Asansör aniden durduğunda başta tepki vermedi. Gözlerini gözlerimden çekti.
Sonra etrafına bakındı, en son da tekrar bana döndü ve baştan aşağı inceledi.
Benim ineceğim kat geldiği için mi asansörün durduğuna baktı ama bunun bir hayalden fazlası olmadığının o da farkındaydı. Asansörde kalmıştık.
Derin bir iç çekip, seslice nefes verdi. Kulaklıklarını çıkarıp, büyük biçimli elleriyle saçlarını karıştı, "Cidden bu klişe yaşandı mı?"
Ses tonu kalın ve toktu. Hoş bir tınısı vardı, şarkı söylese uzun süre dinleyebileceğim bir sesti, -ki ben bu konu da gerçekten takıntılıyımdır kolay kolay birinin sesini beğenmem- bu yüzden hayranlığımın arttığını da gizleyemem.
Ben suratına boş boş bakarken, cevap vermediğim için sinirlenmiş olacak ki, diğerlerine göre biraz daha büyük olan asansörde, üçer-dörder adımlar halinde volta atıyordu.
"Harika hem de konuşamayan biriyle,"
"Konuşabiliyorum."
Tek kaşını kaldırıp bana baktı, "En azından dilsiz değilmişsin, bu da bir gelişme."
Omuz silktim. "Alt tarafı asansörde kaldık, illa ki bizi çıkarırlar. En fazla bir saat sürecektir, o yüzden endişelenmeye gerek yok. "
Telefonumu çıkarıp, anneme mesaj attım. Bu mesajı ne kadar ciddiye alıp kontrol etmeye gelirdi bilmem ama tüm gece bile burada kalabilirdim.
Hem eve gitmekten daha iyi bir seçenekti,hemde karşımda bir afet vardı ve onu tanıma şansı elde etmiştim."En azından,telefonun şarjı bitti ya da telefon çekmiyor klişesi yaşamadık."
Söylediklerim onu güldürdü,ardından düşünceli tavrına geçti.Gamzeleri çok hoştu.
Olanları ve söylediklerimi ölçüp tartıyordu, bir süre düşündü. Dediklerim mantıklı gelmiş olacak ki, elini uzattı. "Haklısın, ben Namjoon ve sen?" Uzattığı eline bir bakış attım, hafifçe sıktım. Temastan çok hoşlanmazdım. "Soo Yun,"
Sırıttı, "Pekala, Soo Yun. Umarım müzik zevkin güzeldir, çünkü bir saatlik asansör yolculuğumuzun ilk durağı müzik zevklerimiz."