3

6 1 8
                                    

Küfür etmek, ağlamak ve buradan gitmesini söylemek  yerine dolaptan bardak alıp su doldurdum. Gözleri benim üzerimde olması rahatsız edici olmasa konuşmazdım ama bunu gözlerini üzerimden çekmesini sağlayacak kimse yoktu. 

"Gözlerini üzerimden çekersen sevinirim, beni rahatsız ediyorsun. İstediğin bir şey varsa söylemen yeterli"

"Konuşmak istiyorum" suyumu içip bardağı makineye attım.

"Seninle konuşacak bir şeyim yok ama Louis veya Harry konuşmak için ideal arkadaşlara benziyor, onlarla sabaha kadar konuşabilirsin" salona geçerken durakladım, Liam'a döndüm.

"Sana sadece arkadaşlarım için katlanıyorum farklı bir anlam yükleme sakın. Onlar olmasa aynı çatı altında seninle bir saniye durmam" salona geçip masadan telefonumu aldım. "Ben biraz hava alacağım bahçedeyim giderseniz haber verin"

Louis'in "Eşlik etmemizde sakınca var mı? Bizde sigara içmeye çıkacaktık" teklifini başımla onayladım. Bahçeye çıktığımızda Harry benimle birlikte salıncağa geldi, diğerleriyse bizim 4-5 adım ilerimizde sigaralarını yaktı. Liam yaktığı sigarasını Lydia'ya uzattığında gözlerimi devirdim. Sinirle Zayn'e seslendim. "Sana da aferin yani içmesine göz mü yumacaksın? Bob amca kötü tek bir alışkınlığı olmasın diye sana emanet ediyor, sen hepsine göz yumuyorsun" çocuklar biranda neden yükseldiğimi anlamadan şaşkınca bana bakarken "Kusura bakmayın ben yatmaya gidiyorum. Herkese iyi geceler" diyerek odaya hızla çıkarak kendimi yatağa attım. Uzaklaşmak için yalan söylemiştim ama hiç uykum yoktu. İnstagrama girerek çocukların hesaplarını takip etmeye başladım. Biraz anasayfada dolaştıktan sonra ekranı kilitleyip, telefonu kenara bıraktım.

ZAYN'İN AĞZINDAN 

Liam kendini daha fazla suçlu hissedip eve dönmek istedi ama Lydia'nın ısrarlarıyla hepimiz burada kaldık. Bugün öğretmenlerin semineri olduğu için okul yoktu ve yarın cumartesi olmasının rahatlığıyla program yapabilirdik. 

Yattığım koltuktan belimin ağrısıyla doğruldum. Alkolü  fazla kaçırmış üstüne çok geç uyumuştuk. Şimdi de onun bedelini şiddetli baş ağrısıyla ödüyorduk. Kimsenin ortalarda olmamasını fırsat bilerek banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Çocukları uyandırmadan önce Bettylerin kapısını tıklattım. Saniyeler içinde ayak sesleri duyuldu daha sonra Betty kapıyı açtı. Odaya girdiğimde dünkü kıyafetleriyle tekrar yatağın içine girdi. Peşinden ilerleyerek yatağın kenarına oturdum.

"Sana da günaydın Bebeğim. Hadi uyanın kahvaltıyı dışarıda yapalım" bir süre gözlerime duygusuzca baktı, hiç konuşmayacağını zannederken "Siz gidin benim hala uykum var" diye mırıldandı.  Üzerine eğilip yanağına küçük bir öpücük bıraktığımda gülümsedi. "Hadi ama Betty cazibeme dayanamıyorsun, şu an boynuma atlaman gerekiyordu" tekmeyle beni yere savururken "Siktir git egoist" diye gülerek bağırdı. Canım yanmasa da kalçamı tutarak sızlandım. Lydia seslerimize yataktan kalkıp bize baktı. "Zayn sen neden yerdesin ve Betty sen sabah sabah neden bağırıyorsun?" 

"Sırf doğruları söyledim diye bani tekmeyle yere attı" arkasındaki yastığı kafama fırlattı. "Zayn kıçından büyük egonu ve sahte oyunculuğunu da alıp gider misin?" nevresimi kafasına geçirerek yatağa gömüldü. Lydia umursamazca kalkıp banyoya girdi. Bende aklıma gelen fikirle sinsice güldüm. Madem güzellikle kalkmıyordu bende kendi yöntemlerimi kullanarak kaldırırdım. Nevresimi üzerinden çekerek Betty'i bacaklarından tutup sırtıma attım. Kıçıma yumruklar atması ve çığlıklarıyla merdivenlerden inerken çocukları çabalamadan uyandırdığımı farkettim. Kahkahalardan bizi izlemeleri neşemi daha fazla yerine getirdi. Betty'i kucağımdan indirip kolumun altına sıkıştırdım. Fena halde bozulmuş saçlarını düzeltti.

I Will Always Love You II L.P IIWhere stories live. Discover now