Hayatın onun için gerçekten çok zor olduğunu düşünüyordu. Aslında hayır! Hayatı o kadar da kötü değildi. İyi bir ailesi, onu seven insanlar ve sevdiği insanlar vardı. Her şey yolunda gittiği halde onu huzursuz eden bir şey vardı. Onu huzursuz eden şey ne yaparsa yapsın bir türlü gideremediği eksik olma hissiydi. Tıpkı anlaşılmaz bir cümlenin eksik kelimesi gibi. Ta ki bir kaç ay sonrasına kadar...
İlke yeniden tüm bunları düşünürken o tatlı ses onu iç dünyasından gerçek dünyaya çekti ve "yine ne düşünüyorsun?" dedi. Bu adamın bakışları ve ses tonu onu o kadar çok etkiliyordu ki konuşmaya başladığında kekelemekten korkuyordu. Derin bir nefes aldı ve adama iyice sokularak " seni seviyorum. Seni gerçekten seviyorum. Ama ya bir gün sevmezsem . Biliyorum böyle konuştuğum için benden nefret ediyosun ama bu düşünceyi kafamdan atamıyorum." Dedi.
Adam çenesini kızın başına yasladı ve " senin yaptığın, söylediğin hiçbir şeyden nefret edemem ben İlke. Hayatta pek çok şey için söz veririz: seni üzmeyeceğim, hep yanında olacağım, kimsenin sana zarar vermesine izin vermeyeceğim, beraber çok mutlu olacağız gibi ve verdiğimiz bu sözleri genellikle tutamayız. Hata yapmak, yoldan çıkmak biz insanların ruhunda var. Ben sana bu yüzden söz vermiyorum. Sana 'seni her zaman seveceğim demiyorum. Ben seni her zaman sevmek istiyorum' diyorum. Bu hissi kaybetmek istemiyorum. Kaybetmek her zaman kötüdür ve insanlar hep kazanmak ister . Bu yüzden ilke seni hep sevmek istiyorum."
"Umut, beni her zaman sevmeni istiyorum"
Ayrılmadan önce birbirlerine söyledikleri son sözler bunlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZ MÜ?
RomanceAsla yapmam dediği şeylerin en önde bayrak taşıyanı olan, aşktan yana şansı sifon çekilip lağıma gönderilmiş, kuruntular kraliçesi İlke ile çocukluk aşkı tarafından en yakın arkadaşıyla aldatılmış, şanstan yana nasibini bahtsız bedevilerden almış, f...