7

4 0 0
                                    

Cafe'ye geçip oturduğumuzda camdan dışarıyı izlemeye başladım. Ne kadar dışarıdaki insanları izledim bilmiyorum, Liam'ın sesiyle kendime geldim.

"İyi misin? Sesleniyorum ama cevap vermiyorsun, bende senin için bitki çayı istedim. Eğer başka bir şey içeceksen iptal ettirebiliriz" başımı iki yana salladım. "Sorun yok, iyiyim. Sadece dalmışım ve çay için teşekkürler" tebessüm ederek masada duran ellerime uzanıp kendi elleri arasına aldı. Baş parmakları ellerimin üstünü okşarken, ellerimi çekip çekmeyeceğimi yüzümden anlamaya çalışıyordu.

Evet onu dinlemeye karar vermiştim ama bana yaklaşmasına izin vermeyecektim. Bu kararı evde vermiş olduğum halde şuan arkasında duramıyordum. Ellerinin naifliği ve sıcaklığından uzaklaşmama engel olan içimdeki hisse engel olamıyordum. Ellerimi çekmeyeceğimi farkettiğinde dudaklarında belli belirsiz bir tebessüm oluşmuştu ama hala tek kelime etmeden gözlerini ellerimize çevirdi ve gergin olduğunda hep yaptığı gibi dudağını kemirmeye başladı. Garsonun gelip siparişlerimizi bıraktığının bile bilincinde değildi. Neden iki elimi çekmek yerine sadece çayımı içeceğim elimi ellerinin arasından çektim bilmiyorum ama bu hareketim onu kendine getirmiş olmalıydı ki boğazını temizleyerek yüzüme çevirdi bakışlarını. Diğer elimi de çekmemden korkarak hala ellerinin arasında olan elimi daha sıkı tutmaya başladı. 

"Bilmem farkında mısın ama sıkılmaya başlıyorum. Eğer konuşmayacaksan kalkıp gideceğim"

"Pekala nasılsa ben anlatmazsam beni asla affetmeyeceksin" kendi kendine keyiften uzak güldü. "Gerçi anlattığımda da affetmeyi geçtim adımı bile duymak istemeyebilirsin ama en azından bu gerçeği öğrenmeye hakkın var. Sadece şunu unutma böyle olmasını inan bana asla istemezdim ve yaşanması beni de çok üzdü. Anneni benim ne kadar çok sevdiğimi biliyorsun değil mi?" konu anneme geldiğinde çay fincanını tutan elim titredi. Sadece başımı sallayabildim çünkü annemle Liam birbirlerini çok severdi buna adım gibi emindim. "Annene vurduktan sonra ölüme terkedip kaçan sürücü benim amcamdı ve ben bunu öğrendiğimde karşına çıkamadım çünkü beni suçlamanızdan, istememenizden korktum. O sıralar Harry, Louis, Zayn ve Niall'ın ailesiyle benim ailem şirket kurdular. Yaser amcalar hariç hepimiz gittik. Amcamın fazlasıyla suçu varmış cezasını aldı zaten, girdiği delikte onun yaptıklarını bilenler öldürmüşler"

Liam konuşmasını bitirdiğinde onunla birlikte ağladığımı farkettim. Elimi Liam'ın elinden çekerek iki elimle yüzümü kapattım. Artık hıçkırıklarımı engelleyemiyordum. Bize vuranın başka biri olduğu söylenmişti yoksa Liam'ın amcasını tanırdım. Üstelik vuran kişinin hastaneye götürdüğünü söylemişlerdi ama hepsi yalanmış. Eğer gerçekten kaçmasaydı ve götürseydi annem şuan yaşayabilirdi. Canım artık annem için daha fazla acıyordu. Öyle çok acıyordu ki eğer o adam ölmemiş olsaydı kesinlikte bir yolunu bulup onun ölümüne ben sebep olurdum.

Masadan kalktığımda Liam kolumu nazikçe kavradığında kızarmış gözlerimiz buluştu. Dudaklarında sadece "Gitme" kelimesi döküldü.

Onun tek suçu kendine haksızlık ederek beni- bizi bırakıp gitmesiydi. Hem gerçek suçlu cezasını çekmişti hem de artık sevdiğim adamın ellerine dokunmuşken, kokusunu almışken istesem bile artık gidemezdim.

Sandalyemi düzelterek Liam'ın yanına oturdum ve kollarımı boynuna sıkıca doladım. Bir elini belime sararken diğeriyle saçlarımı okşamaya başlamıştı.  

"Bir daha beni bırakıp gidersen seni öldürürüm" hıçkırıklarımın arasından zorla konuşabilmiştim. "Bir daha seni asla bırakmayacağım, aynı hatayı yapmayacağım"

...

"Çok acıtıyorsun canımı, biraz yavaş ol yoksa ölece-" Liam'ın kartopu saldırısından kaçmaya çalışıyor, diğer yandan da çığlık atıyordum ki ayağım bir şeye takılınca yüzüstü yere yapışmıştım. Benim düşmem üzerine Liam tekrar kahkahalar atmaya başladı.

I Will Always Love You II L.P IIWhere stories live. Discover now