AZRA KAYA'DAN
Yutkunup gözlerimi odada gezdirdim ve ikimizin de tahmin etmediği bir şey yaptım. Ona yaklaşıp dudaklarımı,onun ilk gördüğümden beri öpmek istediğim dudaklarına bastırdım. Ellerini avuç içlerime alıp kendime çektim. Benim sırtım yatağın duvarına dayanmışken o da üzerime uzanmıştı. Vücudunun tüm kıvrımlarını hissedebiliyordum. Ve Tanrım bu çok tahrik ediciydi!
Yakalarından tutup onu kendime daha çok çektim ve atik bir hareketle yerlerimizi değiştirdim. Sırtını duvara yaslayıp alt dudağını dişlerim arasına aldım. Ellerim bu arada beline ulaşmış, ince tişörtün altından
tenini okşuyordu. O da önüme düşen kızıl saçları ellerine dolamış, şehvetle bana karşılık veriyordu.
Bu sefer onun alt dudağımı dişleri arasına almasıyla bir inleme koyverdim ve beline tırnaklarımı geçirdim. Dudaklarını araladığı o kısacık anda hızla davranıp dilini dişlerim arasına aldım. Bunu yapmamla onun da sesli inlemesini duydum.
Sonunda nefes nefese ayrıldığımızda soluk soluğa konuştum.
"Bu,çok iyiydi. Çok, çok iyi."
O ise şaşkınlıkla ayağa fırladı.
"B-ben gideyim." dedi ve kapıya doğru yürüdü. Bu seferlik gitmesine izin verecektim. Ama o tekrar arkasını döndü ve konuştu.
"B-bu onunla da olmuş muydu?" dedi biraz önce benim dişlediğim dudağı dişleyerek.
"Kimle?"
Gözleriyle arkamda kalan bir yeri işaret etti. Kaşlarımı çatarak gösterdiği yere döndüm. İşaret ettiği bir fotoğraftı. Nilay'ın yanağımdan öperken çekilen fotoğraf. Güldüm.
"Nilayla aramda böyle bir ilişki yoktu, Boncuk. Kardeştik biz. Kıskanacak bir durum yok yani."
Başını sallayıp dudaklarını birbirine bastırdı. Ardından hızla bana doğru atıldı ve dudaklarını sert bir şekilde benimkilere bastırdı. Ve sonra odamdan koşaradım çıktı. Aptal aptal sırıtıp elime kitabımı aldım. Sonra odaklanmadım ve yerine bıraktım. Büyük bir mutlulukla ortak alana, kızların yanına çıktım.
"Sellamlaaarr,benim pek sevgili minnoş çekirdek ailem!" diye çığırarak masaya oturdum.
"Hayırdır,ne bu neşe?" diye sordu Ilgaz saçıyla oynayarak.
"Aynen. Muşmula suratını asıp bize dünyanın en büyük salaklarıymışız gibi bakmayacak mısın yani?" dedi Yonca.
Tekrar bir kahkaha attım.
"Kız Azo,yine içeri içki mi soktun da gizli gizli içiyorsun?" diye heyecanla soludu Heves.
"Lan yoksa Deniz'e mi bir şey yaptın? Kız odamdan dışarı domates gibi çıktı. Sanki şey gibiydi-neyse boşverin şimdi." dedi Rüzgar.
"Ne gibiydi?" dedim kaşlarımı kaldırarak.
"Boşver ya."
"Rüzgaar,ne gibiydi dedim."
"Kadını sikmişsin de saatlerce yataktan çıkarmamışsın gibi. Oldu mu?"
Keyifle sırıttım. "Zamanı var daha."
"OHA AZRAA!" diye bağırdı Derya.
"Kız yakınlaştınız mı?" diyerek bana doğru eğildi Yonca.
"Hooop! Deniz Apla Yenge gelsene!" diye bağırdı Hasret birden. Arkamı döndüğümde Deniz'in buraya doğru yürüdüğünü gördüm. Yanımıza geldiğinde çapkınca sırıtıp göz kırptım. Yüzü anında kıpkırmızı kesildi. Dudu şaşkınlıkla konuştu.
"Gı neden gıpgırmızı oluvedin gari? De bakim sen baa hasta felan mısın?"
"Y-yok Dudu. S-sıcak burası biraz,o yüzden."
"Amanıın yerim,nasıl da kızardı. Azra kanka var ya vallaha da ship, billaha da ship! Feelsten ölecem şimdi yaa!" Heves'in elleri çenesinin altında konuşmasıyla ben, Rüzgar, Ilgaz ve Derya kahkaha atmaya başladık.
"Gı o ne demek? Anlyivereceğim dilden gonuş gari!" diye isyan etti Dudu birden.
Boncuk,Yonca ve Hasret de Heves'in dediğini anlamamışlardı.
"Azo ne demek o ya?"dedi Hasret de kaşlarını çatarak.
Biz hala gülmeye devam ederken anons geldi.
HAVALANDIRMA SAATİ BAŞLAMIŞTIR!
"Hadi kızlar,gidelim!" dedim gözümün kıyısındaki yaşı silerek.
Ben önlerinde,onlar arkamdan yürürken bacağıma bir şeyin değmesiyle aşağı baktım. Öykü paçamı çekiştiriyordu. Durdum. Benim durmamla kızlar da arkamda durmuştu.
"Buyurun bakalım Kıtırık Hanım?"
"Azra bugün maç yapalım mı?"
"Bilmem. Çok mu istiyorsun?"
"Evet. Lütfeeeeenn."
"Tamam ama küçük bir şartım var."
"Ne?"
"Bir öpücük." deyip eğilerek ona yanağımı uzattım.
İki yanağına da öpücük kondurunca elini tuttum ve beraber avluya çıktık. Avluya çıktığımızda Kudret ve tayfası orada yoktu. Öykü de Yonca'nın yanına gitmişti. Bugün avlu bizimdi! Kendi tarafımıza oturduk. Derya ve Ilgaz'a top getirmelerini söyledim. Deniz önümde oturmuştu. Ona doğru baktığımda gökyüzünü inceliyordu. Ben de başımı kaldırıp izlemeye başladım.
Ardından aklıma gelen şeyle sinsice gülümseyerek eğildim. Burnumu saçlarına daldırıp kulağına nefesimi verdim. Dudaklarımı kulağına değdirerek fısıldadım.
"Güneşimsin gökyüzünde. Ya da gök senin yüzünde."*
Şaşkınlıkla bana doğru döndü. Utanıyordu, belliydi. Ama ben ondan uzak duramıyordum. Başını eğip hafifçe gülümsedi. Ben de geri çekilip arkama yaslandım. Bugün Kudret yoktu ya,keyfim yerindeydi.
Derya ve Ilgaz ellerinde topla geldiklerinde takımları topladım. Ben Hasret Öykü Heves bir takım, Rüzgar Tırmık Derya Ilgaz diğer takımdı.
Maça ara verdiğimizde biz öndeydik. Kızların oturduğu banka ilerleyip oturdum. Üzerimdeki terden yapışmış tişörtü çıkarıp siyah braletle kaldım. Ardından bir şu şişesini alıp kafama diktim.
"Azraa?" dedi yumuşak bir ses. Deniz'di. Gülümseyip ona doğru baktım.
"Şey, tişörtünü mü giysen acaba? Yani terlisin ya,hava çarpabilir."
"Bir şey olmaz bana Boncuk."
"Giy işte ya. Hem,herkes sana bakıyor."
Onun baktığı yere döndüğümde Sena'yı gördüm. Bizim bloktandı. Kahverengi saçının bir tutamını parmağına dolamış, dudağını ısırarak bana bakıyordu.
"Şimdi anlaşıldı senin karın ağrın. Kız Boncuk kıskanıyor musun beni?"
"Ne alakası var Azra ya? Seni düşünende kabahat." dedi gözlerinden ateş saçarak. Dudağımın kenarıyla güldüm. Kıskanıyordu. Hem de beni.
Kızların sesiyle yanlarına gittim. İkinci yarıya başlamıştık. Gol attığım sırada gözüm Deniz'e takıldı. Başını yan yatırmış, gülümseyerek izliyordu bizi. Ya da doğrudan bana baktığı için beni mi demeliydim?
Maç sona erdiğinde koşaradım Boncuk'un elini kavrayarak avludan çıkardım.
"Ne oluyor Azra ya?"
"Bir dur Boncuk be."
Malzeme odasına doğru yürüyüp cebimden anahtarları çıkardım. Kilidi açıp Deniz'i içeri geçirdim. Ardından kapıyı tekrar kilitledim ve ona döndüm.
"Niye geldik buraya?"
Cevap vermeden üzerine doğru yürüdüm. Ben ona doğru adım attıça o da geriye doğru atıyordu. Sonunda sırtı duvara dayandı. Bense dibine kadar girerek bir buklesini işaret parmağıma doladım.
"Sen, kıskanınca ne kadar ateşli olduğunun farkında mısın?"
Yutkundu. "K-kıskanmadım."
"Kıskandın."
"Kıskanmadım."
"Evet, kıskandın."
"Hayır, kıskanmadım."
Daha da yaklaşıp burnumu yanağına sürttüm. Ardından aşağı inip omzuna bir öpücük kondurdum.
"Kıskandın mı Boncuk?"
"H-hayır."
Bu sefer dudaklarımı kulağına yaklaştırarak kulak memesini emdim ve ısırdım. Ufak bir inleme bahşetti bana.
"Ya şimdi?"
Yutkundu."H-hayır."
Onu birden ters çevirdim. Saçlarını ensesinden çekip sol yanına aldım. Ardından iyice yaklaşıp boynunu dişledim. Aynı yeri defalarca öptüm,yaladım ve dişledim. İzi kalabilirdi. Ahh kimi kandırıyordum? İzi kalması için yapmıştım zaten.
"Peki şimdi?"
"A-azra lütfen..." dedi inleyerek.
"Azra lütfen ne? Lütfen devam et mi,yoksa lütfen dur mu?"
Derince yutkundu. Tekrar kendime çevirdim.
"Seni öpmemi istiyor musun Boncuğum? Hadi söyle bana o zaman."
Gözlerinde saf arzuyu görebiliyordum. Ama daha ileri gidemezdim.
"EVET KISKANIYORUM! ŞİMDİ ÖP BENİ LANET OLASICA!" diye bağırdı ondan beklemediğim bir şekilde.
Hemen atıldım ve söz konusu o olduğunda kainattaki en doyumsuz insan olduğumu düşünerek dudaklarına yapıştım.
~~~
* : Yüzyüzeyken Konuşuruz-EsenHenlöö!! Nasıldı sizce bölüm? Bol yakınlaşmalı koklaşmalı bir bölüm oldu. Ama bir sonraki bölüm asaplar fena bozulacak!
Neyse kocaman sevgilerleeeee
alone_daark⭐
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENİZ KOYDUM ADINI || AZDEN
General Fiction☯ KÜFÜR İÇERİR ☯ Bambaşka bir evrende yaşayan Azra Kaya ve Deniz Demir ikilisi için... Yine,yeni,yeniden 'keşke' dediklerimizi kendimizce halletmek için AVLU'dayız... DENİZ KOYDUM ADINI sizlerle... >•< ...