Hephaistos'un Kemeri ve Olimpos

724 46 7
                                    

Sabah erkenden uyanıldı. Leo 2. Argo'yu hazırlamak için akşam neredeyse hiç uyumamıştı. Hephaistos'un hurdalığında pek iyi anıları yoktu. Oradan bir şey almaları gerekiyordu ama Hephaistos malzemelerini alanlara karşı pek de nazik değildi. Hızlı olmalıydılar. Aqua elinde bulunan büyü kitaplarını karıştırıp ilaçla ve lanetle ilgili bilgiler edinmişti. Çoğu bildikleri veya tahmin ettikleri şeylerdi ama bir bilgi çok işe yaramıştı. İlacın yapımı yaklaşık 1 ay sürüyordu. Bu yüzden görevlerini en fazla 1 ay da mümkünse daha kısa bir zamanda bitirmeleri gerekiyordu. İlacın hızlı yapılması için Aqua'nın annesi Neela'dan yardım alacaklardı.
                  &&&&&&&&&&&&&&&&
Sabah kahvaltının hemen ardından melezler eşyalarını ve gerekli malzemeleri gemiye yüklediler. Diğer kampçılar da onlara veda ediyordu. Hasta melezler ise revirde çıkmıyordu. Hastaların sayısı o kadar artmıştı ki daha büyük olan ikinci bir tevir inşaa etmişlerdi.  Birkaç saat sonra 2. Argo havadaydı. Herkeste tatlı bir heyecan vardı. Tabii ki de arkadaşları için endişeliydiler ama başaracaklardı. Bu yüzden çok da fazla korkmuyorlardı. Akşam olduğunda hurdalığa varmışlardı. Jason" Ben önden gidiyim. Etrafta tehlike var mı bir göz atarım. Sonra hep beraber gideriz." dedi. Melezler başlarıyla onayladılar. Jason 10 dakika sonra geri geldi. Etrafta tehlike falan yoktu. Sessizce hurdalığa girdiler. Aqua ilk başta tökezledi. Yanında olan Jason onu kolundan tuttu ve düşmesini engelledi. Piper ve Percy de sersemlemiş gibiydi. Aqua" Burada büyü, sihir veya güçler işe yaramıyor. Hiçbirimiz güçlerimizi kullanamayacağız. Tamamen kas gücü ve kılıç kullanma yeteneği ile ilgili bir görev olacak." dedi. Leo" Aradığımız kemerin üstünde mücevher gibi görünen bir taş var. Ateş şeklinde parlak kırmızılı ve turunculu bir taş." diye açıklama yaptı. Melezler gözlerini dört açıp Leo'nun anlattığı gibi bir taş aramaya başladılar. Yarım saat kadar sonra Piper kemeri buldu. Bütün melezler onun olduğu yere toplandı. Herkes kemere bakıyordu. Kimse almıyordu. Çünkü başlarına kötü şeyler gelecekti. Annabeth hızlıca eğildi ve kemeri yerden aldı. İlk başta hiçbir şey olmadı. Tam herkes gemiye koşmaya başlayacaktı ki birden bir gürültü koptu. Etrafa hemen hemen 25 veya 30 tane empusa fırladı. Melezlerin hepsi kılıçlarını çekti ve savaşmaya başladı. İlk başta sıkıntı yoktu ama bir süre sonra yorulmaya başladılar. Aqua ve Percy birbirlerine bakıp sırıttılar. Sonra birer ellerini yere koydular ve büyük bir deprem oluşturdular. Empusaların çoğu yok olmuştu. Ama 5 tane empusa Jason'a saldırıyordu. Jason zar zor onlarla savaşıyordu. Ayrıca diğerlerinden uzaklaşmaya başlamışlardı. Aqua diğerlerine seslendi ama onu duymadılar. Aqua'nın kılıcı da elinden fırlamıştı ve onu bulmaya zamanı yoktu. Jason'ın arkasından pençelerini çıkarmış bir empusanın saldırmaya çalıştığını fark etti. Jason' a bağırdı ama onu duymadı. Aqua'nın yapacak bir şeyi yoktu. Hızlıca Jason'a doğru koştu ve kendisini Jason ile empusa arasına attı. Empusanın savurduğu pençesi Aqua'nın yüzünü boydan boya yardı. Gözlerini de atlamamıştı. Aqua acıyla çığlık attı, yüzünü tuttu ve yere çöktü. Jason Aqua'nın çığlığını duyunca arkasına dönmek istedi ama önünde başka empusalar vardı. Diğer melezler de Aqua'nın çığlığını duymuşlardı. Annabeth hançerini ucundan yakaladı ve Aqua'nın önünde duran empusaya fırlattı. Hançer empusanın kalbine saplandı ve onu orada öldürdü. Jason da önündeki canavarları yok etmişti. Kılıcını hemen bir tarafa fırlattı ve Aqua'nın yanına gitti. Aqua'nın elleri, kolları, kıyafetleri hatta saçlarının dipleri bile kan içindeydi. Diğerleri de gelmişti. Aqua'nın ellerinden gözyaşları damlıyordu. Jason yanına çöktü. Çok korkuyordu. Çünkü çok fazla kan vardı. Aqua'ya bir şey olmasından çok korkuyordu. Çünkü onu korumaya çalışırken yaralanmıştı. Yavaşça Aqua'nın ellerini çekti. Yüzü kıpkırmızıydı. Her yer kan içindeydi. Annabeth ve Piper ceplerinden nektar ve Ambrosia çıkardılar. Piper ona Ambrosia yedirirken Annabeth yüzüne nektar söylüyordu. Aqua'nın gözleri kapalıydı. Açmıyordu. Birkaç dakika sonra Aqua'nın yüzündeki kanlar da yara izleri de geçmişti. Aqua en sonunda gözlerini açtı. Ama herkesi beklediği gibi bir turkuaz renkte değildi. Renkli kısımları süt beyazı gibi bir renkteydi. Aqua ağlamaklı bir sesle konuştu." Hiçbir şey göremiyorum. Her yer karanlık."
                       &&&&&&&&&&&
Melezler birkaç dakika Aqua'nın sözlerinin etkisinde kaldılar. Jason " Olimpos'a gideceğiz. Ve tanrılar ona yardım edecek." dedi. Percy sıkıntılı bir şekilde karşı çıktı" Bunu Zeus'a sorabiliriz ama kabul etmeyecektir." Jason ona ters ters baktı. Denemek zorundaydılar. Leo boğazını temizledi ve" Ben hemen gidip gemiyi hazırlayacağım. Percy, Annabeth bana yardıma gelin.'' dedi. İkisi de başıyla onayladı ve Leo'nun peşine takıldılar. Piper ve Jason ise Aqua'yı sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Aqua çok korkmuştu. Daha önce hiç başına böyle bir şey gelmemişti. Her yer karanlıktı. Issız, ucu bucağı olmayan, sonsuz bir karanlık. Sevdiklerini bir daha görmemekten, karanlıkta kalmaktan, Jason'ın mavi gözlerine bir daha bakamamaktan korkuyordu. Piper büyükonuş kullanarak Aqua'yı biraz sakinleştirdi. Jason onu kucağına aldı, kendisi yürüse büyük ya düşer ya da akşama anca gemiye varırlardı. Aqua da başını Jason'ın göğsüne yasladı. Gemiye doğru ilerlediler. Vardıklarında Leo hemen gemiyi çalıştırdı ve Manhattan'a doğru yola çıktılar. Jason Aqua'yı odasına götürmüştü. Kız çok yorulmuştu. Yattığı gibi uyumuştu. Jason da sessizce odadan çıktı. Herkes olabildiğince hızlı bir şekilde Olimpos'a varmaya yardım etmeye çalışıyordu. İki saat kadar sonra Empire State'i görmüşlerdi. Leo binaya yakın bir yerde bulunan parka bırakmıştı gemiyi. Sis sayesinde gemiyi kimse görmüyordu. Aqua da uyanmıştı. Jason'a seslendiğinde Jason hemen odasına gitti ve Aqua'yı dışarı çıkardı. Herkes endişeli gözlerle bir Aqua'ya bir Empire State binasına bakıyordu. İçlerinde ya tanrılar kabul etmezse diye bir endişe taşıyorlardı. Jason tekrardan Aqua'yı kucağına aldı ve gemiden indiler.
                      &&&&&&&&&&&&&&
Melezler Olimpos'a girdiğinde tanrılar çok şaşırmışlardı. Jason'ın kucağında Aqua'yı gözleri kapalı bir halde gören Poseidon ilk başta çok korktu. Aqua gözlerini açtı, Poseidon kızının gözlerinin süt beyazı olduğunu görünce kaşlarını çattı. Önce tüm melezler -Aqua da dahil- tanrıların önünde diz çöktü. Ayağa kalktıklarında Percy başlarından geçen olayları anlattı. Son olarak Aqua'yı anlatınca Poseidon kaşlarını çattı ve Hephaistos'a baktı" Sırf hurdaların için bu kadar şeye değer mi?" dedi. Hephaistos omuz silkti ve" Böyle olacağını nereden bilebilirdim ki?" diye kendini savundu. Poseidon oflamakla yetindi. En azından çocuklar görevin ilk aşamasını başarıyla tamamlamışlardı. Aqua da iyileşecekti. Korkacak bir şey yoktu. Percy tekrar konuştu" Tanrı Zeus sizden Aqua'nın gözlerini iyileştirmenizi istiyoruz." dedi. Zeus tam konuşacakken Piper" O oğlunuzun hayatını kurtardı." dedi. Zeus içini çekti ama Afrodit melezi haklıydı. Poseidonun kızı böyle bir şey yapmak zorunda değildi. Aslında Apollon orada olsa işler çok daha kolay olacaktı. Zeus" Elimden geleni yaparım ama ben şifa tanrısı değilim. Aqua tekrar görmeye başlayacaksın ama duyguları aşırı derecede yaşadığın zaman gözlerin duyguya göre renk değiştirecek. Aslında diğer bir deyişle asla tam olarak kendi gözlerine sahip olamayacaksın. Bunu kabul ediyor musun?" dedi. Aqua hızlıca başını salladı. Duygularını kontrol edebilirdi. Bu çok küçük bir bedeldi. Sonra bir ışık çaktı. Aqua ilk başta her yeri bembeyaz gördü. Sonra etraf yavaş yavaş renklenmeye başladı. Artık görebiliyordu." Çok teşekkür ederim tanrı Zeus." dedi ve Zeus'un önünde diz çöktü. Zeus başını salladı ve konuştu" Önemli bir şey değildi. Ayrıca hava için bulmanız gereken şey benim şimşeğim değil. Bulabileceğiniz en güçlü yıldırımı yakalamanız lazım. Zamanı geldiğinde Jason, onun hangi yıldırım olduğunu anlayacaksın." Evet bu zor bir şeydi ama önceden yaşadıkları göz önünde bulundurulursa çok da büyük bir şey değildi. Melezler tam çıkmak üzereyken Poseidon Aqua'ya seslendi. " Artık Percy ile ikinizin kanatlanma vakti geldi." dedi ve göz kırptı. Aqua'nın gözleri parıldadı ama rengi yeşildi. Yeşil heyecanı belli ediyordu. Çıktıkları zaman Jason yanına yaklaştı ve" Yeşil renk sana çok yakıştı." dedi ve kolunu Aqua'nın omzuna attı. Aqua gülümsedi ve şakacıktan Jason'a vurdu." Babamın söylediği şu kanatlanma şeyini sonra konuşuruz veya izleyince öğrenirsin."

Arkadaşlar okuyunca lütfen yorum yapın. Bende yanlışlarımı öğreneyim. Beğendiğiniz veya beğenmediğiniz kısımları belirtirseniz çok iyi olur. Ayrıca beğendiyseniz lütfen oylayın.
ʘ‿ʘ

POSEİDON'UN KIZI 2 :KAMPTAKİ HAİN( TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin