arkadaşlar upppuzun bölüm yazıyorum ne oy atıyosunuz ne yorum sevilmediğini düşünmeye başlıyorum :(
Yangyang'ın okula gitmeye başlamasına birkaç gün kalmıştı bu yüzden her anımızı değerlendirmek için sürekli birlikte vakit geçirmeye çalışıyorduk. Yakında ailesi de gelecekti ve ben yine tek başıma kalacaktım. İçimde kalmaması için eğer bir kardeşim olursa diye kurduğum bütün hayalleri onunla gerçekleştirme niyetindeydim.
Dün gece uzun uzun konuştuktan sonra geçen günün aksine bayağı bir uyumuştuk. Kahvaltıdan sonra salona geçip playstation oynamaya karar vermiştik.
"Bak bunda üstüme tanımam kol bozuk falan diye mızmızlanma sonra." Yangyang kendinden emin yarım ağız sırıtışıyla bana baktığında tek kaşımı kaldırıp aynı eminlikle cevap verdim. "Öyle mi dersin? Son gülen olacağıma emin olabilirsin."
"Bebekler ne zamandan beri bu kadar asiydi ya agucuk bugucuk?" Yine benimle dalga geçiyor oluşuna sinirlenip kaşlarımı olabildiğince çattım. "Sensin bebek! Ayrıca senden ay olarak daha büyüğüm bana öyle diyemezsin!"
Beni hiç umursamadan kahkaha atmaya başlamıştı ve kendimi tutamayıp elime aldığım yastıkla üzerine atladım. "Hâlâ çok sevimlisin üzgünüm." Yastığı kafasına bastırırken bile boğuk çıkan sesiyle gülmeye devam ediyordu. O sırada telefonumun titrediğini hissettim ama zaten reklam ya da operatör mesajı olacağı için umursamadım.
"Bir daha bana bebek diyecek misin?" Tehditkâr bir sesle sormuştum. Bana karşı koyamazdı. "Evet?" Öksürerek nefes almaya çalışırken gülmeyi kesmemişti.
"İyi ben oynamıyorum o zaman. Sonuçta bebekler oynayamaz git başkasını bul." Yastıkla birlikte geri çekilip yerime oturduğumda şaşkınlıkla doğrulup yüzüme baktı.
"Şaka yaptım ya ne alıngansın." Sahte bir gülüş attığında kollarımı bağlayıp yüzümü diğer tarafa çevirdim. "Tamam özür dilerim demeyeceğim bi daha." Zaferle tüm dişlerimi gösterecek şekilde güldükten sonra yanına yanaşıp hızla oyunu açtım.
"Ama hâlâ bebeksin."
"Yangyang!"
×××
"Haechan lütfen ya alt tarafı bir tişört ne cimri çıktın."
En sevdiğim sarı tişörtümü eline almış arkasına saklamıştı. Bavulunu getirmesine rağmen kendi kıyafetlerini değil benimkileri giyiyordu ve buna seslenmiyordum ama en sevdiğim tişörtüme de konmak isteyince artık tepemin tası atmıştı.
"Mağaza mıyım ulan ben ver tişörtümü bana senden daha değerli o."
"Demek öyle?"
"Evet öyle." Onu taklit ederek konuştuğumda hızla üstündeki tişörtten kurtulup arkasına sakladığı tişörtü üstüne geçirdi. En sevdiğim tişörtümün ona bu kadar yakışması sinirimi bozmuştu. Çıkardığı diğer tişörtü üstüme fırlatıp onu yakalayamamam için koşmaya başladı. Yüzüme çarpan tişörtle yüzümü buruşturup arkasından koşarken bağırdım.
"Seni öldüreceğim Liu Yangyang!"
"Yakalarsan yaparsı- AH!" Bana laf yetiştirebilmek için başını arkaya çevirip koşmaya devam ederken önüne bakmadığı için kapıya çarpmıştı. Acıyla bağırdığında kahkahamı tutamadan yanına kadar koşmaya devan ettim.
Çarptığı için afallamasını ve onu yakalamayı planlamıştım ama hâlâ tazı gibi koşuyordu. Biraz sonra köşeye sıkıştığında sırtına atlayıp elimdeki tişörtünü boynuna sardım. "Hemen üstündekini çıkarıyorsun yoksa sonuçlarına katlanırsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
habit, markhyuck.
FanfictionDonghyuck alışkanlığını bırakamadı, çünkü çoktan ihtiyaç haline getirmişti. ®wandahope ;; Başlangıç 05.04.19 ;; Bitiş ㅡ