iyi değilim. Çoğu zaman yanında olamıyorum ama benim için çok değerlisin."
Bunlar benim yıllarca duymayı beklediğim sözlerdi. Bir kişi , tek bir kişiden bunları duysaydım belki bambaşka biriydim.
"Deniz sende benim için çok değerlisin. Senin yanındayken olduğum kişiyi seviyorum. İyiki varsın."
Ve böyle güzel anları hep telefon bozardı. Eliöizden düşmeyen bu alet olmasaydı belki her şey çok daha güzel olurdu. Bu kadar çabuk tükenmezdik.
"Annem iyi mi? Hemen geliyorum Aslı. Sen yanından ayrılma."
"Tuğba özür dilerim. Gitmem gerek annem iyi değilmiş , seni bırakayım."
"Gerek yok. Ben taksiyle giderim. Sen çabucak git."
Aceleyle gitti. Ben buydum işte. Böyle derdim ama gittiğinde kendimi yalnız hissederdim. Önemsenmediğimi düşünürdüm. Karşımdakinin aklının ucundan geçmese bile. Benim insanlardan beklediğim tam bir aidiyetti. Belki bencilceydi. Ben böyleydim. Zor bir bulmacaydım.
Tek bir kişiyle mutlu olacağımı düşünürken karşımdakide tek bir benle yetinmeliydi. Ne kadar güçsüz olsamda.
****
Bildiğim buraya yakın olan bir taksi durağını aramıştım ve evime dönmüştüm. Yalnızlıktan şikayetçi olduğumu söylesemde düşüncelerimle baş başa kalmayı bazen seviyordum. Ama bugün düşüncelerimle savaşta bir yardımcıya ihtiyacım vardı.
"Alo , Sare."
"Tuğbiş"
"Ben seni özlemiş olabilirim. Birazcıkta konuşmaya ihtiyacım olabilir. Asafcığını ekip gelemez misin ? Şimdi."
"Tabiiki de ekerim."
"Canımsın."
Giyinip süslenip Sare' yi beklemeye başladım. Yaptığım kekten koydum mutfağımdaki masaya. Bu masada dedikodu yapmak bir başkaydı. Neyseki çok geçmeden zil çaldı.
"Hoşgeldin Sariş. Acil durum masası hazır."
"Yine kafandakilerin bilinip onaylanmaya mı ihtiyacı var?"
"Hem kararsız olup hemde duygularımla hareket ediyor olmam çok yorucu Sariş."
"Sariş ne be. Bundan anlıyorumki çok kötüsün."
Dedikten sonra bir kahkaha koyuverdi. Bu onun ortamı yumuşatma şekliydi.
"Masaya geçelim anlatırım Sariş."
Bir sürü zararlı şeyle masayı donatmıştım. Bugün kaloriler serbestti.
"Şey birde kahvesiz olmaz, bilirsin."
Kahvelerimizi koyduktan sonra nasıl giriş yapacağımı bilemedim.
"Evet Tuğbiş. Biliyorum konu Deniz."
Daha fazla uzatmadım.
"Evet tam olarak o."
"Sariş sence o boşlukta tutunmak istediğim bir korunak mı yoksa..."
"Onu gerçekten seviyor musun? Tuğba sen sevmediğin biriyle dışarı çıkmazsın. Deniz ile yaptığın şeyleri yapmazsın. Asıl gerçek sevgi ona hissettiğin. Yalnız sen fırtınasız denizlere alışık değilsin."
"Bilmiyorum Sare benim için mutluluk, aşk hep ulaşamayacağım yerlerde olurdu. Zor hedeflere tutunurdum."
"Çünkü zaten herhangi bir şeye ulaşmak istemezdin. Kendi elinle hiçbir şey olsun istemezdin. Sorumluluk almak istemezdin."
İnkar edecek gücü kendimde bulamıyordum. Belkide hepsi doğruydu. Ben acıdan beslenmeyi seviyordum asla böyle olmak istemesemde.
"Kendinede onada biraz zaman ver. Çocuk değil Deniz. Kendini duygularını koruyabilir. Bırak aksın gitsin her şey. Zamanla yolunuzu bulursunuz. Ama o sana cidden deper veriyor. Kişilik bunalımlarına onu kurban etme."
"Haklısın" diyip sarıldım.
Gücümün kendimden gelmesini beklerken yalnızlaşıyordum. İnsanlara anlatmazken lâl oluyordum. Kendi sonumu kendim hazırlıyordum. Yalnızlıktan korkarken kendime tuğlaları gurur ve güçten olan kaleler örüyordum. Ne zaman bitecekti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YANIMDA SEN OLMAYINCA
RomanceMutsuz ve sevgisiz bir hayata sahip birinin nasıl toz pembe hayalleri olabilirdiki?? Kapkaranlık ,umutsuz , hiç bir zaman mutlu olamayacağınızı sandığınız hayatınız ya size koskocaman bir sürpriz hazırlıyorsa? Hayattan hiç bir beklentisi olmayan, mu...