insan hiç kardeşini sevmez mi?

1.8K 255 366
                                    

Minhyung gittikten sonra saat çok geç olduğu için uyumaya karar vermiştik. Yangyang ısrarla annemin ona hazırladığı odayı reddedip benim odamda, yerde yatıyordu.

"Neden bugün sevgili olduğumuzu söyleyecekken beni durdurdun?" Yorganın içine girmeye çalışırken Yangyang'ın sorusuyla duraksadım.

"Çünkü değiliz."

"Ama o bunu böyle bilseydi belki de seni kıskanırdı. Böylece sevip sevmediğini anlardık." Yattığı yerden bana doğru dönüp kolunun başının altına koydu.

"Öyle bile olsa beni yanlış anlamasını istemiyorum. Sevdiğini de düşünmüyorum zaten boşuna yalan söylemenin alemi yok."

Bana sıcak bir gülümseme sunup gözlerini kapattı. "Farkettirmemeye çalışıyorsun ama bugün orada ne kadar kırıldığının farkındayım. Aynı okuldayız zaten söyle hemen döveyim."

Son cümlesine burukça güldüm. "Kırılan her bir parçamı ona saplayabilseydim, hiç düşünmeden yapardım."

"Senin de içinde bir manyağın yattığını biliyord-" Çalan telefonuyla duraksayıp telaşla ekrana baktı. "Bugün abim gelecekti söylemeyi unutmuşum off bittim ben."

Ne olduğunu anlayamadan yattığı yerden kalkıp koşarak aşağı indi. Merak ettiğim için ben de peşinden inmiştim. Hemen kapıyı açıp kaşları çatık kendine bakan uzun bedene baktı.

"Bir saattir kapıda seni bekliyorum ve eğer senin yüzünden hastalanırsam o çok istediğin okula devam edemezsin çünkü muhtemelen seni boğmuş olurum." Yabancı olan beden sertçe konuştuğunda korkup bir iki adım geriye gitmiştim. Yangyang bana dönüp gülümsedi.

"Korkma o hep böyledir, alışığım ben."

"Ben sana hâlâ alışamıyorum ama. Senin ayak işlerini yapmak zorunda mıyım ulan ben." Yangyang abisi içeri geçtikten sonra kapıyı kapatıp bıkkın bir nefes verdi. "Önce doğarak hata yaptın abi."

"Bunu zaten her gün kendime söylüyorum bir de sen yüzüme vurma velet." Ortamın gerildiğini farkedince konuşma ihtiyacı hissettim. "Beni abinle tanıştırmayacak mısın Yangyang?"

"Çok da lazım değil ama madem istiyorsun." Kolumdan tutup beni yanına çekti. "Abim Hendery, bu da Donghyuck." Gülümseyerek elimi abisine uzattım. Umursamazlıkla elimi sıkıp sahte bir gülümseme sundu. "Ben gidiyorum artık. Motorunu da yarın kapıda görürsün onu şimdi getiremedim."

"Teşekkür ederim abi. Reşit olunca ben de sana yardım edeceğim söz." Bana her zaman yaptığı gibi abisine de minnettarlıkla gülümsedi.

"Bana en büyük yardımı uçurumdan atlayarak yaparsın Yangyang." Başka bir şey demeden kapıyı açıp çıktığında kollarımı açıp Yangyang'ın sarılmasını bekledim. Yüzüme bile bakmayıp eğik başıyla abisinin getirdiği paketleri odaya çıkarmaya başladı. Ona yardım etmek için kalanları da ben alıp ardından odaya çıktım.

"Abin beni sevmemiş olmalı." Sessiz ortamı bozmak için konuştum. "Seninle bir ilgisi yok Haechan. Abim beni pek sevmez. Annem ona işlerimi yaptırınca deliye dönüyor. Hastayken de hiç ziyaretime gelmemişti. Kötü bir kardeş olmalıyım."

"Saçmalama Yangyang insan hiç kardeşini sevmez mi? Belli etmiyordur sadece." Paketleri yere bırakıp sırtını sıvazladım. Daha önce hiç görmediğim kadar asıktı yüzü.

"Abimin birinci yaş gününde doğmuşum ve birlikte kutlamışlar. Doğum günlerimizi hep birlikte kutlarız bu yüzden. Ama o bundan nefret ediyor. Bütün mutluluğunu benimle paylaşmak zorunda olduğu için sevmiyormuş beni." Elindekileri yere atıp iç çekerek yatağıma oturdu. Konuşmaya ihtiyacı olduğunu farkedince yanına oturup elini tuttum.

habit, markhyuck.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin