Multimedya : Alp
*****
Zaman nerdeyse geçmek bilmiyordu. Son derse girmiştik. İçimden derin bir nefes aldım. Sanırım bunalmıştım.
Özelliklede sebepsiz yere bana bakan gözleri gördükçe dahada çok geriliyordum. Bu Alp denilen çocuk bana neden böyle bakıyordu ki?
Sıla bunu fark edercesine kulağıma eğildi. Kıkırdayarak "Arkanı kolla tatlım. Bu seni yatağa götüreceğim bakışları..."
İçime bir taş oturmuştu o an, yada öküzde olabilir. Midem biran da bulandı. Böyle şeyleri hayatım boyunca duymamıştım ve ben daha önce hiç kimseylede hiçbir şey yaşamamıştım.
Bana karşı böyle sürtükmüşüm gibi bakışlarıyla Sıla'nın dediği cümle beni böyle hissettirmişti. Aslında onu hiç ciddiye bile almamalıydım.
Sıla'ya dönerek "Umrumda bile değil." dedim. İçimde sebepsiz bir ürperti oluşmuştu. Sanki başıma kötü bir şey gelecekmiş gibi anlık dejavu yaşamıştım.
Bu çocuğun derdi neydi böyle?
Biran önce şu ders bitebilir miydi?Eve gitmek ve sadece yatağıma uzanmak istiyorum. Çocukçaydı belki ama en iyi kendimi toparlama yolumdu.
Bir yandan hocaya bakıyor bir yandan da hiç usanmadan beni izliyordu.Hemen yanımdaki diğer bir sıradaydı. Görmemek imkansızdı.
Ona gerçekten ne istediğini sormalı mıydım?
Saçmalama dedi iç sesim bir anda. Hem sorsam bile bana cevap verecek biri değildi. Yine o günkü tavırlarıyla konuşacak ve beni sinir edecekti.
Ama rahatsız oluyordum ve bu durum beni korkutuyordu. Önemsenmeyecek gibi bakışlara sahip değildi. Keskin, sert ve bir o kadar soğuk bakışlar..
Ders nihayet bitmişti. Zil sesini duyar duymaz içime bir rahatlama geldi. Bu böyle bir sene boyunca sürüp gidemezdi.
Böyle anormal davranışları mı sergilenecekti hep?
Çantama hızlıca eşyalarımı koymaya başlamıştım.
Sıla bir anda benim tarafıma yakın masada duran telefonu hızlıca eline aldı. Gelen mesajı okuyordu galiba.Ama her ne ise yüzü bir anda düşmüştü ve gerildi. Ne olduğunu sormayı düşünüyordum ama daha hiç tanımadığım birine bunu sormak yanlış olur diye geri çekilmiştim.
"Ben gidiyorum canım. Yarın görüşürüz."
Cevap bile vermemi beklemeden aniden ayrılmıştı. Bir şey olmuştu kesinlikle ama ne olduğunu da soramamıştım.Sınıfta nerdeyse herkes hızlıca çıkmıştı.
Galiba en uyuz ve en yavaşı bendim. Ah, bu ben!
Hep böyleydim. Yavaş yürür, yavaş yemek yer, yavaş hazırlanın ve yavaş toplanır.
Bu huyumu sevmiyordum.Sınıfa bir göz ucuyla baktığımda herkes çıkıyordu artık. Eğer biraz daha acele etmezsem sağanak yağışta ıslak fare gibi gezinecektim.
Ceketimi almak için askılığa gittim. Bir saniye!Ceketim yoktu. Şaşkın bir şekilde kaldım.Acaba biri yanlışlıka mı almıştı ki? Çıkarken de kimsenin üzerine dikkatlice bakmamıştım tabi.
Lanet olsun ya!
Dışarda felaket bir şekilde yağmur yağıyordu. Anlamıyorum, daha sabah açık olan hava nasıl bir anda böyle olmuştu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIKMAZ SOKAK
Roman pour AdolescentsKaranlığın ardından sessiz adımlarla çıkıp gelmişti. Tehlikeli dolu sert bakışları amansız bir hastalığının belirtisiydi. Ondan iliklerime kadar korkuyordum. Bana yapabileceklerinin bir sınırı yoktu. En az diğeri kadar tehlikeliydi. Tıpkı onun gibiy...