Deniz İncisinin Etkileri

566 40 3
                                    

Aqua ve Percy bir saattir suyun altındaydı. Gemidekiler yavaş yavaş endişelenmeye başlıyordu. Onlar ne yapacakları hakkında tartışırken denizin dibinden bir ışık yayıldı. Herkes oraya bakıyordu. Birden Aqua ve Percy sudan fırladı. Gemiden 50 metre havaya yükseldiler ve son hız düşüşe geçtiler. Gemiye çarpmalarına az kala yavaşlayıp güverteye indiler. Aqua parmaklarını Percy'nin parmaklarına geçirmişti. Percy de onun elini sıkı sıkı kavramıştı. Avuçlarından bir ışık yayılıyordu. Baygınlardı ama gözleri aralıktı, simsiyah görünüyordu. İkisinin de saçları yeşil ve mavi tonlarındaydı. Hem de boydan boya. Onları muayene edip iyileştirebilmek için onları taşımalıydılar. Leo yolculuğa çıkmadan önce alt güverteye bir revir yapmıştı. Temel ihtiyaçlar oradaydı. Ama Aqua ve Percy'i ayıramadılar. Sanki elleri yapışmış gibiydi. Jason fikir yürüttü"Belki de inci yüzündendir." Ama Piper öyle düşünmüyordu."Bu farklı bir şey. Şimşek veya kemer böyle bir etki yaratmadı." Leo çok düşünceliydi. Aklına bir fikir geldiği zamanlar da böyle görünüyordu. Piper ona bakıp devam etti" Senin bir fikrin var galiba Leo." Leo sırıttı "Sadece onları levye ile ayırırız diye düşündüm Pipes. Veya krikoyla." Melezlerden bir oflama yükseldi. Annabeth hala yerde yatan iki meleze bakıyordu. Jason, Piper ve Leo tartışırken araya girdi"Kahinin sözlerini hatırlıyor musunuz? Büyük güç demişti. Deniz incisinin sahip olduğundan daha büyük bir güç mü var? En azından deniz için. Bence bu yüzden bu durumdalar. İnciyi birlikte kullanmışlar." Bu en mantıklı ve kabul edilebilir olan açıklamaydı. Kahinin uyarısı akıllarından tamamen çıkmıştı. Percy ve Aqua'nın bu inciyi birlite kullanmamaları lazımdı ama artık çok geçti. Leo tekrar konuştu."O zaman... Ben gidip levye getireyim."

                                                     &&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&

Ne yapacaklarını bilemedikleri için Percy ve Aqua'nın başında nöbetleşe durdular. Uzun bir süre hiçbir değişiklik olmadı. İkisi gemiye indiklerinde- pardon düştüklerinde- gün batımına az kalmıştı. Şimdi muhtemelen gece yarısıydı. Kimseyi uyku tutmamıştı. Herkes Aqua ve Percy için endişeleniyordu. O yüzden onları kenara taşımışlardı ve onların etrafında bir hilal oluşturmuşlardı. Çok geç olunca Piper bereket boynuzundan atıştırmalıklar ve içecek bir şeyler çıkarmıştı. Sessizce dostlarının yanında beklemişlerdi. Tam uyumaya gidecekleri sırada Aqua ve Percy aynı anda bir şeyler mırıldandı"Onların hepsi düşman..." İnciyi tuttukları ellerinden omuzlarına ardından yüzlerine doğru yeşil renkli yaralar oluşmaya başladı ve aniden gözlerini açtılar. İlk başta gözleri simsiyahtı. Sonra Percy'nin gözleri deniz yeşiline Aqua'nın gözleri turkuaza döndü. Percy inciyi Aqua'nın elinden aldı ve ayağa kalktı. Sonra elini Aqua'ya uzatıp onun da doğrulmasına yardım etti. Bunlar olurken ikisi de sanki bir saldırı beklermişçesine arkadaşlarına bakıyorlardı. Percy en sonunda kaşlarını çatıp konuştu" Siz kimsiniz ve biz neredeyiz?" Aqua, Percy'e döndü" Gaia'nın adamlarıdır muhtemelen." Percy de ona hak verircesine başını salladı. Melezler ne olduğunu anlamaya çalışırken ikisi de anında kılıçlarına çekti. Annabeth hala Percy'e bakıyordu."Sen ne dediğinin farkında mısın yosun kafa? Benim, bilmiş kızın." Percy'nin gözleri birden tereddütle etrafta gezindi ama sonra soğuk bakarak mesafeli bir şekilde karşılık verdi" Neyden bahsettiğini bilmiyorum melez. Ama bu oyunlarınız bize sökmez. Şimdi ya bize nerede olduğumuzu söyleyin ya da Tartarus'a hızlı bir bilet alın. Seçim sizin." Piper büyükonuş kullanarak" Bizi tanıyorsunuz. Biz sizin dostunuzuz." dedi. Daha konuşacaktı ama Aqua, Piper devam edemeden araya girdi. Gözleri turuncu renkteydi" Büyükonuşun bizim üzerimizde hiçbir etkisi yok Afrodit kızı." Annabeth turuncunun kin ve nefret rengi olduğunu düşündü. Çünkü Aqua bu sözleri karşısında görmeye bile dayanamadığı bir insan varmış gibi nefret ve öfkeyle söylemişti. Aqua'nın dikkati dağınıkken Jason uzanıp onun kolunu yakaladı. Aqua ilk başta irkilse de önce eline sonra da Jason'nın elektrik mavisi gözlerine baktı. Gözleri tatlı bir şeker pembesiyle parladı. Aşk ile." Jason..." diye mırıldandı, kılıcını yere attı ve Jason'a sarıldı. Aqua'nın bu tepkisini gören Annabeth Percy'e uzanmaya çalıştı ama Percy de onları görmüştü ve Annabeth'ten kaçmaya başladı. Kılıcını yere atmıştı çünkü Annabeth'e  zarar verme  düşüncesi bile onu bitiriyordu. Onun fırtına grisi gözlerine bakınca, sarı saçlarının çilek kokusu burnuna gelince içi kıpır kıpır oluyordu ama neden böyle hissetiğini bile bilmiyordu. Şu anda karşısında güzel ve zeki ama hiç tanımadığı bir kız görüyordu. Aslında zihninin derinliklerinde bu kız ile yaşadığı birkaç hoş anı canlanıyordu. Bu kız sevgilisi olsaydı herhalde hatırlardı. Annabeth ona hüzünlü bir gülümsemeyle baktı" Hera hafızanı sildiğinde bile beni unutmadın. Şimdi mi unutacaksın yosun kafa?" Percy'nin şaşkınlığı yüzünden okunuyordu. Başına ağrılar saplandı. Hafızası zorlanıyordu. O gözlerini kapattığında Annabeth yanına geldi ve ellerini tuttu. Percy başını kaldırıp onun gözlerine baktı. Bir anda her şeyi hatırladı. Bilmiş kızını, yaşadıkları maceraları, geçirdikleri güzel anları... Önce gözleri doldu. Annabeth ona gülümsedi ve dudaklarını yavaşça Percy'nin dudaklarına değdirdi. Percy de ona sarılmıştı. Birkaç dakika sonra ayrıldılar. Aqua ve Percy onlara başlarından geçen olayları anlattı. Sonra da yarın yapmaları gereken şeylere karar verdiler. Evet vakit kaybetmemeleri lazımdı ama Poseidon melezlerinin saçları hala yeşil ve maviydi. Kolları ve yanaklarının bazı yerleri yeşil yaralarla doluydu. Bunların bir zararı olup olmadığını bilmiyorlardı. Ama riske atmaya gerek yoktu. Bir çözüm yolu arayacaklardı. Eğer bulamazlarsa Kheiron'a veya Neela'ya danışacaklardı. Bu sorunu çözdükten sonra da hayalet orkideye gideceklerdi.

POSEİDON'UN KIZI 2 :KAMPTAKİ HAİN( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin