''BÖLÜM:9''

21 14 5
                                    

Yol boyunca arabada kimse konuşmadı sadece müzikler çalıyordu.Müzikler bir yandan çalıyor bende içimden eşlik ediyordum.Denizin yanında oturmayı hiç düşünmemiştim,ama Ecrin yüzünden oturdum bu duruma sevinmeli miyim? yoksa sevinmemeli miyim?.Deniz telefonu ile biriyle mesajlaşıyordu merak etmiştim,belki o 'Melek' denilen kızla mesajlaşıyordur. Yan gözle bakayım dedim ama mübarek göremiyordum,biraz kafamı çevirdim ki telefonuma mesaj gelmişti.Kot ceketimin cebinden telefonumu aldım,mesajı gönderen kişiye baktım Denizdi.Denizi telefonuma kendi adı ile kaydetmiştim,acaba o beni ne diye kaydetmişti? Peki Deniz neden mesaj göndermişti?

Mesajı açtım,Ecrinin görmemesi için telefonu kendime yaklaştırdım açtığımda ''bakıyorum ki yine güzeliz'' yazıyordu ve gül emojisini göndermişti.Mesajı okuyunca gülümsedim hoşuma gitmişti.Ona cevap olarak ''bende bakıyorum da sende yine yakışıklısın'' yazmadım tabikide,ne yazmalıyım? bilemedim.Cevap olarak ''teşekkür ederim,sana da tişörtün çok yakışmış'' yazdım ve emoji olarak tişört gönderdim.Hemen görmüştü yan gözle onun telefonuna bakıyordum çünkü merak ediyordum beni ne diye kaydettiğini.Telefonuna beni ''gamzelim'' yanında kalp emojisi ile kaydetmiş,çok sevinmiştim.
Kerim hoca bana ''Mayıs hayırdır?,yüzünde güller açıyor'' demesi ile irkildim.Kıpkırmızı olmuştum bende ''şey...yok ya birşey...aklıma birşey geldi...'' demiştim.Bir mesaj daha geldi,şöyle yazıyordu ''hiç yalan söylemeyi beceremiyorsun''.Ben de ona ''ewt'' yazdım.Her şeyi çok mu belli ediyordum?

Hanım Eline gelmiştik.Hiçbir şey hazır değildi.Anlaşılan çok işimiz vardı.Kerim hoca:
-Oğlum sen burda kal,ihtiyaç olursa yardım edersin ben Feride hocaları alayım,demişti.Ayşe Sultan:
-Mayısım sen şu hoşgeldiniz yazısını git as biz de Ecrin ile masaları taşıyalım...'' demişti.Gidip kutunun içinden hoşgeldiniz yazısını aldım asmak için tabure arıyordum ama bulamadım. Ben de bir tane tahta bulmuştum onun üstüne çıktım ama yetişemiyordum mağlum azıcık kısaydım.Deniz yanıma geldi ve ''istersen ben asayım'' dedi.Ben de ona ''ay çok iyi olur'' dedim.Tahtadan inerken,tahtanın kenarındaki çivi ayağıma battı.Ben çivi batınca Denizden tutundum.Deniz beni hemen yere ottuturdu ve ''Ecrin!'' diye bağırdı.Ayağım kanıyordu.Ecrin yanıma koşarak gelince gözlerini hemen kapattı çünkü onu kan tutuyordu.Bana ''Mayıs iyi misin? ne oldu?''dedi bende sızlanan sızlanan ''ayağım çok ağrıyor ya...'' diyordum.Ağlıyordum çünkü çok ağrıyordu.Ayşe Sultan koşarak yanıma geldi ''Kuzum ne oldu?sıı ay bu çok fena olmuş...'' demişti.Of ya bir bu eksikti.Deniz ''tahtadan inerken çivi ayağına battı'' dedi sonra da ''ben bir babamı arayım'' Deniz yanımdan kalktı ve Kerim hocayı aradı
-Alo baba! Mayısın ayağına çivi battı,çok fena kanıyor,gelirken sargı bezi felan getirir misiniz? demişti.Sonra da ''hımm tamam ben derim,dedi ve telefonu kapattı.Bana doğru yaklaştı
-Babam ben onu gelince hastaneye götürürüm hazır olsun dedi,ben de hemen kızarak:
-Yok ya gerek yok...hem ben iyiyim...bak hareket ettirebiliyorum aaaa,demiştim.Hareket ettiremiyordum,ama hastaneye de gitmek istemiyordum.Ayşe Sultan ve Ecrin bana kızarak
-Saçmalama bırakalım da enfeksiyon mu kapsın,dediler.
-Ben gitmek istiyorum ama bana ya iğne yaparlarsa,demiştim. Evet iğneden korkuyordum,insanın bir şeyden fobisi olabilir benim birçok şeyden fobim var mesela böcekler, iğne, yolda karşıdan karşıya geçme,yükseklik...

Kerim Hoca gelene kadar rahattım ama,Kerim Hoca gibi inat bir hocanın var ise rahat olmak imkansız.Kerim hoca illada hastahaneye gidelim diye ısrar etmişti bana da durmadan''hiç iğne vurmazlar merak etme bize güven'' demişti.Öyle böyle ben ikna oldum ama iğne vurmamak şartıyla tabiki.Beni yerden kaldırmak için Deniz ellini uzattı ben de onun eline elimi uzattım beni kucağına alacaktı ben izin vermedim.Koluma girdi diğer tarafıma da Ecrin girdi ayağımı sekerek arabaya doğru gittik. Beni ön koltuğa oturtular ,Ecrin de bizimle geldi.

Hastaneye gidene kadar boncuk boncuk ter döktüm,ayağımın acısını bile unutmuştum.Ben hastane ortamlarından hep kaçırdım,iğne görünce fena oluyordum,düşüp bayılıyordum. Şimdi benimle Ecrinin gelmesi çok saçma olmuştu,o da kana dayanamıyordu.Kan görünce başı dönüyor sonra aniden bayılıyordu.Hastaneye gelmiştik,Deniz koşarak içeriden tekerlekli sandalye getirdi.Ya aslında abartacak birşey yoktu,ama ayağım sızlıyordu.Ben Ecrinin yardımı ile tekerlekli sandalyeye oturdum.Beni hastaneye Deniz götürdü.

Ayağıma sadece pansuman yapacaktık,o yüzden endişeli bir durum yoktu. Danışmadaki kadın benim kimliğimi istedi,ama yanımızda yoktu çünkü hastaneye telaşla gelmiştik.Kerim hoca Ecrine ''Kızım biz seninle hemen yurda gidelim Mayısın kimliğini alıp gelelim'' demişti.Benim yanımda Deniz kalacaktı. Benim ayağımın ilk önce filmini çektiler kemiğe zarar gelmediğinden emin olmak için.Ayağımın filmi çekildikten sonra acilde bir sedyeye aldılar.Ben oraya yatmıştı.Deniz
-Kantine gidiyorum birşey istermisin? demişti.Bende sesiz tonda
-Petito ayıcık...

Ben ''petito ayıcık'' deyince gülümseyip odadan çıktı.Ayağım hala çok ağrıyordu.Ben şundan korkuyorum,acaba içinde çivi kalmış olabilir mi? çünkü bu ağrı normal değildi.Ben telefonumu açtım watsapa girdim,son görüştüğüm kişi Deniz'di.Hemen rehberime girdim ve Denizi ''süpermenim'' diye kaydettim.O beni herşeyden kurtarıyordu,o sırada odadan içeri Ecrin girince telaşla telefonu sedyenin yanındaki komedinin üzerine koydum.
-Boncuk nasılsın,eee daha ayağını sarmadılarmı?böyle mikrop kapar.
-Yok ya...filim çektiler,ama çok ağrıyor...
-Oy kıyamam...
-Ya ben çok korkuyorum acaba içinde çivi varmıdır?
-Saçmalama ya olsa şimdi belli olurdu,demişti.Odadan içeri Kerim hoca girdi
-Mayıs nasılsın?
-Îyiyim hocam biraz ağrı var da geçer umarım.
-Geçer gece şimdi sıcağı sıcağına ya ondan ağrıyordur.
-Însallah,demiştim tam o sırada elinde poşet ile içeri Deniz girdi.

Deniz bana yaklaşarak ''buyurun Mayıs hanım'' diyerek elindeki şeffaf poseti uzattı.Poseti açtığımda içinde elli den fazla petito ayıcık vardı.Çok mutlu olmuştum,belki Kerim hoca ve Ecrin olmasa ona belki sarılabilirdim.Ben de ona ''bir tane istemiştim ama teşekkür ederim'' dedim ve bir tanesini açıp yerken içeri doktor girdi:
-Evet,hastamız anlaşılan çok iyi,demişti.Ben hemen elimdeki çikolatayı ağzıma attım.Doktor bey söze devam etti.
-Anlaşılan ayağında çivi ile hayatına devam edebilirsin,demişti. Ben demişim ayağımın ağrıması normal değildi.Ben daha da strese girmiştim.Odadaki herkez şaşkındı.Doktor devam etti
-Endişelenmenize gerek yok,hemen alırız biter,demişti.Ben sinirlendim tabiki de,özellikle de doktorun 'hemen alırız' demesine,sanki bu manavdan meyve alıyormuş gibi çok saçma.
Nede olsa acıyı onlar çekmeyecekti.

Kerim hoca doktor beye:
-Tamam iyiymiş,peki nasıl olucak?
-Hastamızın ayağını uyuşturucağız sonra çiviyi cımbızla alacağız bu kadar,demişti.Ben tabiki hemen
-Hayır! ben ömrüm boyu bu çivi ile yaşarım teşekkür ederim hiç gerek yok,hadi gidelim,demiştim.Hayır ya ben istemiyorum,tabi sedyeden kalkmak için doğrulunca ayağım çok ağrıdı.
-Peki siz bilirsiniz,o çivi ayağınızda kalır orda enfeksiyona neden olur ve biz de ayağınızı kesmek zorunda kalırız,demişti. Iyice tedirgin olmuştum.Doktor anlamıştı iğneden korktuğu. Doktora şöyle dedim:
-Tamam ama bir şartla ayağımı uyuşturmuyacaksınız.
-Uyuşturmaz isek canınız çok acır
-Yok yok siz uyuşturmayın...
Doktor odadan çıktı bir süre geçtikten sonra,yanında bir hemşire ile geldi.Bana da
-Hadi bakalım,eminsin demi uyuşturmayalım,dediğinde onun sözünü kesip
-Eminim eminim hemen bitsin...

Doktor ayağıma cımbızla müdahale edince ağlamaya başlamıştım zaten,cımbızın soğukluğu da gelince işler karıştı. Benim elimi Ecrin tutuyordu.Hastane benim sesimle inliyordu. Ben hareket ediyor Deniz,Kerim hoca,Ecrin ve hemşire beni tutuyordu.Ben hareket ettikçe çiviyi almak daha da zorlaşıyordu.
Doktor hemşireye şöyle dedi:
-Sibel! çabuk uyuştur...

ADI DENÎZ OLAN HER ŞEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin