Biz babamla sarılmış ağlarken, giriş kapısının açıldığını duydum. Tedirgin bir şekilde, kimin geldiğine bakmak için ayağa kalktım. Kapıda ki annemdi.
İçeriye girip, kapıyı kapadıktan sonra yüzünü bize çevirdi ve bakakaldı. Şaşkın şaşkın bakarken ortamın gerildiğini ve sessizleştiğini farkettim. Bu sessizligi bozmak için birşey yapmalıydım.
Ağzımı açtım ne söyleyeceğim derken "ımm ben sizi yanlız bırakayım zaten Sıla beni bekliyor" dedim ve hızlı adımlarla dışarıya çıktım. Onların ne konuşacaklarını çok merak ediyordum fakat özel konuşmaları daha iyi olur. Zaten benimde Sılayla buluşmam gerek bana Aksel ve Can'ın neden kavga ettiğini anlatmalı.
Sıla'yı aradım ve bizim evin yakınında bir kafede buluştuk. Aksel ve Can neden kavga etti çok merak ediyordum.
Sıla" pekala hemen söylüyorum" dedi ve durdu. Bu beni dahada meraklandırdı. "Su, Aksel ve Can senin için kavga etti kızım" dedi.
Ben dona kaldım. Nasıl yani benim için? Biliyordum onlar birbirlerine biraz soğuktular ama neden benim için kavga etsinler.
Bir iki dakika ben bunları düşünmeye dalmıştık ki Sıla seslendi; " Su, birşey demiyecekmisın?" diye sordu.
Duygularım karışıktı aslında, bir yanim tanrım benim için kavga ettiler beni nekadarda çok seviyorlar, diyor. Diğer yanım, bok ben onunum neda obirinin kavga etmeleri çok saçma, diyor.
Sıla'ya da ne diyeceğimi bilemedim." Sıla bilmiyorum, bu, bu çok karmaşık birşey " dedim ve karşımda duran sıcak çukulatadan bir yudum aldım.
Sıla" kızım birini seçmen gerek, bu böyle gidemez yani" dedi.
Biliyordum, bu böyle gidemezdi ama ne yapabilirdim, birini nasıl seçebilirdim. Evet Aksel'e karşı birşey hissediyorum ama Can'da beni hiç yanlız bırakmayan, güvenebileceğim biri.
Sıla'yı tersleyerek " Kolaydı çünkü" diye cevap verdim.
Oda "tamam kızım ya ne kızıyosun " karşılık verdi.
Ouf birşey yapmalıydım, birini aramalıydım. Aksel'imi arasam. Ama olmaz, o, beni önünden beri ne aradı nede mesaj attı,onu arayamazdım. Bende Can'ı aradım.
3 kez çaldıktan sonra açtı." Alo Can!"
"Efendim Su. "
"Aksel'le kavga etmişsin."
"Şey, evet, öyle oldu."
"Niye kavga ettiniz ki ?"
"Ya işte, birkaç birşey söyledi benimde canım sıkıldı üstüne yürüdüm sonra kavga çıktı."
"Hımm, anladım "
" Şey Su ben seni daha sonra arasam olurmu?" diye sordu, bende "tabi" dedim.
Telefonu kapatır kapatmaz Sıla " ne dedi? " diye sordu.
"Birşey söylemedi, canını sıkacak birşey söylemiş Aksel, oyüzden kavga çıkmış. " dedim ve asabi bir şekilde önümde duran bardağı elime aldım ve bitirmek için hepsini kafaya diktim.
Sıla" acaba Aksel'imi arasan? " dedi. Yüzümü ekşitip, kaşlarımı kaldırarak 'yok ya' işareti yaptım.
İçeceklerimiz bittikten sonra Sıla bana güzel hatta muhteşem bir haber vereceğini söyledi. Ben heycanla " kızım söyle mutlu bir habere çok ihtiyacımız var" dedim.
Sıla " paki, tamam, hazırmısın? "diye sordu. Başımla evet işareti yaptım ve Sıla sözüne devam etti. " Hastalığım vücudumdan tamamiyle yok olmuş. Su ben iyileşmişim " dedi ve boynuma atladı.
Onun için çok sevinmiştim. Sonunda içimizden biri güçlü olup hastalığını yenmişti. İnşallah birdaha hasta olmaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUTSUZ AŞK
RomansBen, Su. 17 yaşında kanser hastası, Su. 7 yaşımdan beri kemoterapi gördüm, halen daha da görüyorum. Birçok insan gibi bende kandi hayatımı kendim seçemedim. Hasta kaplolara bağlı yasamak insanı esir ve tutsak yapar. Artık iyileşiyorum. Yani doktorl...