Babam çıkıp gittikten sonra içeriye Sıla girdi. Yüzünde telaşlı bir ifade vardı. "Su ne oldu sana " diye inledi ve üzerime sarıldı. Ben onun heyecanını biraz olsun azaltmak icin "Hiç hiçbirşey sadece bayılmışım önemli birşey yokmuş" diye cevap verdim.
Sıla gerçektende meraklanmış gözüküyordu. " Ee seni buraya Can getirmiş, doğrumu?" diye girdi hemen lafa.
" evet o getirdi" dedim.
"siz beraber ne yapıyordunuz" diye sordu. Yüzünden nekadar merak ettiği belliydi.
" ben aslında onunla değildim"
" kimleydin peki?!" diye sorduğunda gözleri açılmıştı.
" Aksel'leydim" dedim. Sıla şaşırmış olacak ki bir an sessizlik oldu.
Sıla " Yokse sen ve Aksel" diye tam başlamıştı ki cümleye hemen kesip " ne beni Aksel'i ya saçmalama lütfen aa yarabbim cx öyle şey olmaz canım yani sende" derken Sıla " niye olmasınmış canım aa sende " dedi ve gülmeye başladı. Tanrım bu beni sinir etmişti.
Sıla beni sinir ederken doktorum bana geleceğine dair bir çağrı göndermişti. Zaten hemen üstünde gelmişti sağolsun imdadına yetişmişti.
İçeriye girdiğinde Sıla'dan çıkmasını rica etti. Sıla sessiz sessiz odayı terk etti.
Doktorum " Su çıkabilirsin önemli bur şeyin yok herşey normal ama kendine biraz daha dikkat et sinir stres yok " dedi ve yataktan kalkmama yardımcı oldu.
Kapıyı açtığımda karşımda Annem, yaninda Sıla, biraz geride Can ve koridorun başında kimsenin görmediği yerdede babam vardı. Odadan çıkınca annem hemen üzerime sarıldı ve " tanrım şükürler olsun" dedi. Sıla ise kulağıma eğildi " dur dur herşeyi söyleycen bana " dedi ve kıkırdadı.
Can hemen yanıma koştu ve yürümeme yardımcı olmak için koluma girdi. Kollarının kaslı olduğunu o an anlamıştım gerçekten güçlü kolları vardı.
Can'ın yardımıyla hastanenin çıkışına kadar yürüdüm sonra annem arabayı getirdi, herkese teşekkür etti, beni arabaya bindirdi ve eve dogru yol aldık.
Eve geldik. Annem beni arabadan indirdi ve iceriye girdik. Annemle konuşmam gerek çok önemli bir konu vardı. Nasil söyleyeceğimi bilmiyordum ama söylemek zorundaydım. Oturduğum koltuktan anneme " siz babamla neden ayrılmıştınız?!" diye sordum. Bana bu zamana kadar babamla neden ayrıldıklarını söylememişti, benden hep saklardı.
Annem birden yüzünü bana çevirdi ve bu soruyu sormama şaşırmış bir şekilde bana baktı.
Aradan bir iki dakika geçmişti ve annem aynı yüz ifadesiyle bana bakmaya devam ediyordu. " Anne " dedim, sesimi biraz yükselerek. " Cevap versene "
Annem durdu durdu " bilmiyorum durup dururken beni terk etmişti sanırım sen doğdun diye"dedi ve durdu.
Ben inanmayan bir yuz ifadesiyle hıhı der gibi bir kaşımı kaldırdım ve yüzümü televizyona çevirdim.
----------
Sabah uyandığımda yatağımdaydım, oysaki aksam televizyonun önünde uyuya kalmıştım. Beni yatağıma kim getirmişti acaba, annem olamazdı çünkü o beni taşıyamaz.
Bugün terapi günüydü fakat kendimi iyi hissetmediğim için gitmemeye karar verdim. Zaten büyük ihtimalle Sıla terapi bittiğinde bize gelir. Biseyler falan izleriz, canımda sıkılmaz, diye düşünürken kapı açıldı ve annem içeriye girdi. " Uyanmış benim canım kızımmmm..." diye daldı odaya.
"Anne, n e o l du?" diye sordum titrek bir sesle.
" Aa ben kızıma kızım diyemezmiyim canım diyemezmiyim " diye çakıştı birden bana. Sanki o kadin gitti yerine başkası geldi, nasıl bir değişimdir bu bir anda.
"Ay tamam dersin, kızma " dedim korumuş bir sesle.
"Canım kızım benim sana kahvaltı hazırladım, üstüne birşeyler giy ve aşağıya gel " dedi. "Tamam" dedim ve dolabımın önüne geçtim oturdum. Ne giysem ne giysem ? Şimdilik uzerime yesil bir eşofman üzerinede beyaz tişört giydim.
Kendimi iyi hissettiğim için ( evet iyi hissediyorum, terapiye gidip Aksel'i görmemek için iyi hissetmiyorum dedim) merdivenleri dans ede ede aşağıya indim.
Mutfağa geldiğimde, tanrım inanmıyorum kraliyet sofrası. Amnem bana kraliyet sofrasi hazırlamıştı. Ilk kez böyle birşey gördüm- sanırım fazla uzattım- isde güzeldi yani fazla övgüye gerek yok. " Güzel olmuş anne de sebebini öğrenebilirmiyiz acaba ? "diye sordum kendimi tutamadan. " Allahallah illa bir sebebimi olması lazım kızım, içimden geldi." dedi. Yine ters cevap vermişti. Agzimi kapalı tutmaya karar verdim ve guzelce kahvaltımı yapıp televizyonun önüne oturdum.
-------
Bütün gün televizyon izledim, Sıla'da gelmedi zaten. 3 5 kere aradım ama bakmadı, görmedi heralde.
Aksel' de aramamıştı. iki gün oldu hala daha aramadı. Acaba bana mı küstü?
Ben Aksel'i düşünmeye dalmış giderken telefonum çaldı. Arayan Sıla'ydı.
"Alo" dedim tavırlı bir sesle.
"Alo Su sana çok önemli bir sey söylemem gerek" dedi. Sesindeki telaş cok fazlaydı.
"söyle" dedim sakinliğimi bozmayarak.
"Aksel ve Can " dedi ve durdu. " ee söylesene çatlatma insanı" dedim acele acele.
" Kavga ettiler..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUTSUZ AŞK
RomanceBen, Su. 17 yaşında kanser hastası, Su. 7 yaşımdan beri kemoterapi gördüm, halen daha da görüyorum. Birçok insan gibi bende kandi hayatımı kendim seçemedim. Hasta kaplolara bağlı yasamak insanı esir ve tutsak yapar. Artık iyileşiyorum. Yani doktorl...