"Onu tanıyormusun?" diye sordum.
"Evet ismi Berk" dedi.
"Vay ismide etkileyiciymiş, gözleride çok güzel " dedim ve güldüm.
"Su yapma lütfen" dedi ve gülmeye başladı.
Berk içeceğini almış, çıkışa doğru giderken bize göz kırptı ve gülümsedi. Tanrım o an Sıla'nın kendi yüzünü görmesi için çok şey verirdim. Gözleri öyle güzel ve aşkla bakıyordu ki, Sıla'nın bu çocuğa bir şey hissettiği açıkça belliydi.
Çocuk kapıdan çıkmış ve gitmişti fakat Sıla halen daha kapıya bakıyordu. Sıla'nın uyanması, bana bakması için parmağımı şıklattım. Sıla irkilerek ve ne olduğunu şaşırmış bir şekilde bana döndü. Bu hariketi karşısında kendimi tutamayıp gülmeye başladım. Gerçekten çok komik gözüküyordu.
Sıla beni susturmak için eliyle elime vurdu ve " ya gülme, hiç komik deil"dedi ve o da gülmeye başladı.
Sıla'ya "hadi kalkalım" dedim ve kalktık. Hesabı ödeyip Cemal Bey'in evine doğru yürüdük. Gittikçe heycanlanıyordum çünkü Aksel'i görecektim. Uzun zamandır ne mesaj attı, ne de aradı. Bende inat edip onu aramamıştım.
Cemal Bey'in evinin önüne gelmiştik. Kapının önünde durup heycanımı azaltmak için derin bir nefes aldım ve kapıyı açıp içeri girdik. Terapinin başlamasına daha 5 dk vardı.
Aksel gireceğimiz odanın kapısının önünde,bir ayağını duvara dayamış telefonda bişeyler yapıyordu.
Birden başını kaldırdı ve gözlerimin içine bakmaya başladı. Karşısında kas katı kesildim, hiç kıpırdamadan birbirimize bakmaya başladık. Sıla kolumu tutup beni çekmeye çalıştı ama ben hic kıpırdamadan durmaya devam ettim. Gözümle Sıla'ya içeri girmesi için işaret ettim.
Sıla içeri girdikten sonra Aksel bana doğru yürüdü. Yanıma geldi ve kulağıma eğilip "biraz konuşalım mı?" diye sordu. Başımı sallayıp " peki" dedim ve birlikte dışarıya çıktı. Biz dışarıya çıkarken Cemla Bey bizi gördü ve " hey nereye gidiyorsunuz?" diye seslendi arkamızdan ama ikimizde cevap alamadı.
Dışarı çıktık ve kimsenin görmediği, kimsenin bizi duyamayacağı bir yerde durduk. Kollarımı birleştirdim ve " neden beni hiç aramadın?" diye sordum. Aksel ses vermedi bende konuşmama devam ettim. "Senden çıkınca hastaneye gittik. Can'ın evin önünde bayıldım,Can'da beni hastaneye götürdü." dedim ve yere doğru bakmaya başladım.
Aksel yanıma dogru yaklaştı ve çenemeden tutup başımı yukarı kaldırdı. Bana çok yakındı, aynı havayı soluyorduk. Aksel bir elini belime attı, diğer eliylede yüzümü tuttu. Dudaklarını kulağıma doğru yaklaştırdı ve "Su ben korkuyorum" dedi.
Aksel'in bu sözü karşısında irkilmiştim. Nerden korkuyordu ki ? " Nerden korkuyorsun?"diye sordum sesim titreyerek.
Aksel beni kendine daha çok çekerek "seni kaybetmekten korkuyorum" dedi ve o anda kendimi okyanusun içindeki bir kum tanesi gibi hissettim taki sözleri beni uyandırıncaya kadar.
" Su, ben sana aşık oldum. Her gün, her saat, her saniye seni düşünüyorum. Geceleri uyuyamıyorum, gözlerin, o güzel yüzün aklımdan çıkmıyor. Ben sensiz nefes alamıyorum. Senden uzaklaşmak istedim ama yapamadım." dedi. Gözlerimin içine derin derin bakıyordu. Gözleri dolmuştu ve benden cevap bekliyordu.
Bende biraz düşünüp ona cevabımı vermek istedim. "Aksel, bende sana aşık oldum. Hep seni düşünüyorum, aklımdan hiç çıkmıyorsun ama önemli olan aklım değil kalbimden de hiç çıkmıyorsun. " dedim. Daha cümlemi bitiremeden Aksel dudaklarıma yapıştı ve beni öpmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUTSUZ AŞK
RomanceBen, Su. 17 yaşında kanser hastası, Su. 7 yaşımdan beri kemoterapi gördüm, halen daha da görüyorum. Birçok insan gibi bende kandi hayatımı kendim seçemedim. Hasta kaplolara bağlı yasamak insanı esir ve tutsak yapar. Artık iyileşiyorum. Yani doktorl...