BÖLÜM 11

1K 48 13
                                    

AZRA KAYA'DAN
  Koğuştan çıkıp hızla yürüdüm koridorlarda. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Sadece yürüyordum.
  Heves'in intikamını alacaktım. Kudret dağılacaktı. İçten dağılacaktım onu.
  Köşeyi dönerken birden kolumdan çekildim ve ağzım kapatıldı. Çırpınıp kurtulmaya çalışırken belime sivri bir şeyin dayandığını hissettim. Bir bıçaktı. Hareket etmeyi kestim. Arkamdaki kişi her kimse beni malzeme odalarından birine soktu. Kilit sesi duydum ve odanın ortasındaki sandalyeye itildim. Beni buraya getiren kadına baktığımda beni mavi gözler karşıladı.
  "Nasıl ya?"
  "Bayağı. Üzgünüm ama bir buçuk aydır denemediğim şey kalmadı. Yaklaştırmıyorsun beni kendine. Başka çare bırakmadın bana Azra."
  Gözlerinin içine boş boş baktım.
  "Bak,o gün ben, şey yani biz seninle öpüştük ya? Ben senden ayrıldıktan sonra tuvalete gittim. Biraz kalabalıktı, sıramı bekliyordum. Orada tanımadığım iki kadın B-1'de olup olmadığımı sordu. Ordayım dedim. Bugün Heves'in doğum günü dedi. Onu yan taraftaki malzeme odasına göndermemi istedi. Sürpriz dedi, Azra. Senin haberin varmış,öyle dedi. Başka bir ihtimal düşünmedim o an. Anla lütfen beni."
  "Yalanların bittiyse gidebilir miyim? Almam için planlamam gereken bir intikam var."
  "Yemin ederim doğru söylüyorum,Azra." dedi. Gözleri yaşlıydı. Mimiklerinde çaresizlik gördüm.
  Yelkenleri suya indirmemek için sandalyede kaykıldım ve başımı başka tarafa çevirdim.
  "Yapma Azra. Sende hiç mi hatrım yok? Yaşadıklarımızın hiç mi değeri yok? Bunu bize yapma n'olursun."
  "Mahvettin sen bizi,Deniz. Bunların hepsini bize sen yaptın. Ulan ben güvenmiştim sana!"
  Saçlarını yan tarafına alıp boynunu açıkta bıraktı. Büyük bir iz gözüküyordu.
  "Bak! Bu kimin eseri, biliyor musun? Senin. Biz seninle bir şeyler paylaştık,Azra."
  Bu sefer tişörtünün alt kısmını sıyırıp kabuk bağlamış yaraları gösterdi.
  "Vücudumda dudaklarının, tırnaklarının izi var. Senin imzaların var üzerimde. Bu kadar kolay bitiremezsin bizi! Bana bak! Ben hayatımı sana borçluyum. Daha önemlisi kızımın da hayatını sana borçluyum. Durum böyleyken,benim sana birden fazla can borcum varken,daha önemlisi... Daha önemlisi sana bu kadar bağlanmışken, gözlerimi yumduğum her an aklıma gülüşün, öpüşün gelirken sana nasıl ihanet ettiğimi düşünürsün? Yapma, Azra. Ben, çoğu insanın aksine sadece Azrail'i değil,gerçek Azra'yı da tanıyorum. Bunu sana yapacağımı düşünme."
  Elimi saçlarımın arasından geçirdim.
  "Düşüneceğim Bo- Deniz. Şimdi kapıyı aç da gideyim."
  Bana doğru yaklaşıp bir dizini bacaklarımın arasından sandalyeye dayayarak konuştu.
  "Teşekkür ederim. Söz veriyorum."
  "Neye söz veriyorsun?"
  Yaklaştı ve dudaklarını benimkilere bastırdı.
  "Sana yeniden Boncuk dedirteceğime."
  Ardından çabucak toparlanarak kapıyı açtı. Sert ifademi bozmadan dışarı çıktım ve koğuşuma doğru yürümeye başladım.
~
  Ortak alanda oturan kızlara aldırış etmeden odama girdim. Aklıma Kudret'in kuduracağı bir plan gelmişti. Yatağı kenara itip altındaki karoyu kaldırdım. Toprağı biraz eşeleyince elime gelen ufak sertlikle gülümsedim. Onu masanın üzerine bırakıp yatağı yerine ittim.
  Bu defa kıyafetlerimiz için olan rafı boşalttım. Kısmen sökülmüş ortanca rafı kendime doğru çektim ve elimi duvar ile arasına daldırdım. Elime gelen soğuk metal ile yüzünde tekrar şeytani bir gülümseme oluştu. Rafı tekrar yerine yerleştirip kıyafetleri üzerine gelişigüzel dizdim.
  Kendimi yatağa bırakıp elimdeki küçük ama yıkıcı şeylerin üzerindeki toprakları temizledim.
  Bir flash bellek ve bir kolye. İşte Kudret'in kalesini içten fethetmek için gereken iki şey.
  Ya da, Öztürk Holdingler Zincirini yıkabilecek tehlikelikte bilgilerin olduğu flash bellek ve aile yadigarı,bir servet değerinde olan kolye mi demeliydim?
~
  Siyah gözlerimi kapının önünden gelen bağrışmalarla açtım. Sinirle bağırdım.
  "NE OLUYOR LAN!"
  "Azo bu gacı senle-"
  "Kim?" dedim Hasret'e tahammülsüzce.
  "Deniz Demir ama Kudret'in iti diyebiliriz."
  "Bırak gelsin."
  Benim bunu dememle sessizlik oluştu. Deniz'i bana yaptığı itiraftan sonra affetmiştim. Belki çok kolay affetmiştim hatasını. Belki yalan söylüyordu. Ama bir kez olsun ona inanmak istiyordum.Fakat bu burnunu sürtmeyeceğim anlamına gelmiyordu.
  Odanın kapısı açıldı ve adım sesleri duydum. Gözlerim kapalıydı çünkü başım zonkluyordu. Bir sandalye başucuma çekildi. Gözlerimi yavaş yavaş araladım. Deniz, eli çenesinin altında, gülümseyerek beni izliyordu. Hafifçe doğrulup ona yüzümü döndüm.
  "Evet?"
  Bir şey demeden gülümseyerek gözlerini üzerimde gezdirdi. Yüzümde dolaştı mavilikleri. Boynumda, dudaklarımda, saçlarımda,altıma bir şey giymediğim için gözüken iç çamaşırımda, bacaklarımda...
  Ellerini saçlarına götürdü ve teker teker 5 tane sim kartı çıkardı. Ardından cebinden birkaç çikolata, sütyenin içinden biraz makyaj malzemesi ve birkaç şey daha çıkardı. Hepsini yatağa bırakarak konuşmaya başladı.
  "Belki bana yeniden güvenmene biraz olsun yardımcı olur."
  "Ne bunlar?"
  "Kudret'in içeri geçirmeye çalıştığı ganimetler. Ona senden vazgeçtiğimi ve artık onun adamı olmak istediğimi söyledim. Bugünkü teslimatı benim yapmamı istedi. Ben de alıp sana getirdim."
  Bir süre konuşmadan birbirimize baktık. Elimi saçına götürüp okşamaya başladım. Ardından hızla ona doğru atılıp dudaklarını dudaklarımın arasına aldım. Delice öpüşürken tek düşünebildiğim onu benim yapmadan kendime hakim olmam gerektiğiydi. Başımı boynuna gömüp kokusunu içime çektim. İz olan yere yeniden dişlerimi geçirdim. Bir elim hala saçlarındaydı.
  Dişlerimi geçirmemle ağzından küçük bir inleme kaçtı.
  Burnunu sürteceğim mi demiştim? Siktir edin!
  "AZRA HER ŞEY YOLUNDA MI?"
  Ilgaz'ın bağrışı ile birbirimizden ayrıldık. Nefes nefese konuştum.
  "Yolunda. Siz de nöbet tutmayın kapıda. Gidin."
  "Yok biz bekleriz burada konuşmanızın bitmesini." dedi Hasret. Onlara kızmak istiyordum ama kızamıyordum. Beni korumak için her şeyi yaparlardı ve Deniz'e asla güvenmiyorlardı.
  Saçlarına bir öpücük kondurup konuştum.
  "Hadi git sen. Ben kızlara durumu açıklayayım. Yoksa seni odadan çıktığın an indirecek potansiyele sahipler."
~
  "Kanka şimdi ben yanlış anlamadım değil mi? Bu Deniz aslında bize hiç ihanet etmemiş. Olaylar yanlış anlaşılma ya da Kudret üstüne çalışmış. Şimdi de sana olayı açıkladı ve Kuti'nin malları cepleyip sana geldi öyle mi?"
  "Öyle,Hasretçiğim."
  "Peki emin miyiz Azra?" dedi Rüzgar tereddütle.
  "Valla ben Deniz'den eminim. Siz de benden eminseniz,eminiz yani."
  "Biz her türlü seninleyiz Azra." dedi Yonca.
  "Hadi o zaman çamaşırhaneye gidelim de eğlencemiz başlasın!"
~~~
  Hellooo! Nasıl buldunuz bölümü? Gelecek bölüm bombalar patlayacak, haberiniz olsun! :)))😈
  Gelecek bölüm biraz daha geç gelebilir, şehir dışına çıkacağım ve internetim olmayacak maalesef :(❤️
 

 
 

 

DENİZ KOYDUM ADINI || AZDENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin