Asansör kapısından gelen seslerle, birilerinin sonunda bizim için geldiğini anlamıştım.
Buna sevinmiştim de, ne kadar Namjoon'la birlikte burada kalıp; omzumda uyuması muhteşem olsa da burası çok soğuktu.
Namjoon'u uyandıracağım sırada, onun çoktan gözlerini açtığını ve beni izlediğini fark ettim.
"Selam"
Namjoon, esnerken "Selam, sanırım geldiler." dedi
Gülümsedim, Namjoon omzumdan kalkıp kapının oraya gidip adamlara seslenmeye başladı.
Omzum hafif ağırmıştı ama bir kaç esneme ve çıtlatmadan sonra daha iyi hissediyordum.
Namjoon'un yanına gidip "Son durum ne?" diye sordum. Artık buradan çıkmak istiyordum.
Gülümseyerek bana baktı. "En geç beş dakikaya benden kurtuluyorsunuz hanım efendi"
"Tanrım şu zamana kadar aldığım en iyi haber olabilir," dedim bir yandan gülerken.
Namjoon hafifçe omzuma vurdu, "Gıcıklık yapmasan olmuyor" dediği sıra da kapının açılma sesi geldi.
Görevliler geçmiş olsun diye bir şeyler gevelerken, dışarıdan gelen ışık gözlerimi kamaştırdı.
Namjoon'a sanki onu bir daha görmem imkansızmış gibi bir bakış atınca saçlarımı karıştırdı. "Üzülme, bir yerde denk geleceğiz seninle" dedi.
Yeni uyanmış ve başımın etini yemek üzere olan annemin yanına gitmeden önce Namjoon'u yanağından öptüm. "Boşa dram kasma, aynı apartmandayız."
Arkamdan duyduğum kahkaha sesi ne ilkti ne de son olacaktı.İşin doğrusu çok uzun bir süre bu sesi duydum.